Üstat Çeviri Fransızca
220 parallel translation
Ertesi gün üstat, incilerin yeri ve hırsızın kim olduğu hariç olayın sırrını tamamen açıklığa kavuşturmuştu.
Dès le lendemain, le génie avait résolu le mystère... À l'exception de la découverte des perles et du voleur.
Merhabalar, üstat.
Plutôt adieu, Maître!
- Hem efendi hem üstat!
- Le Seigneur et Maître!
Tanıştığıma memnun oldum üstat Fettes.
Enchanté de faire votre connaissance, Maître Fettes.
- Saygılarımla üstat Fettes.
- Mes hommages, Maître Fettes.
Günaydın genç üstat Fettes.
Bonjour, jeune maître Fettes.
Tamam, üstat.
- Bien, M. John.
- Çok iyiyim üstat.
- Très bien, Tragédien.
- Ayağa kalkabilirsin üstat.
- Debout, Tragédien.
Merhaba, üstat.
Salut, m'sieur.
Muhteşem, üstat! - Lütfen
Époustouflant, Maître.
Yargıç kendini bu oyunun üstadı sayıyordu. Sonra üstat olmadığını düşünen hiç bir Teksaslı tanımadım.
Les juristes se prenaient pour des experts, comme tous les Texans d'ailleurs.
Benim gibi bir üstat, istediği yüksek yaşam standardına erişemez sanki.
Comme si moi, peintre reconnu, je ne pouvais mener grand train.
Abartıyor muyum dersin, üstat?
J'exagère ou pas, maître?
Umarım şu üstat Rembrandt kızımın portresini aslına biraz benzetir.
Peut-être puis-je espérer que Rembrandt fera un portrait de ma fille tant soit peu ressemblant.
Öğretmeniz için yalvarıyorum, üstat.
Je vous supplie de m'enseigner.
Usta bir hırsız, bir üstat, ve harika bir adam.
Un grand voleur, un homme bien.
Mucize, üstat meşhur konuşmasını unuttu.
Le doyen a oublié son laïus.
Bu onun uzmanlık alanıydı. Bir üstat.
C'était son moyen d'expression.
Bu da ünlü saray bestecisi üstat Salieri.
Voici notre illustre Compositeur de la Cour... Maestro Salieri.
Görünümü önemli değil, üstat.
La beauté ne me touche pas.
Bravo, üstat.
Bravo, maestro.
Güle güle. Size müteşekkirim, üstat.
Maître, quel bonheur!
Daha gelmedi üstat.
Le maître n'est pas arrivé.
Yüzünüzü yıkayın, üstat.
Lavez-vous le visage, Maître.
Susun, bir üstat geliyor ve galiba neden behsettiğimi de biliyorsunuz!
Droit sur les étriers, tu vas tâter de mon éperon...
Sıra senin gösteride, üstat.
A toi, champion!
Koş üstat!
Barre-toi, Terreur!
Hey, üstat.
Terreur!
Dram değil, üstat.
J'en fais pas un drame.
Eee, üstat Scrooge. Mezuniyet günü.
Maître Scrooge, c'est le jour de la remise des diplômes.
O Lezama, büyük üstat.
C'est Lezama, le maestro.
Bunu eşsiz kılabilir misiniz, üstat?
Voudriez-vous le rendre unique, Maestro?
Bunu eşsiz kılabilir misiniz, üstat?
Voudriez-vous le rendre unique, maestro?
Büyük üstat tarafından bir şiir ödülüyle mükafatlandırıldı.
Récompensé d'un prix de poésie par le maître.
büyük bir şair hepimizin bildiği büyük üstat...
qu'il a dédicacé au grand poète qui est connu de nous tous...
Evet. Beş yaşımdayken bir üstat tarafından eğitildim.
Dès cinq ans, j'ai suivi l'enseignement d'un maître.
- Sen kimsin üstat?
- Monsieur!
Elektrikli çekiciniz üstat.
Votre marteau électrique, maître.
Zeyna, o bir üstat.
C'est un maître!
Söyle haydi üstat.
Dites-moi, maître...
Bende üstatın, henüz karısının hakkında, hala neden konuşmadığını merak etiştim.
Je me demandais pourquoi le Pandit n'a pas encore parlé de sa femme.
Hadi kopalım üstat.
On y va?
büyük üstat! Omei'de bir dalgalanma hissettim! Yoksa bir şey mi oldu?
Grand maître je peux sentir un déclin de l'énergie d'Omei, qu'est-il arrivé?
Büyük üstat, kılıcın ruhundan.... Ying'i tekrar yaratmıştı!
Long Sourcils a utilisé l'esprit de l'épée pour recréer Ying.
- Hepimiz Goa'uld'un kurbanlarıyız. - Hayır, üstat Bra'tac.
- On est tous des victimes des Goa'ulds.
Bu üstat Fred değilse ne olayım.
Eh ben, ça alors!
Hazırız, üstat.
- A vous, M. John.
Hoş geldin üstat.
Voici le compliment d'un humble paysan. Bienvenue, Tragédien!
# Övgü dolu yapmışsın, üstat.
Admirable maître!
# Ah, üstat.
Ah, Maître!