Ömar Çeviri Fransızca
1,644 parallel translation
Kızlar da göz ardı edildikleri için "Omar, kapat şu TV'yi lütfen" diyorlar.
Et les filles me supplient d'éteindre la télé.
Omar Sadiki.
Omar Sadiki.
Bay Omar Sadiki.
M. Omar Sadiki.
Omar Sadiki adında bir mimar.
Un architecte nommé Omar Sadiki.
Omar Bey, mesajınız var.
M. Omar, des mails.
"Bu Omar Sadiki de kimin nesi?" Falan diyordu.
Disant quelque chose du genre :
- Omar Sadiki, kim olacak?
- Qui? - Omar Sadiki.
Omar.
Omar!
Güven bana Omar. Gel benimle.
Il faut me faire confiance.
Omar, beni dinle.
Omar, écoutez-moi!
Omar Sadiki'yi ben icat ettim.
J'ai inventé Omar Sadiki.
Ömer Şerif adına, toplarım gitti!
Omar Sharif, mes couilles!
General Omar Anok e, herk esin çok sevdiği hava mareşali.
Le général Omar Anoke, le maréchal de l'air apprécié de tous.
Yayınımıza ara verip canlı olarak Dünya Komuta'ya bağlanıyoruz. Hava Mareşali Omar Anok e Roku San krizi ile ilgili olarak Federasyon'a hitap edecek.
Nous passons en direct au Commandement Terran où le maréchal de l'air Omar Anoke va s'adresser à la Fédération au sujet de la crise de Roku San.
Ama çok yakında Omar Anoke ölmüş olacak ve bir kahraman olarak onurlandırılacak. Ben de yeni hava mareşali olacağım.
Mais dans peu de temps, Omar Anoke sera mort et honoré comme un héros de la Fédération et je serai le prochain maréchal de l'air.
Milyonlarca insan Hava Mareşali Omar Anok e'nin yasını tutuyor.
Des millions de gens pleurent la mort du maréchal de l'air Omar Anoke.
Ömer Şerif.
Omar Sharif.
- Ömer Şerif mi?
- Omar Sharif?
Ömer Şerif seninle tanışmak istiyor.
Omar Sharif voudrait vous rencontrer.
Natalie Hegalhuzen, Ömer Şerif.
Nathalie HegaIhuzen, Omar Sharif.
Ah, yok, teşekkürler, Ömer.
Non merci, Omar.
Ömer'in nerede olabileceğine dair bir listem var.
J'ai la liste de "où est Omar"
Ne dediğimi anlıyor musun? Ömer Şerif'i öldürmek için 18 saatin var.
vous avez 18 heures pour tuer Omar Sharif.
Ömer nerede?
Ou est Omar?
Şey, bir bakalım. Ömer?
Laissez moi vérifier, Omar?
- Ömer, Dördüncü Kamera'da.
- Omar est sur la Camera 4.
Ömer'i öldürmek için bir haftan vardı.
Vous aviez toute une semaine pour tuer Omar.
Omar ve Carlos dört saat nöbet tutmuş ama nöbeti devralmaya gelen olmamış.
Omar et Carlos ont fait 4 h de garde, la relève n'est pas arrivée.
Çünkü o zaman sıra Joe'daydı, Omar buna son verdi.
Car Joe a eu son heure, et Omar y a mis fin.
Omar hakkındaki gerçek ise birkaç tane polis, New York çocukları öldürmüş gibi göstermişler.
La vérité sur Omar : des flics ont fait croire que c'était des mecs de New York.
Omar'ı elinde keleş vardı, tamam mı?
Omar a un AK.
Birleşim demişken o canı yanan zencilere de ki Omar için 50 bin veriyorum.
Parlant de coop, dis à ceux qui se sont fait avoir que je donne 50000 pour de l'info sur les proches d'Omar.
Bu çocuk Omar'ı çok fena istiyor.
Il veut vraiment Omar.
Ona Omar'ın kılını vermem.
Je lui dirai rien sur Omar.
Omar gitti.
Omar est parti.
Omar'ı ele verirse ben de gelmek istiyorum.
S'il dénonce Omar, je veux savoir.
Omar'ın başka hangi adamları var?
Qui Omar a-t-il d'autre?
Omar'ı nerede bulurum?
Où trouver Omar?
Omar nerede?
Où est Omar?
Omar'a gittiğinde her şeyi bir bir anlat.
Quand Omar apprendra, assure-toi qu'il entende tout.
Marlo Omar'ı istiyor.
Marlo veut Omar.
Omar, Omar, Omar!
Omar, Omar, Omar!
Güzel bir sözün Omar'ı üzerimize gelmekten alıkoyacağını düşünmüyorsun herhalde.
Une gentille carte n'empêchera pas Omar de s'en prendre à nous.
Bu arada Omar içimizden birinin üstüne gelecek olursa bil ki o kişi benimdir.
En attendant, c'est moi qu'Omar veut.
Dedi ki, "Omar'a söyle, elini yanlış cebe soktu."
Ça disait : "Dis à Omar qu'il a mis la main dans la mauvaise poche."
Charles Omar'ın geri döndüğünü söylüyor.
Charles dit qu'Omar est de retour.
Omar'dan korkacak değilim.
Je n'ai pas peur d'Omar.
Omar bir hamle yapacaktır.
Omar prépare un coup.
Omar seni yakaladığında silahını kafana doğrultacaktır.
Si Omar te tire dessus, il visera ta tête.
Abim, Omar Little dün gece buraya gelmiş.
Mon frère, Omar Little, est venu ici hier soir.
Bir iki hafta önce, Joe'nun onayıyla Omar'ın üstüne gittim.
Je m'en suis pris à Omar avec l'approbation de Joe.