Ölürler Çeviri Fransızca
472 parallel translation
Yalnız yapsam daha iyi olur. - Bu bebekler o kadar çabuk ölürler ki.
- Ces jeunes se font tuer trop vite.
Yapamazsın. Açlıktan ölürler, boğulurlar.
Fletcher, ils se noieront ou mourront de faim.
Kahkahadan ölürler ve otomobillerimizi alırlar.
Ils sont très contents et achètent nos voitures.
Zenginler gelirler ve ölürler, sonra çocukları bir işe yaramazlar ve ölürler.
Les riches naissent, ils meurent, leurs enfants n'ont pas la force.
Sizin için ölürler, ama nefes aldırın.
Ils acceptent de crever mais avec espoir!
- Birbirleri olmadan ölürler.
- Ils mourraient, l'un sans l'autre.
Ve senin gibiler öldüklerinde, tek başlarına ölürler.
Et quand quelqu'un comme vous meurt, il meurt seul.
Hata yaptıklarında iyi adamlar ölürler.
Une petite erreur coûte parfois cher.
Birisi ona yemek yapmazsa, açlıktan ölürler.
Il mourrait de faim si personne ne venait... lui faire un repas à l'occasion.
Senin için çalışır, öldürür ve hatta ölürler bile.
Ils trimeront, tueront et se feront tuer pour toi.
- Yoksa ölürler.
- Sinon, il meurt.
Erkekler eşleşme sonrası hayatta kalmak için donatılmamıştır, kısa sürede ölürler.
Les mâles servent à l'accouplement et meurent ensuite.
Öldükleri zaman gerçekten ölürler.
Quand ils sont morts, c'est fini.
Benim müdahalemde ölürler.
Mon traitement les tuera.
Sahip oldukları her şeyi dağıtıp Allah'a ısmarladık derler, sonra da oturup beklerler... ve öylece ölürler.
Ils donnent tout ce qu'ils possèdent, ils disent adieu, puis ils s'asseyent et attendent, et ils meurent.
Ama Saito yemeklerinden kesti ve eğer hastaları çalıştırırsa... Şey, ölürler.
Mais Saïto a diminué les rations de nourriture... et s'il force les malades à travailler, ils mourront.
Beş parasız, kadınsız ve dostları olmadan ölürler.
Ils meurent sans le sou, sans femme, sans ami.
Beni öldürürsen, annenle kardeşin ölürler. Gözünün önünde çarmıha gerilerek!
Tue-moi, et ta mère et ta sœur... mourront aujourd'hui, crucifiées!
Eğer hastalarınızı bu kasap doktora getirirseniz, ölürler.
Si vous amenez vos malades chez le docteur boucher, ils mourront.
İnsanlar neden Kuzey Kutbu'na ulaşmaya çalışırken donarak ölürler?
Pourquoi mourir gelé en essayant d'atteindre le Pôle Nord?
- Ama soğukta çabuk ölürler.
- Mais elles meurent vite quand il fait froid.
Ölürler ama asla tereddüt etmezler.
Ils meurent plutôt que d'hésiter.
- Orada ölürler.
Ils vont mourir là-dedans.
Güvertede BM polisleri var. Ölürler.
On noierait Ies policiers de l'ONU!
Mücadele eder, soluksuz kalır ve ölürler.
Ils se débattent, halètent, et meurent.
Kaybettiklerinde ölürler.
Autrement, il meurt avec les autres.
Boxerlar yağmur ve rüzgâr gibi doğar ve yağmur ve rüzgâr gibi ölürler.
Les Boxers se sont levés comme le vent. Comme le vent, ils se dissiperont.
Şimdiye kadar ölmemişlerse, yakında açlık ve susuzluktan ölürler.
S'ils ne sont pas déjà morts, ils mouront de faim et de soif.
Ölürler.
Ils mourraient.
Ya da denerken ölürler.
Ou mourir en essayant de le rejoindre.
Yiyemezlerse, açlıktan ölürler.
Si vous restez sans nourriture, vous mourrez de faim.
- Sonra da ölürler, değil mi?
Et puis il meurt.
Açlıktan ölürler.
Ils mourraient de faim.
Çok hızlı yaşlanarak ölürler.
Ils vieillissent très vite, puis meurent.
Bir günde ölürler. Etkileri hıyarcıklı veba gibi.
C'est comme la peste bubonique.
Büyürler... çiçek açarlar... solar ve ölürler ve başka bir şeye dönüşürler.
Elles... poussent et fleurissent et... se fanent et meurent et se transforment en autre chose.
Sonra da ölürler.
Ensuite, elles meurent.
Ama öğrenebilir, erkekler ölürler..
Il pourrait se battre pourtant, ce serait mieux.
Tek söylemeye çalıştığım, kanun dışı işler yapanlar genellikle kahraman olarak ölürler.
Je dis seulement que les hors-la-loi... sont souvent considérés comme des héros plus tard.
- Ölürler mi?
- ils peuvent mourir.
Evet, ölürler.
Oh, si.
Cryogenic destek olmazsa ölürler.
Ils seraient morts sans la suspension cryogénique.
Gezegenler ve yıldızlar insanlar gibi doğar, yaşar ve ölürler.
Les mondes et les étoiles, comme les hommes... naissent, vivent et meurent.
Tıpkı insanlar gibi yıldızlar, gezegenler ve galaksiler doğarlar, yaşar ve ölürler.
Comme les étoiles, les planètes et les humains... les galaxies naissent, vivent et meurent.
Fakirler parçalanmış halde mi ölürler Dr. Gregory?
Les indigents ne meurent pas en morceaux n'est-ce pas, Docteur Gregory?
Zangaro için ölürler.
Ils mourront pour le Zangaro.
Bu tapınağa giren yabancıları Ağaç Yaratığı sınar, yoksa ölürler...
L'étranger qui y pénètre doit passer l'épreuve du Monstre-Souche, ou mourir.
Neden ölürler?
Pourquoi ils meurent?
Her zaman şöyle rahatsız etmeseler ölürler zaten!
On n'est jamais tranquille!
Ölürler.
Ils mourront.
Nefes alamazlar ve ölürler.
Et c'est ce qui va t'arriver.