English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ü ] / Üzereydim

Üzereydim Çeviri Fransızca

1,697 parallel translation
Ne kadar komik ; ben de tam sana mesaj atmak üzereydim.
C'est vraiment bizarre : je m'apprêtais à t'envoyer un texto.
Evet, incelemeye başlamak üzereydim.
J'étais justement en train de les inspecter.
Ölmek üzereydim Kutsal Kase'ye son anda dokunmuştum.
Je ne savais plus quoi faire et j'ai touché le Graal qui était apparu.
Tam fitili yakmak üzereydim sen geldin.
j'allais y mettre le feu et tu descends?
Rock, ben de tam lanet bir stop lambası almak üzereydim.
Rock, je suis blessée et ça me fout en rogne.
O iyice saçmalamadan bir sezonu tamamlamak üzereydim.
J'ai presque fini la saison sans qu'il devienne complètement cinglé. Mais là il est parti.
İşin tuhafı ben de Jennie Heffernan'ın katilini görmek üzereydim.
Et assez curieusement, je suis sur le point de voir le tueur de Jennie Heffernan.
İşime gitmek üzereydim.
J'étais en route pour le travail.
Galiba kriz geçirmek üzereydim ve sevgili Beth'im benim kriz geçirdiğimde dünyanın en iyi cerrahlarının yanında olmamı istedi.
Je pense que j'étais sur le point d'avoir une vraie attaque... et ma Mary Beth voulait que je sois entouré... par les meilleurs chirurgiens quand ça arriverait.
Ben de olası cinayet silahını incelemeyi tamamlamak üzereydim.
Je viens de finir d'analyser notre arme du crime présumée.
Ben sadece Gilbert'imi kaybetmemiştim herşeyimi kaybetmek üzereydim.
Je n'avais pas seulement perdu Gilbert, j'allais tout perdre.
Kapıya vurmak üzereydim.
Je, j'allais frapper.
Çıkmak üzereydim. Sonra otele şöyle bir göz atayım dedim.
Et bien, j'étais en train de sortir et puis j'ai regardé autour de l'hôtel.
Sana evlenme teklif etmek üzereydim.
J'allais te demander ta main.
Senden özür dilemek üzereydim.
J'allais venir m'excuser.
Vücudumu dokuz aylığına benim olmayan bir bebeğe vermek üzereydim, ki bu büyük sorumluluk.
J'étais sur le point de donner mon corps pour un bébé qui ne serait pas à moi pendant 9 mois ce qui est une grande responsabilité
Ben de çıkmak üzereydim.
Je partais.
Ben de burada bununla ilgili birşeyi sizlere anlatmak üzereydim.
Maman, j'étais en train de t'expliquer ça.
Sistem testine başlamak üzereydim ama güvenliği geçmeni sağlarım.
Et bien, je dois aller au test d'intégration du système, mais je peux te laisser rentrer.
eBay'da satışa çıkarmak üzereydim.
J'allais le vendre sur eBay.
Aslında doktora gitmek üzereydim.
Je suis sur le point d'aller chez le docteur.
Sonny'nin bana öğrettiği her şeyi çiğnemek üzereydim.
J'allais aller à l'encontre de tout ce que Sonny m'avait appris.
Ama ben kaçmak üzereydim.
Mais moi, j'allais pouvoir m'évader.
Tabii, tabii. Bu tarafa gönder, ben de patlamak üzereydim.
Mais oui, donnez-le moi, je suis sur le point d'exploser.
Bu harika, siz ikiniz meşgulken ben de kalp krizi geçirmek üzereydim.
Génial. Pendant ce temps, je répétais ma crise cardiaque.
Tam seni aramak üzereydim.
J'allais le faire.
Tam herşeyi bitirmek üzereydim ama şimdi....
J'étais à une seconde de tout terminer, et...
Bu adam ortaya çıktığında, dükkanı kapatmak üzereydim.
J'allais fermer quand ce mec s'est pointé, il...
Açlıktan ölmek üzereydim.
Je mourais de faim.
Monk, geldiğine çok sevindim. Ben de aramak üzereydim. Bir şey oldu.
Monk, je suis heureuse que vous soyez là, j'allais appeler.
Konuşmak daha iyi olacak 15 dakika sonra şafak sökecek ve ben eve gidip soğutucuma girmek üzereydim.
J'espére que c'est important. L'aube est dans 15 minutes, je dois rentrer et me mettre au frais.
Kapatmak üzereydim.
J'étais sur le point de fermer.
Charles aradığında şehri terk etmek üzereydim.
Je m'apprêtais à quitter la ville quand Charles a appelé.
Tam da izlemeye başlamak üzereydim, Jeff.
- J'allais le mettre, Jeff.
Ben yataktaydım ve uykuya dalmak üzereydim.
J'étais... j'étais au lit, je commençais à m'endormir.
Ben de anlatmak üzereydim.
- J'allais justement l'expliquer.
Aslında, ben de seni aramak üzereydim.
J'allais t'appeler.
Ben de nehire atlayıp yüzmek üzereydim.
J'étais sur le point de sauter dans la rivière, nager un peu.
Her şey ücretsiz numarasını yutmak üzereydim. O sırada bunu fark ettim.
J'allais croire à la gratuité totale, quand j'ai découvert ceci.
Aslında, sen bagajıma girdiğin sıralarda, ben neredeyse pes etmek üzereydim.
Quand je t'ai trouvé dans mon coffre, j'avais déjà tout laissé tomber.
Aslında tam da kapatmak üzereydim.
Je m'apprêtais à partir.
Öfkelenmek üzereydim.
Je m'apprêtais à me mettre en colère.
New York'taki Dolphin isimli Kafkavari bir otelde ölmek üzereydim.
Je te jure que j'ai failli mourir. Il était kafkaïen, l'hôtel où j'étais.
Ben onunla olan ilişkimde ciddi bir adım atmak üzereydim.
Voyez-vous, je me préparais juste à franchir une étape importante.
Buradan kurtulmak üzereydim.
Je vais pouvoir me casser d'ici.
Selam Julia, ben de çıkmak üzereydim.
Julia!
Hey, seni yere yapıştırmak üzereydim.
J'étais sur le point de te battre.
- Saçın ıslanmamış. Duşa girmek üzereydim.
J'allais y aller.
Hayır, ama başlamak üzereydim.
- J'allais le faire.
Çıkmak üzereydim.
- Je partais...
Çok yazık, tam da söylemek üzereydim.
- Quelle honte, j'allais le faire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]