English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ü ] / Üzeri

Üzeri Çeviri Fransızca

629 parallel translation
Bunun üzeri kurtçuk kaynıyor.
La viande, elle rampe d'elle-même!
Dinle : "Matematiksel bir serinin toplamı... S = A + L x N üzeri 2'dir."
Écoute. "La somme d'une série arithmétique... c'est S = A + L x N sur 2."
Zirveleri gökyüzünde kaybolmuş, üzeri karlı peş peşe 2 tane dağ var.
Il y a deux chaînes de montagnes couronnées de neige.
" Sevgili Lilli, bu öğle üzeri o kadar hızlı ayrıldın ki düşündüklerimi söyleme şansı bulamadım.
Chère Lilli, vous êtes partie si vite que je n'ai pas pu vous dire ce que je voulais.
Buraya öğle üzeri de gelmiştim, ama evde yoktun.
Je suis déjà venue aujourd'hui, mais vous n'étiez pas là.
Ama üzeri örtülemeyecek kadar dikkatsiz olmak gibi bir ünün var Dahası çok da ketumsun.
Et que vous êtes imprudent. Vous faites des mystères.
.. formülü R eksi 1 bölü R üzeri gama.. .. R basınç oranını, gama da- -
Le premier dispositif du moteur est son plus grand rapport de compression représenté par un R à la puissance gama.
- Sırt üzeri mi?
- Sur le dos?
Öğleden sonra briç oynadım, akşam üzeri tiyatroya gittim.
Bridge l'après-midi et théâtre le soir.
Sarhoş bir yerli tarafından öldürüldü. Akşam üzeri sularıydı.
Il a été tué par un Indien saoul, à la tombée du jour.
Kesin bir şey söyleyemem... ama üzeri kirlenmişti.
Je ne sais pas quoi exactement. Mais il était dans un drôle d'état.
Katil kaçtığında üzeri bir ağaca takıldı ve bu kıyafet parçası yırtıldı.
Dans sa fuite, il a accroché sa chemise sur un arbre. Ce bout de tissu a été arraché.
Onun etkisinden çıkamadım, düşüncelerim de çarpık... üzeri bulutlarla örtülü hatıralar gibi ürkütücü.
J'ai des perceptions d'elle, mais elles sont déformées... comme des souvenirs obscurcis. C'est effrayant.
Aslında hiçbir şey. Eski okul kitapları, ve üzeri örtülmüş bir portre.
Si ce n'est un grand portrait voilé.
Dün buğday renginde, üzeri çiçeklerle bezeli bir ceket giyiyordu.
Hier, il avait un manteau couleur blé avec des fleurs damassées.
Ona kürek verip kazmasını söylerler. Yeterince derin kazdığında küreği bırakmasını, sigara yakıp dua etmesini söylerler. Sonraki beş dakikada ise, kazdığı toprak ile üzeri örtülmüş olur.
Quand il est assez profond, une cigarette, une prière, et les types sont au fond, couverts de terre.
Steamship Pelican'da, Louisiana Steamship Şirketine ait bir C2, Yokohama'ya gidiyor, öğle üzeri hareket edecek. Dostum, bir anons yapmanın sakıncası var mı?
Le Pélican, en partance pour Yokohama, partira à 12 h.
Londra, 1914 yazı, akşam üzeri.
Londres, une fin d'après-midi de l'été 1914...
Bizim konuşacak bir şeyimiz kalmamıştı. Birbirimizi en son akşam üzeri görmüştük.
Nous avions épuisé les sujets de conversation.
Mrs.Denver'i almaya gitmeden önce.... Bu akşam üzeri nerede olduğunuzu sorabilir miyim?
Pouvez-vous me dire... où vous étiez cet après-midi avant de rencontrer Mme Denver?
kızın ölüm zamanı... akşam üzeri saat 2 : 30 ile 4 : 00 arasındaydı.
L'heure de son décès, si ça vous intéresse, est entre 14 h 30 et 16 h.
Mr. Mullen bize o akşam üzeri Miss Ordway ile... Denver'in dairesinde yaptığı tartışmayı anlatıyordu.
M. Mullen nous racontait la discussion qu'il a eue... avec Mlle Ordway, l'autre jour, dans l'appartement des Denver.
Bu akşam üzeri doğu yakasındaki bir eczanede tespit edildi.
Il a été vu dans un drugstore en début de soirée.
Bir akşam üzeri, yaklaşık 2000. Biramdan bir yudum almıştım ki... masanın üzerindeki camda kendimi gördüm.
