English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ç ] / Çok büyüktü

Çok büyüktü Çeviri Fransızca

231 parallel translation
Tapınak çok büyüktü!
Le temple est gigantesque.
- öyle mi? O muazzam büyüklükteki boğayla kapışırken beni izlemeliydin. çok büyüktü.
J'ai combattu un taureau énorme.
Ertesi gün de adamı ona gösterdim. O sırada Sidney sadece 17 yaşındaydı, adamsa ondan çok büyüktü.
A l'époque, mon frère avait 17 ans et le gars était adulte.
- Birincilik ödülü çok büyüktü.
- Celui de la 1re était énorme.
Malikane gerçekten çok büyüktü ve içinde birçok uşak çalışıyordu.
Le domaine était immense et il y avait de nombreux domestiques.
Ayakları çok büyüktü.
Il avait de très grands pieds.
Yeşilin o tonundan nefret eder. Ayrıca çoraplar ayaklarına çok büyüktü. Yine de onu memnun etmek için giymişti.
Il déteste ce ton de vert, elles étaient trop grandes, mais il les portait pour lui faire plaisir.
Fakat acı ve korku çok büyüktü.
La douleur et la peur étaient trop intenses.
Aldığın risk çok büyüktü.
Le risque était trop important.
Bu "şey" çok büyüktü.
C'était trop énorme.
Din ticaretinde çok büyüktü.
Très important dans le commerce de la religion.
Ben güzel değildi demedim ki. Kafası vücuduna göre çok büyüktü dedim.
Je dis pas le contraire, juste qu'elle était trop grande pour son corps.
Asıl babam çok büyüktü.
Mon père était grand.
Gerçekten çok büyüktü.
- Elle était énorme!
Kaşık küçük olabilir, ama ailem çok büyüktü!
La cuiller est petite mais la famille était grande!
Gümrükten gizlice geçirmek için çok büyüktü. Bir sandığı katlayıp cebinize...
Il est trop gros pour être sorti en fraude et je peux pas le couper en morceaux.
- Gozer Sümerde çok büyüktü.
- Il était important à Sumer.
"Klu" danslı bir restorandı. Çok büyüktü.
Le "Klu" était un restaurant-dancing, très grand.
Ama benimki boyuma göre çok büyüktü ve kardeşim de zaten sürmeyi bilmiyordu.
Le mien était trop grand pour moi et mon frère arrivait pas à en faire.
Çok büyüktü.
Il était énorme.
Çok büyüktü.
C'était énorme.
Yaraları çok ciddiydi. Hasar çok büyüktü.
Ces choses vous font peur?
Seni kendime âşık etmemeliydim ama o kadar göz kamaştırıcıydın ki arzularım çok büyüktü.
Je n'aurais pas dû te subjuguer. Tu étais tellement éblouissante, la tentation était trop grande.
Ne? Çok büyüktü!
Grand comme ça.
Gerçekten çok büyüktü, ve çanını çalmama izin verdiler, fakat fotoğrafı çektiklerinde arkam dönük çıkmıştım, yani sizi anlayabiliyorum, ve gene de bana o resimden bir tane aldırdılar kucağınıza oturabilir miyim?
J'ai pu mettre la sirène. J'étais de dos sur la photo, mais j'ai quand même dû l'acheter. Je peux m'asseoir sur vos genoux?
Dördümüz için bile çok büyüktü.
Il était trop grand, même à quatre.
- Hız farkı çok büyüktü Kaptan.
- Elle allait trop vite pour nous.
Bilgi açlığı çok büyüktü.
Le monde était plus que jamais assoiffé de connaissances.
Çok büyüktü. Devasaydı.
L'étoile noire était gigantesque, monstueuse.
Buraya ilk taşındığımda çıktığım kız mükemmeldi, süper öpüşüyordu ama Adem elmaları çok büyüktü.
Quand je suis arrivé, j'ai connu une nana... un vrai canon, elle embrassait super bien. Mais avec une de ces pommes d'Adam!
- Testisleri çok büyüktü ama aleti küçüktü.
- Et trouve-moi une photo de l'église. - Ses couilles étaient très grosses. Mais sa bitoune n'était pas bien grosse.
- Hayallerim çok büyüktü.
Mes rêves étaient si... grands.
Yani ağabeylerim benden çok büyüktü ve hep tek başıma oynamak zorunda kalırdım.
Mes frères étaient beaucoup plus âgés, alors je jouais plutôt toute seule.
Ama şimdi iyilik köklerini salmıştı, hayatta kalma arzusu çok büyüktü.
Maintenant que le bien prenait racine, sa volonté de survivre était grande.
Yapıların hakimiyeti çok büyüktü ve sanat çok zarifti. Biz halen böyle harikaların nasıl yapıldığını... çölden kayaların çok kısa sürede
Un empire de constructions si immenses... et d'art si délicat, que nous essayons encore de comprendre... comment de telles merveilles ont pu être bâties.
Elbisen biraz büyüktü. O da çok güzeldi.
Votre costume fut admiré, elle était superbe.
Çok fazla büyüktü.
Les pattes de chat ne traînent pas comme ça.
Çok büyüktü.
Elle était trop grande.
Özlemi öyle büyüktü ki, umudu, mantığın müsaade edebileceğinden çok daha uzun süre devam etti.
Le désir de l'enfant était si grand que l'espoir resta dans sa tête plus longtemps que Ia raison ne Ie permettait.
Camorra, hem çok küçük hem de büyüktü.
Des petites pointures, nous, des très grandes.
Çok mu büyüktü?
Il a un truc énorme?
Ama Farber ailesinin tutkuları o kadar büyüktü ki onlar için bu deney zamanın sona ermesinden çok daha önemliydi.
Mais pour les Farber, pris dans leurs passions, l'expérience avait plus d'importance que la fin du temps.
Ama benim gördüğüm bir mikroptan çok daha büyüktü.
Ce que j'ai vu était beaucoup plus gros.
Aslında, çok da büyüktü.
J'ai même calé!
Çok daha büyüktü. Çekmiş, su yüzünden.
Avant, il était plus grand, et puis, il a rétréci.
Ama büyüktü, çok büyük.
Mais il était très imposant.
Veranda çok daha büyüktü sanki.
Je la voyais beaucoup plus grande, cette terrasse.
- Hayır, bu daha büyüktü. - Bu çok daha uzaktı.
- Non, plus gros, plus éloigné.
"Aşkı tanımadan ölmenin korkusu, ölüm korkusundan çok daha büyüktü".
La peur de mourir avant d'avoir aimé était plus grande que la peur de la mort elle-même.
- Çok büyüktü. Onlardan nefret ediyorum!
Moi, je déteste ça.
Baskı çok büyüktü.
C'est trop de pression.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]