English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Â ] / Âşığım

Âşığım Çeviri Fransızca

390 parallel translation
Camille, sana hâlâ fena halde âşığım.
Camille, je suis encore très amoureux.
- Ve ona âşık oldun. - Evet, ona âşığım.
Et tu l'aimes, bien sûr?
Ama... Ama sana âşığım.
Mais vous, je vous aime, tout simplement.
Ben ona âşığım.
Je suis amoureuse de Musashi.
Çok geç, Rocky. Sana âşığım.
Il est trop tard, je t'aime.
Âşığım, görmüyor musun?
Ne vois-tu pas que je suis amoureux?
Sam, ben bu kıza âşığım.
Je suis amoureux de cette fille!
Sana âşığım.
Je vous aime.
Gwen, sana sahiden âşığım.
Gwen, je vous adore.
Zeki bir kızsın. Benim için çok önemli bu. Sana âşığım.
C'est important pour moi, je t'aime.
Eskiden âşığım olan zengin ihtiyardan.
D'un ex-amant vieux et riche.
Sana âşığım.
Je suis amoureuse de toi.
Sana âşığım Tony!
Amoureuse de toi, Tony.
"İzin Ver Seni Arayayım Sevgilim, Sana Âşığım" şarkısını çalan müzikli süpürge bir pazarlama faciası oldu.
Notre manche à balai musical, qui joue une valse lente, se vend mal.
Evet âşığım.
Bien sûr, je suis amoureux.
Tamam, büyük bir yıldızım ama işin özünde ben büyük bir hayran kitlesine sahip büyük bir yıldızım. - Biliyorum. - Karıma da âşığım.
Oui, je suis une grande star, mais surtout, je suis une star avec un fan club, et qui aime sa femme.
Sana âşığım ancak seni anlamıyorum.
Ils sont des amateurs. Moi, je t'aime comme tu es, Mathilde.
Ben âşığım.
Moi, je suis amoureuse.
Şükür ki... sana âşığım.
Par bonheur, je t'aime.
Maalesef, ben de sana âşığım.
Par malheur, je t'aime aussi.
Ben Jessie Burns'e âşığım.
J'aime Jessie Burns.
Sorun şu ki doktor, Elaine'e deliler gibi âşığım ve o da bana âşık... Vazgeçip, ilişkimizi serbest bırakırsanız çok müteşekkir kalırız.
Voyez-vous, je suis très amoureux d'Elaine, et elle est très amoureuse de moi, et... nous vous serions reconnaissants si vous vouliez bien nous laisser vivre notre idylle sans entraves.
İşte benim âşığım.
Pas vrai, mon cher amour?
Kızılderiliyi? Ona âşığım.
Je l'aime.
Âşığım.
Celle que j'aime.
Ona âşığım!
Je l'aime!
- Sana neden mi âşığım?
- Pourquoi je vous aime?
Umarım sosyal mevkiinin olmadığı bir zaman gelir! Ve erkekler âşık olabilir!
Que vienne le jour où l'on pourra s'aimer sans distinction de classe!
Beni sevmesi imkansız olan bir kadına âşık olduğumu anlamaya başladığımda ilk tepkim ortadan kaybolmaktı.
Quand j'ai réalisé que j'étais amoureux de toi, qui ne pourrait jamais m'aimer, j'ai décidé de disparaître.
Yoksa âşık olamadığınızı mı düşünüyorsunuz?
Mais peut-être n'êtes-vous pas prêt?
Ama sanırım zayıf bir tipim. Sana hâlâ âşığım.
Je t'aime toujours.
Hakkımda anlattığım o kadar şeyden sonra bana âşık olamazsın.
Avec tout ce que je vous ai dit sur moi, impossible de m'aimer.
Gwen, sana aşığım. Sen de âşık olduğunu söyledin.
Je t'aime et tu as dit m'aimer.
Lord Dobé'nin kızının âşığıyım. O şimdi tamamen benim.
Quand je fais l'amour le soir à la fille de Dobé, elle se livre complètement à moi.
Ama hiç tanımadığım bir âşık için nasıl gözyaşı dökebilirim?
Mais comment puis-je pleurer un amour que je n'ai jamais connu?
Ya da hiç âşık olup olmadığımı sor. Bana gezegenin Vulkan'ın dolunaylı sakin bir gecede nasıl gözüktüğünü anlat.
Dites-moi à quoi ressemble Vulcain, l'été, par une soirée de pleine lune.
Genç erkeklere ilgi duydum ve hiçbirini sonuçlandırmamış oluşum hiçbirine âşık olmadığım anlamını taşıyor olduğundan, hikâyem seninkiyle benzer.
- Il m'est arrive de m'intéresser à des jeunes garçons et mon histoire ressemble à la tienne car je ne suis jamais allée jusqu'au bout. Je n'ai jamais été amoureuse.
Âşık olduğum için yaptım. Hoşlandığım için.
Je l'ai fait par amour, par plaisir.
30 yıldır bana âşıkmış. Telefonu olmadığı için beni rahatsız etmemiş!
Ça fait 30 ans qu'elle est amoureuse de moi qu'elle m'appelle pas au téléphone, et qu'elle me fout la paix!
Ona âşığım.
- Je l'aime.
Hayatımda hiç yalan söylemedim, çok karışık bir şey, ama şimdi, bir yalancı ile yaşıyor, bir yalancı ile yatıyor, bir yalancı ile sevişiyorum ve bir yalancıya âşığım.
Mais je ne te comprends pas. Je n'ai jamais menti de ma vie parce que c'est trop compliqué. Je trouve ça trop compliqué.
Chandrapore'yi o kadar uzaktan görünce ona âşık olmadığımı fark ettim.
En voyant Chandrapore si loin je me suis rendu compte que je ne l'aimais pas.
Bu benim için tam anlamıyla bir felaket olmuştu. Çünkü beni onunla tanıştırdığı andan beri ona delice âşıktım.
Cette nouvelle me consterna car j'étais tombé amoureux d'elle dès le premier instant.
Tek yaptığım, diğer evli insanlar gibi... çok genç insanlarla evli olanların yaptığı gibi, âşık olmaktı.
Je suis tombé amoureux, comme des tas de gens mariés, qui se sont mariés jeunes.
Sana âşık olmadığımı biliyorsun.
Tu sais que je ne t'aime pas.
Bak bana, karşılaştığım hiçbir erkek bana âşık olmadı.
Tu penses au père de José-Luis?
Ona âşık olan kendi boğazımı kesmeyi öyle çok öyle aşırı istediğimi, bunun için onunla ilk tanışanın sen olduğun kötü talihime her dakika, her saat, her gün inanamadığımı!
Que je pourrais me trancher la gorge... par amour pour elle, et qu'à chaque instant... je te maudis de l'avoir rencontrée le premier!
Bu şekilde tanıştığım bir insana asla âşık olamam.
Je voudrais jamais aimer quelqu'un que j'aurais connu comme ça
Âşık olabileceğim kimse olmadığı için, teşekkürler.
Merci de m'avoir donné quelqu'un à aimer.
Ama söylemeye çalıştığım Joel, olağanüstü bir âşık. Evlilik seksten daha fazlasıdır.
Le mariage, c'est pas que ça.
Bize hiç âşık olup olmadığımızı sordu ya, onu düşünüyordum.
Je pensais à sa question... si on avait jamais aimé.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]