Un jour, en buvant la première gorgée de ce qui devait être ma 2000e bière, je me suis vu dans la trace du verre sur la table.
Cesedi aldıklarında üzeri çarşafla örtülüymüş.
Ils ont amené un corps. Il était recouvert d'un drap.
O ve zenci, dirsekleri üzeri tebeşirlenmiş bir masanın üzerinde bir gün ve bir gece geçirmişlerdi.
Lui et le Noir avaient passé un jour et une nuit, les coudes sur un trait de craie sur une table.
Onun üzeri de kokuyormuş.
On a senti la dope sur elle.
Bana üzeri mühürlü malzeme alış fişi vermek zorundasın.
Vous avez un bon pour enlever ces balais? "ça rigole pas avec" "Belle Tonsure" ". "
Akşam üzeri daha iyi olur.
En fin d'après-midi, c'est mieux.
Şu dolapta, üst çekmecede üzeri etiketsiz küçük mavi bir ilaç şişesi var.
Dans ce meuble, en haut, il y a un petit flacon bleu sans étiquette.
Dün öğlen üzeri tam olarak ne yaptığını anlat.
Il faut que tu me dises tout ce que tu as fait hier après-midi.
Bayanlar ve baylar, bu parça som altından olup üzeri yazıyla işlenmiştir.
Mesdames, messieurs, ce trophée en or porte l'inscription :
Karanlık ve derin ve üzeri dumanla kaplı,..
Abîme si obscur, si profond, si nébuleux
İhtiyar Doc Franklin'i hatırlıyor musun, parmaklarının üzeri açılan ayakkabı giyerdi?
Tu te rappelles les bottes du vieux docteur Franklin?
Ve üzeri boyayla kaplanmış.
Elle est couverte d'une couche d'or.
Ve üzeri yeşil yıldızlı, pembe, çalıntı bir araçla etrafta dolaştım. Ayrıca toplum ahlakını da bozdum.
Je roule dans une voiture volée rose avec des étoiles vertes, et j'attente à la pudeur de l'autoroute.
Zar zor dükkan açmak için para biriktirdim..... fakat akşam üzeri bu tasdikli faturayı akşamüzerine kadar götürmezsem..... dükkan kapanmak zorunda kalacak.
J'ai réussi à réunir de l'argent pour l'échoppe, mais si je ne présente pas le certificat d'ici ce soir elle devra fermer.
Bu sabah yağmur ve sulusepken kar yağmıştı. Ama stadın üzeri muşambayla örtüldüğü için zemin koşulları şu an oldukça iyi.
Il a plu et un peu neigé ce matin, mais une bâche a été installée et l'état du terrain est correct.
- Bir yanlış yaptınız, Bay Dorf. Yaşı 60 üzeri ise, Duvar'ı yasal olarak geçebilir.
S'il a plus de 60 ans, il peut passer régulièrement.
Dün öğle üzeri telefon edip... ikimizi yemeğe davet etti.
II a téléphoné hier, vers midi, pour nous inviter à déjeuner.
Ve... üzeri pırlantalı bir hançeri.
Et... et une dague incrustée de bijoux.
İlk etapta değişen devreler meydana getiriyordu, toplam 100 üzeri 20 Waltham ünitesi değerindeydi.
Au départ, elle générait des cycles en alternance, totalisant 100 ^ 20 unités Waltham.
Büyük olanı kocaman... #... fabrika yeri gibi, üzeri boş.
Le plus grand est énorme comme une maison, mais là il n'y a rien
Burada 5 sterlin var, üzeri on şilin olacak.
Voici un billet de 5 livres, ça fera 10 shillings de monnaie.
Sinüs "A" A-B üzeri B-C'ye eşittir aynı şekilde hipotenüs üzeri dik açılar da birbirine eşit olur.
Sinus "A" égale B-C sur AB... La perpendiculaire sur l'hypoténuse...
Düşman 2-9, şimdi 20 üzeri.
Hostile 2-9, maintenant 30 plus.
2-8 Şimdi kırk üzeri.
2-8 maintenant 40 plus.
Düşman 3-1 kırk üzeri, 1-6.
Hostile 3-140 plus, 1-6.
Bu madde elimizdeki en güçlü silah olacak bu şekilde kalmasını sağlayacağız... üzeri örtülecek.
Cette chose será notre arme la plus puissante... et nous avons l'intention que cela reste ainsi — sous clé.
Hem zaten yolumun üzeri.
Et puis c'est mon chemin.
İtalya'ya giderken yolumun üzeri.
Moi, en Italie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]