Âşkın Çeviri Fransızca
44 parallel translation
Hayatının âşkının karın olacağı o ânı hissediyorsun.
Tu sais quelle sensation ce sera quand ton amour accepte d'être ta femme.
Haley, sen ve Nathan'ın büyük bir âşk yaşadığınızın farkındayım ve benim de lisede böyle bir âşk yaşadığımı biliyorsun ama kimi zaman âşk solar ve bunu tüm kalbimle istiyorum ki, dilerim senin âşkın solmaz.
Haley... je sais que toi et Nathan êtes amoureux et tu sais que j'étais aussi amoureuse au lycée mais parfois l'amour se fane... et j'espère juste de tout mon coeur qu'il ne se fanera pas pour toi.
Âşkın sesini içimizde duyarken, tacın ne önemi var ki?
Qu'est-ce qu'une couronne, quand la voix de l'amour nous parle?
Tanrı âşkına. Ne yaptın bileti?
Qu'est-ce que t'en as faitso
Büyükannem senin ilk âşkın değil miydi?
Grand-mère n'était pas ton premier amour?
Jinekoloğum önceden görmediği ne görmeyi umut ediyor Tanrı âşkına?
Mais qu'est-ce que mon gynéco espère voir qu'il n'ait pas déjà vu?
- O zaman âşkının peşinde ol.
Tu ferais mieux de foncer alors.
Bizi tehlikeye atan şey, Tom'a olan âşkın.
C'est ton amour pour Tom qui nous met en danger.
Hayatının âşkını 36 saatte unutamazsın.
Je veux dire, tu n'oublies pas l'amour d'une vie en 36 heures.
Brandon, klasik müzik senin gerçek âşkın gibi bir şey.
Brandon, la musique classique... c'est comme ton premier vrai amour.
Kızgınlığın öfkenin rengi ama ayrıca kalbin de rengi âşkın, umudun.
La couleur de la colère, de la rage, mais aussi la couleur du cœur, de l'amour, de l'espoir.
Hayır. Çünkü bilirsin, ilk âşkından kurtulamazsın derler.
On dit qu'on ne se remet jamais de son premier amour.
- Çünkü basıp giden oydu. Hayatının âşkından!
Parce que c'est celle qui s'est enfuie, l'amour de sa vie!
Ama o benim çocukluk âşkımdı ve sen onu Greg'ledin! Âşkın mı?
C'était mon amour d'enfance, et tu as essayé de t'y Greg-ffer.
Bu âşkımın bir kanıtı.
C'est une preuve d'amour.
Ona olan âşkı hayatının en sağlıklı şeyiydi.
Son amour pour elle était très sain.
Sen benim âşkımsın.
Vous êtes mon amant.
Biliyorsun, hoca hanımın küçük âşk mektubu, buralara ulaştı özellikle de "Beni dilediğin zaman ara." kısmı.
Tu sais bien, Nathan, c'est le billet doux que tu as montré à tout le monde. Et après, il y avait marqué : "Appelle-moi, si tu as besoin de quoi que ce soit." Et c'était souligné.
Belli insanların âşk hayatlarına verdiğim zararları telâfi edersem belki de Evren de benimkini düzeltir.
Si je peux réparer les dommages que j'ai causés aux vies amoureuses de certaines personnes, peut-être que l'univers s'en mêlera et arrangera la mienne.
Bana sorarsanız bildiğiniz gibi bundan 20 yıl sonra âşk diye birşey olmayacak.
Eh bien, si tu veux vraiment savoir, l'amour tel qu'on le connait n'existera pas dans 20 ans.
En iyi arkadaşların âşk üçgeninden daha kötü ne olabilir?
Pire que le voeux de mort de la meilleure amie du triangle amoureux?
"Böylece âşk da eskiden olduğu gibi kalsın!"
Et ainsi, j'oublierai ce qu'amour voulait dire ".
"Birbirine gerçekten âşık olmuş iki genç insanın, güzel bir günün sabahında birbirlerine ilan-ı âşk etmelerinden daha güzel ne olabilir?"
"Y a-t-il pour un couple de jeunes gens qui partagent un amour venant du fond du cour un matin plus beau... que celui qui suit la confession de leur amour?"
Âşk berbat bir şey.
- L'amour n'apporte rien.
Âşk gibi kuvvetli bir bağ var mı şu dünyada?
C'est un vrai moteur, n'est-ce pas?
Gae In, Tek taraflı âşk'ın avantajları nelerdir?
Gae In, vous savez ce qu'il y a de bien dans un amour à sens unique?
Aslında, "âşk" kadını güzelleştiriyor.
On dit que les femmes sont plus belles quand elles sont amoureuses.
~ ~ Benim âşkım, ona ait. ~ ~
Que mon amour n'appartient qu'à cette personne
Babanın âşkı?
L'amour de Papa?
Hayatımın âşkı sensin sersem.
Tu es l'amour de ma vie, idiot.
Yani bebek doğup eğlence diye bir şeye vakit kalmamasından önce. Veya gezip tozmaya veya âşk hayatına.
Avant que le bébé arrive et qu'il n'y est plus de moment fun, ou de voyage, ou de romantisme.
Beni tanırsın, ben pek tek bir gerçek âşk seven kız değilim.
Tu me connais, je suis pas une fille qui croit au grand amour.
- "Hayatımın âşkı sensin, sensiz ben ölürüm" saçmalığı.
- Tout le "tu es le seul, Je mourrais sans toi" et le reste.
Hayatımın âşkı.
C'est LA fille.
Riley sen benim tek âşkımsın.
Tu es la seule pour moi.
Her zaman gerçek âşkımıza kavuşamıyoruz ama değil mi?
Et bien, on n'a pas toujours l'amour de sa vie, n'est-ce pas?
Âşk için evlenmek istiyor ama tek kuruşu bile yokken bu nasıl olabilir ki?
Il veut un mariage d'amour. Mais comment est-ce possible alors qu'il n'a pas un sous?
Bunu bilmiyordum. Âşkı da hiç tanımadım.
Je n'ai jamais connu ça, jamais connu l'amour.
Neville 70'li yıllardaki âşk yuvalarını kimsenin bilmediğini söyledi.
Neville dit que personne ne savait pour leur nid d'amour.
- Senin âşk radarın bozuk.
- Ton amouradar est cassé.
Âşk radarın. İnsanlar senden hoşlandığında anlayamıyorsun.
Tu ne vois pas quand les gens t'aiment.
Âşk radarımın bu kadar uzun süredir bozuk olduğuna inanamıyorum.
J'y crois pas que mon radar était cassé depuis si longtemps.
Bizi izlediklerini bildirmek için yalnızca küçük bir âşk dokunuşu veriyorlar.
Ce n'est qu'une gentille petite tape pour nous dire qu'ils nous surveillent.
Tanrı âşkına be kadın.
Doux Jésus.