English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Issız

Issız Çeviri Fransızca

8,302 parallel translation
O sırada öğrendik ki annemin bedeni ıssız bir yolda ölü olarak bulunmuş.
Puis, nous avons appris que son corps avait été retrouvé sur une route déserte.
Pislik kadının vücudu ıssız bir yolda bulundu.
Une femme impudente, son corps a été retrouvé sur une route déserte.
Çünkü burası ıssız bir yer.
Parce que c'est... C'est nulle part.
Üzgünüm Martinez ama eşyalarını kurcalamamı istemiyorsan beni ıssız bir gezegende ölüme terk etmeyecektin.
Désolé, Martinez. Si tu ne voulais pas que je touche à ça, il ne fallait pas me laisser pour mort sur une planète désolée.
Evet, gerçekten kendi pisliğimde çiftçilik yaparak ıssız bir gezegende hayatta kaldım.
Oui, j'ai survécu sur une planète déserte en cultivant ma propre merde.
Gece ıssız bir yolda, kızın biri yardım istediğinde ya şoför seri katil olur ya da kız hayalet çıkar.
Quand une fille monte en voiture avec un étranger sur une route déserte... soit c'est un serial-killer, soit la fille est un fantôme.
Sokaklar ıssız.
Les rues sont désertes.
İsimsiz kurbanımızın dalağını en sevdiğim ıssız ada albümlerini saymama gerek kalmadan inceleyebilmek güzel.
C'est bon de savoir que je peux disséquer la rate d'une inconnue sans me sentir obligée d'énumérer les albums de mes îles désertes préférées. C'est une personne non identifiée?
Sen bildiğin grameri düzgün bir porno yıldızıymışsın.
Depuis quand t'es une star du porno qui fait de la prose?
- Alışveriş yapmışsınız. - Evet, öyle oldu.
- Vous avez fait des courses...
Süper bir gösteri yapmışsınız, Marge.
Vous allez faire un sacré show, Marge.
Seninki daha zalimce ve anlayışsız. Ama hiçbirinin illegal tarafı yok. - Henüz!
Le tien est juste un peu plus ennuyant et méchant, mais ça reste tout à fait légal.
Ancak bir yerde yani gerçek bir grupta yer almışsınız.
Mais, vous, vous étiez... vous étiez dans un vrai groupe.
Duyduğuma göre akşam dağıtmışsınız. - Gayet güzel geçti.
On dirait que tu as eu une sacrée soirée.
Benim biricik, güzel ve aldırışsız Leydim.
Ma chère, jolie et insignifiante dame.
Siz aklınızı kaçırmışsınız.
Avec tes conneries, j'ai raté le meilleur plan meuf de ma vie!
Büyük bir tırla çarpışarak bir kaza geçirmişsiniz. Doktorlar beyninizde kanama olduğunu saptamışlar ve bu kanamaya müdahale etmek istemişler ama siz hastaneden kaçmışsınız.
les docteurs ont découverts une hémorragie dans votre cerveau, ils voulaient drainer le sang, mais vous avez fui l'hôpital.
Şimdi sizi neden çağırdığımızı anlamışsınızdır.
Vous comprenez pourquoi je vous ai appelé?
Bu sabah Serdümen Meeks'le karşılaşmışsınız.
Vous avez fait connaissance avec mon quartier-maître Meeks ce matin.
Ama olmamışsınız.
Maintenant vous ne l'êtes plus.
Neden ayrılamadığımızı anlamışsındır.
Vous comprenez sûrement pourquoi nous n'avons pas pu partir.
John'un söylediğine göre ikiniz kalem arkadaşıymışsınız?
D'après John, z êtes pratiquement des correspondants.
En iyi odalarımızdan birini almışsınız. Manzarası var.
Vous avez une de nos chambre suprême ce qui implique que vous avez une belle vue
