English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ü ] / Ülkemizin

Ülkemizin Çeviri Fransızca

378 parallel translation
Genç bir adamın dünyada karşılaşacaklarıyla ilgili tavsiyeler : Kelime kelime, çocuğuna aşırı düşkün bir ebeveynin ya da ülkemizin koruyucularının vereceği gibi.
Conseils quant à la conduite d'un jeune homme dans le monde identiques en tout point à ceux que donnent nos pères affectueux.
14 yıldır ordularımız savaş meydanlarında düşmanlarımızla savaşıyor. Şu kederli saatlerde bile, ülkemizin Protestan gayesi için hâlâ savaşıyoruz.
Depuis 14 ans, notre armée se bat contre nos ennemis et lutte pour défendre la cause protestante de notre pays.
O halde majestelerine ülkemizin beklediği o varisi sağlamak gibi harika bir tarihi olaydan ötürü. tebriklerimi sunmak için epey bir süredir beklediğimi iletirsiniz.
Dans ce cas, dites à son Altesse que j'attends de pouvoir la féliciter pour ce glorieux événement qui marquera l'histoire.
"Uzun ve ciddi incelemeler sonucu... sevgili ülkemizin çıkarı için en iyi çözüm olarak... yarı yarıya anlaşmayı öneriyoruz."
"Après étude approfondie, " suggérons, dans l'intérêt de notre pays, " un partage égal.
Kafelerde, gece kulüplerinde ülkemizin itibarını lekeliyorlar.
Ils ruinent la réputation de notre pays dans les cafés et les boîtes de nuit.
Biraz önce başbakan radyoda ülkemizin savaşa girdiğini duyurmuş.
Le premier ministre vient d'annoncer à la radio... que notre pays est en guerre.
Böyle biri ülkemizin en yüksek mahkemesinde çalışamaz.
Un homme comme ça à la Cour Suprême, c'est mauvais pour le pays.
Sadece biz ve hayatlarımız değil, ülkemizin geleceği de söz konusu.
Il ne s'agit pas que de nous, mais de notre pays.
Gerçekten şanslıyız ki seni bulan Tarzan'dı. O, bizim ülkemizin sırlarını bilir ve bu sırrı iyi korur.
C'est une grande chance que ce soit Tarzan qui t'aie trouvée, car il connaît le secret de notre pays caché et il ne l'a jamais dévoilé.
"Asla unutmayalım ki başımıza gelenlerin ve kayıpların sebebi ülkemizin zayıf olmasındandır."
Nous avons subi tout cela parce que notre pays était faible.
Eminim ki, bu silah savaşın sonlanıp, barışın gelmesinde ve ülkemizin tekrar birliğinde büyük katkı sağlayacaktır.
Il contribuera à la victoire finale et ramènera la paix et l'unité dans notre pays.
Bugün, ülkemizin her bölgesine, her şehrine her köyüne haberciler yolladım. Haberciler bu fermanı götürüyor.
J'ai dépêché des messagers dans tout le pays, les villes, les villages, pour porter ce décret :
General ülkemizin bana ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Le pays a besoin de moi, de mon influence, a dit le Général.
Ve ülkemizin gerçekleştirdiği en büyük yatırım.
C'est notre meilleur investissement.
"Bu evrağın sahibi Çin'in sınırsal bütünlüğünü korumakla sorumludur ve gerekirse ülkemizin coğrafi sınırlarının içinde veya dışında koruyucu önlemlere başvurabilir."
"Le porteur de ce mandat se voit confié la charge de préserver l'intégrité territoriale de la Chine par des mesures préventives, si nécessaire, à l'intérieur ou aux frontiéres de la République."
Arkadaşlar, farkında değil misiniz bu kanun yüzünden ülkemizin en önemli üniversiteleri eyaletimizden gelen öğrencilerin adaylıklarını kabul etmeyecek? !
Etes-vous conscients que les plus grandes universités du pays rejetteront les candidatures des étudiants de notre Etat à cause de cette loi?
Büyük ülkemizin kendi insanları konuşacak.
