English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ü ] / Üçkâğıtçı

Üçkâğıtçı Çeviri Fransızca

134 parallel translation
Ben bir üçkâğıtçıyım. Her zaman da üçkâğıtçıydım. Ama seni seviyorum.
J'ai toujours été un arnaqueur, mais je t'aime.
O üçkâğıtçı yok mu? ! Birinin, onun çenesini kapatması lazım.
Ce fricoteur, faudrait la lui fermer!
Çok üçkâğıtçısın!
Tu es très maligne.
Sen bir üçkâğıtçısın!
C'est toi qui es malhonnête!
- Charlie, patronun üçkâğıtçının teki.
Charlie, vous travaillez pour un escroc.
Sen gerçek bir üçkâğıtçısın Sidney.
Tu es un vrai voyou, Sidney.
- Biraz üçkâğıtçıya benziyor, bana sorarsan.
- On dirait un escroc.
Seni üçkâğıtçı!
Quelle merde!
Birinci sınıf bir üçkâğıtçıdır.
Un escroc de grande classe.
Bayan Jelkes, tatlım sen bir üçkâğıtçısın.
Mlle Jelkes, mon chou, vous êtes un numéro!
Harika, soğukkanlı bir üçkâğıtçı.
Un fameux numéro!
Biz kötü olan % 2'yiz ; üçkâğıtçılar, dolandırıcılar, korkaklar, hırsızlar.
On est les affreux 2 %, les types louches, les petits truands, les lâches, les voleurs.
İyi iş üçkâğıtçı! İki üç sahte çeke benzemez.
Se faire piquer pour 25 cts!
Bana biraz üçkâğıtçı gibi geldi.
Il m'a l'air d'un criminel.
Ben bir üçkâğıtçıyım.
Je suis une putain. Tant qu'on donne, je prends.
O üçkâğıtçıların oynamasını Görmek için 10 mil yürüyorum
J'ai fait environ 15 000 km pour entendre jouer ces violons
Kumarbaz, üçkâğıtçı, pezevenk, her ne dersen.
Dealer, proxénète, arnaqueur.
Maalesef, etraf üçkâğıtçılarla dolu.
Eh bien. Adieu, les gogos.
Senin ne olduğunu biliyorum. Bir üçkâğıtçı.
Je sais ce que vous êtes, une arnaqueuse.
Politik üçkâğıtçılık istemiyoruz, meslektaşlarımızın katledilmesini de!
Des trucs politiques on n'en veut pas, le massacre de collégues non plus
Sahtekârla, iyi bir üçkâğıtçı arasındaki farkı bilir misin?
Tu connais la différence entre un arnaqueur et un escroc de talent?
Ne? Sahtekârın, o kentten hemen kaçması gerekir. Ama iyi bir üçkâğıtçı, kendisi gitmek isteyene kadar bekleyebilir.
L'arnaqueur doit quitter la ville au plus vite, mais un escroc de talent part quand il le décide.
Bir üçkâğıtçıya numara yapmaya asla kalkışma, Bay Caine.
Faut jamais arnaquer un arnaqueur.
Bir deyiş vardı. Bir üçkâğıtçıya asla numara yapmaya kalkışma.
En fait, il ne faut jamais escroquer un escroc.
O üçkâğıtçının nesi ilginç?
Qu'est-ce qu'il y a d'intéressant avec cet arnaqueur?
Bu kadar üçkâğıtçı olabileceğinizi tahmin edemezdim, Yarbay.
Je ne vous croyais pas aussi sournois, commandant.
- O adam üçkâğıtçı mı?
C'est un sale con ou quoi?
Petersburg'da Anastasya'ı bulmak için seçmeler düzenleyen şu üçkâğıtçısın.
L'escroc de St-Pétersbourg qui auditionnait pour trouver un sosie.
Ve siz üçkâğıtçılar, balayınızda kendinizi bize yamadınız.
Quelle surprise, rencontrer ces malandrins en lune de miel!
- Seni üçkâğıtçı.
- oh, toi t'es filou.
Adam üçkâğıtçıdan başka bir şey değil.
C'est un simple escroc.
Seni adi üçkâğıtçı piç.
Petit avocat de merde!
Büyükbabam onları, zehirli yemeğe dokunduklarında renk değiştirdiklerini iddia eden bir üçkâğıtçıdan almış.
Grand-père les a achetés à un vieil escroc, qui affirme qu'ils changent de couleur en touchant des mets empoisonnés.
Pekâlâ, ama şunu bil ki! Olması gerekenden çok daha fazla üçkâğıtçılık yapıyorsun.
O.K., mais tu n'as pas à me rendre l'adultère encore plus compliqué.
Teknolojik üçkâğıtçılık.
- Il joue au chat et à la souris high-tech.
Bu işe yaramaz üçkâğıtçı seni aptal durumuna düşürecek demiştim.
Je t'avais dit que ce minus te ridiculiserait.
Onun üçkâğıtçı olduğunu söylemiştim sana.
Je t'avais dit qu'il était perfide.
Bu üçkâğıtçılık.
C'est une arnaque.
Bilemiyorum. Bana üçkâğıtçılık gibi gelmedi.
Oh, je ne sais pas trop...
Belki de senin eşim dediğin adamlar profesyonel üçkâğıtçıdır?
Que tes partenaires étaient des arnaqueurs, des escrocs?
Bu üçkâğıtçılar ya da amatörlerin numarası. Burası ciddi bir masa.
C'est bon pour les minus, pas les cadors.
Ben üçkâğıtçıyım.
et je suis allé en taule, connard.
Catherine Zeta Jones gibi mi yoksa Hilton kardeşlerin tuhaf görüneni gibi miydi? Jason gibi olgunlaşmamış bir üçkâğıtçıyı kafesleyecek bir servet avcısı gibiydi.
Elle ressemble exactement à la croqueuse de diamants qui s'acoquinerait à cet immature d'arnaqueur qu'est Jason
Peşinde olduğumuz üçkağıtçı her ne ise ki üçkâğıtçı derken, iblisi kastediyorum, saklandığı bir yer olmalı. Çok hoş.
Charmant.
Hâlâ Amsterdam'daki üçkâğıtçı müvekkili temsil ediyor musun?
Tu représentes toujours ce client douteux à Amsterdam?
Sidney, üçkâğıtçı favori avukatıma bir bira ver.
Sidney, donne une bière à mon avocat véreux préféré!
Sen ne üçkâğıtçı kötürümsün.
Quelle estropiée sournoise tu fais.
Hepsi üçkâğıtçı.
Ce sont tous des escrocs!
Seni adi üçkâğıtçı!
Espèce de minable!
Ben üçkâğıtçıyım.
Je ne connais pas le mot "désolé".
Sigorta üçkâğıtçılığı.
Le coup de l'assurance.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]