- Tamamen ıslanmışsınız.
- Vous êtes trempé.
- Aklınızı kaçırmışsınız.
- Vous perdez l'esprit.
O zaman evin içinde yalnız kalmanın neden güvenli olmadığını anlamışsınızdır.
Donc vous comprenez toutes les deux pourquoi ce n'est pas sûr d'être seul dans cet appartement.
- Rüya gibisiniz, kesinlikle rüyadan fırlamışsınız.
Tu es fabuleuse. - Absolument fabuleuse.
Yanaşma açımızı değiştirmek için rüzgara göre sancak tarafına dümen kırmışsındır.
Virer dur à tribord pour altérer notre angle d'approche.
Sırf su götürmez hitabet kabiliyetinden ötürü anlaşmamızı yok saymana ses etmeyeceğini sandıysan ya kendinizi bir şey sanıyorsunuz demektir bayım. Ya da beni hafife almışsınızdır.
Alors l'idée que vous puissiez choisir d'écarter notre accord, que j'exprimerai mon désaccord face à votre inattaquable rhétorique, ou bien vous vous êtes surestimés, monsieur, ou bien vous m'avez sous-estimé.
Hanımlar, gördüğüme göre çabucak kaynaşmışsınız.
Mesdames. Je vois que vous avez fait connaissance.
Esprilerinizin üzerine bayağı bir çalışmışsınız.
Vous y avez bien réfléchi.
Efendim. Düşündüğümüzden çabuk hazırlanmışsınız.
Monsieur, vous êtes prêt plus tôt que nous ne l'avions prévus.
- Kaptanları görevden almışsınız diye duydum.
- Vous pouvez disposer capitaines.
Daha önce de kullanmışsınız.
On m'a dit que vous l'avez fait auparavant.
Her şeyi tekelinize almışsınız.
Vous avez tout bien en main.
- Görüyorum ki Monkey ile tanışmışsınız.
Je vois que vous avez rencontré Monkey ‎.
Sanırım Rock Yıldızı olmak için birçok özel şeyden vazgeçmek zorunda kalmışsın.
On renonce à plein de trucs qu'on aime pour devenir une rock star.
Bizzat imzalamışsınız.
Vous lui l'avez personnellement dédicacé.
Güzel. İyi yapmışsınız.
C'est super.
Fudgie pastası almışsınız.
Vous m'avez fait un Fudgie!
Hepsini yanlış çalmışsınız.
Ce que vous avez volé est faux.
Benim için yazmışsınız gibi.
C'est comme s'il était écrit pour moi.
Bakıyorum da bilekliklerinizi takmışsınız.
Alors, je constate que vous avez déjà vos bracelets.
Bilakis efendim, hangi rafta olduğu ile ilgili bir not yazmışsınız.
Au contraire, vous avez annoté l'étagère de référence.
Çarşamba günü çabaladım, ertesi gün çabaladım, ve buğün de çabalamayı istiyordum, ama sen şu voleybol oyununu, oynamaya gittin, sonra öğrendim ki, aslında kız erkek karışık oynamışsın... herneyse işte.
J'ai essayé mercredi, j'ai essayé hier, et j'aurais essayé aujourd'hui, mais tu es parti jouer au volley, et j'ai appris plus tard que c'était en fait mixte...
O zaman, çoktan yapmışsınız.
Alors vous faites déjà quelque chose.
Allah'a şükür yara almamışsınız.
Grâce à Dieu, vous n'êtes pas blessés.
- Hatake'nin kızıymışsın gibi konuştun.
Tu parles comme la fille d'Hatake.
Peki. Ama öyleyse bu sadece farkı anlayacak kadar kötü adamla tanışmamışsınız demektir.
Très bien, mais dans ce cas, vous avez pas dû en voir assez pour connaître la différence.
General, bence siz emirlerinizi tam olarak anlayamamışsınız.
On dirait que vous n'avez pas bien compris vos ordres.
Birbirinize çok yakışmışsınız.
Vous faites un beau couple

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]