English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ö ] / Ölürdü

Ölürdü Çeviri Fransızca

271 parallel translation
Eğer birinin ölmesini isteseydi o ölürdü.
Si elle voulait une mort, elle l'obtenait.
Hasta oksijen yerine karbon dioksit almış olsaydı oksijen yetersizliğinden ölürdü.
Si le patient recevait du dioxyde de carbone, il mourait par manque d'oxygène.
Eğer dünya altından yapılmış bile olsaydı...... muhtemelen insanlar bir avuç pislik için ölürdü.
Si le monde était fait d'or... les hommes mourraient pour une poignée de poussière.
Ben öleceğim için o da ölürdü. Nedeni bu muydu?
Car ma mort aurait entraîné la sienne, n'est-ce pas?
Bir adam hiç ev bulmadan açlıktan ölürdü.
Alors j'ai le temps de crever de faim!
George'un karşısında silahına dokunamadan ölürdü.
Avec George, il n'aurait aucune chance!
Böye bir yarayı bir beyaz adam, alsaydı hemen ölürdü
Mettre du fumier sur une plaie... Un Blanc en mourrait!
O haliyle bir mil bile yürüyemeden ölürdü.
Vu son état, il a pas dû aller très loin.
- Suratını görseydi bir kez daha ölürdü.
- Elle mourait de peur...
Ölürlerdi, ben olmasaydım hepsi ölürdü.
Ils seraient tous morts, sans moi.
İnsanlardan fazlası ölürdü.
Il y aurait plus à perdre que des vies.
Bir zamanlar, efsaneydi, hatta bazıları onun için ölürdü.
Il fut même un temps, paraît-il, où on se faisait tuer pour lui. Rompez.
Bir zamanlar beyni dağıldı mı insan ölürdü ve iş orada biterdi.
Mais en ces temps-là, décervelé, un homme mourait... et c'en était fini!
Koca filarmoni orkestrasını getirsek bile yine de ölürdü.
Même si nous avions eu l'orchestre philharmonique, il serait parti. Je monte.
Eğer ben de kolera olsam ailem açlıktan ölürdü. Tarlamızda kim çalışacaktı?
Si j'attrapais le mal, tous mourraient de faim.
Çöl gibi görünmeyen bu tehlikeli çölde, bir başkası birkaç gün içinde susuzluktan ölürdü ama o, aylar boyunca mütemadiyen hayatta kalabilir.
N'importe qui d'autre mourrait de soif en quelques jours... dans ce désert perfide qui ne ressemble pas à un désert... mais lui peut survivre pendant des mois.
Borowiecki olmasaydı onun üzerine hafifçe basardık, hemencecik ölürdü.
C'est notre défense. Si ce n'était pas Borowiecki, il suffirait de l'écraser pour qu'il crève.
Evet, ama bu tam doğru değil. Bak, bir yetişkinin başına gelseydi orada ölürdü.
C'est pas vraiment vrai, parce que... regarde, si la même chose était arrivée à un adulte, il y serait resté.
- Antibiyotikler olmasaydı ölürdü.
Sans les antibiotiques, il serait mort.
Doğru yapılırsa kötü ruh ağzından çıkıp uçar, öylece ölürdü.
Si c'est fait correctement... l'esprit du monstre s'envole par sa gueule et il meurt.
Bunu yapsaydım, annem şok geçirip ölürdü.
Ma mère en ferait une attaque.
Dendiğine göre ona meydan okuyan ölürdü.
On racontait que celui qui le défiait mourait.
Aktarmak için eğer çocuklar olmasaydı, Talmud da insanlar yaşlandığında ölürdü.
Sans des enfants à qui le transmettre, le Talmud disparaît à la mort des hommes âgés.
Sabahları grubumuzdan bizi dışarı çağırdıklarında, en azında dört ya da beşimiz ölürdü.
A 5 heures du matin, nous commençâmes à sortir... et quand ils firent l'appel, nous découvrîmes que dans notre groupe, 4 ou 5 étaient morts.
Demek istediğim, başka biri olsaydı, çoktan ölürdü.
Un homme normal aurait croisé ses orteils et serait mort.