Ce sera le peuple de notre grand pays qui s'exprimera.
Daha evvel ülkemizin tarihinde dile alınmamış sözler duyacaksınız.
Vous allez entendre des mots jamais dits au cours de notre histoire.
Dürüst ve çalışkan Amerikalılardan oluşan böyle bir meclisin sevgili ülkemizin Kongre'sine vekil olmak hakkını bir adamı öldürmüş olmasına dayandıran birini aday olarak göstermesi mümkün olabilir mi?
Est-il possible qu'un groupe aussi représentatif de l'Américain honnête et travailleur soutienne un candidat au Congrès de notre pays bien-aimé dont le seul titre est d'avoir tué un homme?
"Majesteleri, ülkemizin kutsal geleneğini sürdürmek adına..."
" Elle souhaite le retour à l'ordre
Ve şimdi sizi, Sayın Valimizin ülkemizin başkentinden yapacağı Ulusa Sesleniş yayınına bağlıyoruz.
Et maintenant, nous allons au Capitole où Son Excellence, le gouverneur s'adresse à vous depuis sa résidence officielle.
Öncelikle, hükümetimiz ile yaptığımız çalışmalar sonucu ülkemizin birinci derece afet bölgesi olmasına karar verdik.
J'ai de plus, avec le gouvernement fédéral, déclaré cet État zone sinistrée.
Belki de Büyük Kızıl'ın bizimle dalga geçtiğini ve o komünistlerin bu soğuk savaşta ülkemizin küçük düştüğü bir başka olaya daha güldüklerini düşünüyorsunuzdur.
Vous croyez peut-être que le Grand Rouge nous a eus... et que ces communistes rient de cette humiliation... ajoutée à celles endurées par notre pays dans cette guerre froide.
Şimdi kanuna hesap vermek zorundalar. Bu ülkemizin en eski kanunudur.
Cette loi est la plus vieille de notre pays.
Bu Başbakan ülkemizin savunma sırlarını sattı.
Que le président a vendu le secret de notre défense.
Bayanlar ve baylar, vatandaşlarım ülkemizin Başbakan'ı Sinyor Gustavo Alfredo Fortuna'yı sunmaktan onur duyuyorum.
Mesdames et messieurs, mes chers compatriotes, j'ai l'honneur de vous présenter le señor Gustavo Alfredo Fortuna, le président de notre pays.
Gördüğünüz adamın adı Frank Wayne ülkemizin ekonomisini bozan suç örgütünün bir numaralı adamı.
Cet homme est Frank Wayne, numéro un d'un vaste empire criminel qui corrompt l'économie de notre pays.
Eşim, ülkemizin geleneksel rahibelerinin soyundan geliyor.
Ma femme est une descendante de l'ancienne prêtresse de notre pays.
Bu adamlar, Bağımsızlık Bildirgesini imzalamaya ve ülkemizin İngiltere'den bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanıyorlar.
Ces hommes s'apprêtent à signer la déclaration de l'Indépendance et à libérer notre pays de l'Angleterre.
Büyük ülkemizin bağımsızlığı ve özgürlüğü için savaşmayı reddetti.
Il a refusé de se battre pour la liberté et l'indépendance de notre beau pays.
Fransa'daki yenilgi ülkemizin de tamamen yenilmesine yol açacaktır.
"une défaite en France entraînera la défaite totale " et irrémédiable de ce pays.
Bridger'a söyle, yabancı bir iş, ülkemizin ödemeler dengesi için çok yararlı.
Dis à Bridger que c'est un coup à l'étranger, pour aider la balance des paiements de ce pays.
Cumhurbaşkanı bugün yaptığı açıklamada ülkemizin Paris Barış Görüşmeleri'nde Büyükelçi Averell Harriman tarafından temsil edileceğini söyledi.
Le Président a annoncé que notre pays serait représenté à Paris par Averell Harriman.
Willie, ülkemizin müstakbel babasını gördün mü?
Est-ce que t'as vu le futur père de notre pays? - Ouais.
