Çekiyor Çeviri Fransızca
5,155 parallel translation
Şehir onun attığı ağların yokluğunu çekiyor.
La ville a vu son état empirer et sa criminalité augmenter.
Evet, neden belgesel ekipleri sürekli bizi çekiyor zannediyorsunuz?
Pourquoi pensez-vous il ya toujours des équipes documentaires nous filmer?
Sence acı çekiyor mu?
Il a mal, vous croyez?
Evet, çekiyor.
Oui, on dirait.
- Finnick neden klip çekiyor?
Un nouveau clip?
Arkadaşın sana gelip, taşaklarının fotoğrafını mı çekiyor? Evet, aynen öyle.
Un pote fait une photo de tes burnes?
İslam aleminin her yerinde insanlar ızdırap çekiyor.
Des gens souffrent dans le monde musulman.
Nefes alma güçlüğü çekiyor.
Il a du mal à respirer.
- Kardeşinin ormanda bizi çekiyor.
Ton frère nous filmait pendant qu'on s'amusait.
Brian, cep telefonun çekiyor mu?
Brian, ton portable marche?
Bak, bu büyük bir gün ve belki acı çekiyor da olabilirsin... - Zamanımız yok...
– Écoute, ça a été une longue journée, peut-être que tu es... – Nous n'avons pas le temps...
Nisan ayı kaç çekiyor?
Il y a combien de jours en avril?
Yok, bence 32 çekiyor, Har.
Non, je crois que c'est 32.
30 çekiyor!
C'est 30!
- Jake, çekiyor musun?
Jake, tu tournes?
- Çekiyor musun, Jacob?
Tu tournes, Jacob?
Lucas, çekiyor musun? Evet.
Lucas, tu tournes?
Sonra bu kamyon onu çekiyor. KSI...
Et plus tard, ce camion vient le chercher.
Metalleri çekiyor ve bırakıyor!
Il attire le métal et le laisse tomber!
- İyi oyunculuk çekiyor!
Il joue la comédie!
Çekiyor musun?
Vous avez vu?
Bu insanlar acı çekiyor, Evelyn.
Ces gens souffrent, Evelyn.
Ya da siyahi kadınlar neden hep acı çekiyor?
Ou des femmes Noires qui souffrent, mec?
Kamera, çekiyor, kaydediyor.
Caméra, matériel, prise de vue.
Şutunu çekiyor!
Il shoote!
Çocuklar kabı tutturmakta zorluk çekiyor.
Les gamins ont du mal à bien viser.
"Tüm bakışları üstüne çekiyor"
Les filles tombent à chaque regard
- Fotoğraları Mario Testino çekiyor.
- Mario Testino à la photo.
Amber annesine yetişmenin mantıklı bir çözümünü bulmuş, otostop çekiyor.
Amber a trouvé un moyen ingénieux de suivre sa mère en montant sur son dos.
O sadece uzun bir günün ardından yorgunluk çekiyor.
Il est fatigué après une longue journée.
Beni çekiyor musun? Evet, çekiyorum.
Tu fais quoi?
- Güçlük çekiyor.
- Il est à la peine.
Makineyle manzara çekiyor musunuz?
Vous prenez des paysages avec votre machin?
Kokainimiz bitti ve bu karılar fil gibi çekiyor.
On est défoncé et ses salopes sont de vraies oryctéropes. - Ok.
Burada en çok kim 31 çekiyor?
Qui se masturbe le plus ici?
Bunları çekiyor musun?
- T'as tout filmé?
Cinsel ilişkiyi tamamlamak için ereksiyonunu devam ettirmede zorluk çekiyor musun?
Trouvez-vous difficile de maintenir votre érection pour avoir des rapports?
- Bir V05 reklamı çekiyor.
Il fait une pub commerciale.
Burada olması ve şu an sahne çekiyor olması lazımdı.
Il est supposé être ici, à tourner une scène là.
Davanız insanların oldukça dikkatini çekiyor kilitlenmeyen kapılar kilitlenmeye başlamış.
Beaucoup de monde s'intéresse à votre affaire, des portes habituellement ouvertes se ferment.
Fotoğraf makinesi geleceğin fotoğrafını mı çekiyor?
L'appareil prend des photos à l'avance?
Bulduğumuzdan beri sadece gece çekiyor.
Depuis qu'on l'a trouvé, il n'en fait que le soir.
bazen burada da çekiyor.
Il y a parfois un signal ici.
Arabaları çekiyor olmalı...
Il devrait être...
Neptune lisesinin mıknatısı çekiyor işte.
Tu sais bien, la force magnétique du lycée de Neptune...
"Her gün fotoğrafımı çekiyor."
Il prend des photos de moi tous les jours.
Beyler film mi çekiyor sunuz?
Vous tournez un film les gars?
Bu kişi bir aktör. - Film çekiyor.
C'est un acteur de cinéma...
Hâlâ resim çekiyor musun?
Bruissement des feuilles
Onlar senin hareketine göre telgraf çekiyor.
Ils te lisent trop facilement.
- Şu anda acı çekiyor musun?
Tu as mal en ce moment?