- Tetiği çekseydim Sybok ölürdü.
Si j'avais appuyé, Sybok serait mort.
Annen geçen geceki olayı bilse üzüntüden ölürdü.
Si ta mère avait su à propos... de cette affaire, l'autre soir, ça l'aurait tuée.
Neyse ki kurşun fazla zarar vermemiş. Yoksa ölürdü.
Par chance, son briquet a stoppé la balle.
İçeriye girseydi 2 yaşındaki, 4 yaşındaki ve 6 yaşındaki kızım ölürdü.
S'il était entré, mes 3 filles auraient été...
İnsanlar ölürdü.
Cela arrivait.
Ama zekice bir fikrim olsaydı, yalnızlıktan ölürdü. Yani eşit durumdayız.
Mais si j'avais une pensée intelligente, elle mourrait de solitude, alors ça équilibre.
Onunki kadar yüksek tansiyonu olan birisi ölürdü ve sorunlar biterdi.
Avec sa pression sanguine, s'il passe à l'acte... c'est la fin du problème.
Oğlunun salaklığını görseydi ölürdü.
Avoir un fils aussi taré, ca l'aurait tuée. ¸
90 saniye daha geçse ölürdü.
- 90 secondes et il mourait.
Kadınların çoğu bizim gibi üç erkek için ölürdü.
La plupart des femmes tueraient... pour trois mecs comme nous!
Dedektif, eğer şimdi gözlerine bir... el lambası tutsanız, hemen şoktan ölürdü.
Il mourrait de choc à l'instant, si on lui braquait une torche dans les yeux.
Suzanne bilseydi ölürdü.
Suzanne en mourrait de jalousie si elle savait.
Soğuktan donup ölürdü!
Il serait mort de froid!
Senden başka bana yardımcı olabilecek herkesi ölürdü.
Il a tué tous ceux qui pouvaient m'aider.
Osvaldo'nun aklına, bir Sevilyalı ile, safkan bir çingene ile buluşmak için kaçtığım gelse kesin ölürdü. Ama önce beni öldürürdü.
Si Osvaldo apprend que je suis partie voir un sévillan, un gitan de pure souche, il meurt, mais il me tue d'abord.
Mordred'i yanına çekmeseydi, ne Lancelot ülke dışına çıkabilirdi ne Sör Gawain ölürdü ne de eski bir yara yeniden açılırdı.
S'il ne s'était pas rangé du côté de Mordred, Lancelot à l'étranger... et Sir Gauvain mort... l'ancienne blessure... s'est réouverte.
Gerçek büyüklüğümde olsam düldülün korkudan ölürdü.
Si je prenais ma vraie taille, ta vache mourrait de peur.
Eğer penis kanseri diye bir şey olsaydı mutlaka ondan ölürdü.
Aussi bien que le cancer à la bitte... si ça existe.
Ama temiz değilse, Hemen ölürdü. Bu da lanetlendik demekti.
En revanche, s'il était impur, il mourait sur-le-champ, et nous étions maudits.
Bir zamanlar, insanlar önce hastalanıp sonra ölürdü.
Vous vous souvenez quand les gens étaient malades... et mourraient un à la fois?
Ama... aynı zamanda içimde bir şeyler de ölürdü.
Mais quelque chose en moi serait mort...
Bu büyük bir iş olabilirdi ama gelmese ölürdü sanki.
C'était un coup fumant, et il fallait qu'il se pointe.
Bu nedenle İsa'nın Yahudiler arasında o sıcak ve nemsiz topraklarda doğması güzeldi, çünkü Limerick'te vereme yakalanıp bir ayını doldurmadan ölürdü.
"parce que s'il était né ici, il aurait attrapé la tuberculose, " et il serait mort. L'Eglise catholique n'existerait pas,
Elbette ; yoksa tohumlar ölürdü.
Bien sûr. Ainsi les graines ne meurent pas.
Tek başına kalsaydı ölürdü.
Il serait mort tout seul.
Eğer silahım olsaydı, Bay Peterson ölmüş ölürdü.
Si j'avais un pistolet, M. Peterson serait mort.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]