Kendi kuşağının geri kalanı, yani ülkemizin en iyileri,... ilk kez yürüyüşe geçmişken, o sırada ne yapmaya niyetli olduğunu söylersen,... niyetinin kendi hamaset anlayışımdan daha hamasi olma şansı da var, Julian.
Si tu me dis ce que tu vas faire, alors que tous les jeunes de ton âge, les meilleurs de notre nation, manifesteront pour la première fois, je serai plus héroïque que mon héroïsme, Julian.
İşte ülkemizin amblemi olan çalı.
Une branche d'acacia, symbole de notre terre.
- Sevgili ülkemizin gelecekteki düşleri için.
- Général Mongo. Général Mongo!
Ve ülkemizin özgürlüğü için savaşıyoruz.
Et nous combattons pour la liberté de notre pays.
ABD zengin bir ülke olsa da..... San Marcos fakir bir ülke. Yardım karşısında ülkemizin size sunabileceği pek çok..... harika şey var.
Bien que les États-Unis soient un pays très riche et que le San Marcos soit très pauvre, nous avons beaucoup à offrir à votre pays en échange de son aide.
Devrim sürecinde hepsi birer vicdani retci olsalardı ülkemizin kurucuları nasıl davranırlardı sizce Bay Kohler?
Qu'est-ce que vos ancêtres auraient fait, Mr Cowler, si pendant la révolution, ils avaient tous été objecteurs de conscience?
Özellikle bu zamanlarda, ülkemizin birliğe ihtiyacı olduğu ve... zafere bu kadar yakınken, hala bozguncuların sesini duyuyoruz!
Alors que la patrie est unie dans la certitude de la victoire... on doit encore entendre certains discours défaitistes!
Hatta ülkemizin yüksek mevkilerindeki zayıf karakterli insanları da olabilir.
nos propres politiciens, incapables de gouverner.
Kırlangıç güneşin peşinde güneye uçar, kızkuşları da öyle... kışın daha sıcak yerlere göçerler, ama ülkemizin yabancısı değildir bu kuşlar.
L'hirondelle et le pluvier migrent au sud, ils suivent le soleil, à la recherche de climats plus cléments en hiver, mais on les trouve sur nos terres.
Büyük Akbar'ın hanedanından, ve binlerce yıl geriden gelen, ülkemizin dini sembolü, Pembe Panter ;
Provenant de la dynastie d'Akbar le Magnifique, et datant d'environ un millier d'années, Le symbole religieux de notre nation, La Panthère Rose ;
Harika ülkemizin, Batı ovalarını istikrara kavuşturmak zorundayız.. .. ideallerimizin makul şekilde farkında olursak, tabi. NasıI mı?
Les prairies de l'Ouest doivent être ancrées à notre pays pour atteindre nos nobles idéaux.
* Katılıyorum ülkemizin vecizesine * * Ve güveniyorum Tanrı'ya *
Je crois à la devise de notre pays et je place ma confiance en Dieu.
Hepimiz biliyoruz ki Araplar, ülkemizin 16 milyar dolarını kontrol ediyor.
On sait tous que les Arabes contrôlent 1 6 milliards de dollars dans ce pays!
Fakat efendim, ben bir askerim ve bir asker olarak görevim doğru ya da yanlış olsa bile ülkemizin prensiplerini kendi fikirlerimin üzerinde tutmaktır.
Mon colonel, je suis soldat, et en tant que soldat, c'est mon devoir de subordonner mes idées aux principes de mon pays, bons ou mauvais.
Ama bunu affederek, şunu belirteyim ki... ülkemizin kanunsuz bölgelerinde geçen hayatı... hukukun işleyişi konusunda onu tamamen cahil bırakmıştır.
Je suis d'avis que sa vie, passée dans nos territoires sans loi, l'a laissé ignorant du fonctionnement de notre justice.
Biz sadece asker değiliz, ülkemizin diplomatları sayılırız.
On n'est pas que des soldats, on est aussi les diplomates de notre pays.
Hepimiz ülkemizin içinde bulunduğu durumu biliyoruz.
Nous connaissons tous la situation du pays.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]