English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Iza

Iza Çeviri Fransızca

88,152 parallel translation
Amcan donanmanıza saldırmış diye duyduk.
Nous avons appris que son oncle a attaqué leur flotte.
- Müsaadeniz olursa geride kalanları kırbaçlamak hızımıza önemli katkı sağlayacaktır.
Cela me permet, la flagellation du retard améliore considérablement la mobilité.
Babanıza hizmet ettim.
J'ai servi votre père.
Buraya da adamlarınıza kellemi aldırabileceğinizi bilerek ejderhalarınıza yaktırabileceğinizi bilerek geldim.
Je suis venu ici, conscient que vos hommes pourraient me décapiter, que vos dragons pourraient me brûler vif.
Son düşüncelerime göre Ejderha Kraliçesi'yle bir uzlaşma kısa vadede çıkarımıza olabilir.
J'en viens à penser qu'un accord avec la Reine des Dragons peut être dans notre intérêt.
Bundan fazlasını anlamamıza gerek yoktur belki.
Peut--être que nous n'avons pas besoin de Comprendre plus que cela.
- Bizi doğruca adamımıza götürecek.
- Il nous conduira à lui.
Genç yaşınıza göre oldukça zeki birisiniz.
Vous êtes très douée, malgré votre jeune âge.
Arkadaşlarımın kalıntıları eşliğinde birlikte yeni hayatımıza başlayacağız.
Avec les amis qu'il me reste, on va commencer notre nouvelle vie ensemble.
Arias'ı tek başımıza yakalayacağız yani.
On doit donc se charger d'Arias nous-mêmes.
Raporuma ayrıca, nihayetinde görevin başarısının zavallı burjuva endişelerinizin amacımızı başarmamıza üstün gelmesi yüzünden tehlikeye girdiğini yazdım.
J'ai aussi écrit que le succès de cette mission était menacé par le fait que votre engagement passait après vos petites préoccupations bourgeoises.
Philip'le benim çalışma tarzımıza ya da gizliliği ele alışımıza dair istediğini düşünebilirsin.
Tu peux penser ce que tu veux de notre façon de travailler ou de notre couverture.
Fakat numaralarımıza asla uymazlar.
Mais ils ne sont pas de taille.
Şartlarımıza göre.
Selon nos conditions.
Görüyorsun, tek tek, Dünyanın bize sunduğu en iyi savaşımıza gelecek!
Vous voyez, un par un le mieux que la Terre a à nous offrir est de venir se battre!
Sonra da alacağız Ve Cortazar onu anlamamıza yardımcı olur.
Et ensuite nous l'avons et Cortazar nous aidera à le comprendre.
Aile eşyalarımıza saygılı davranmadığım için bağırmaya mı geldin yoksa dışarıda olanlar için beni suçlamaya mı?
Es-tu venu ici pour me crier dessus pour ne pas avoir traiter l'héritage de la famille avec respect, ou pour me blâmer pour ce qui se passe à l'extérieur?
Bu konuda kralınıza güvenmeniz gerekecek.
Vous allez devoir faire confiance à votre roi, cette fois-ci.
Onları ilk kez kucağınıza aldığınızda?
Quand on les prend dans nos bras la première fois?
- Kıza biraz yer açın, tamam mı?
- Laissez-la respirer.
Tanıştığımıza memnun oldum, Max.
Ravi de t'avoir rencontré, Max.
Umarım bir sonraki seçimlerde oylarınıza güvenebilirim.
Je compte sur ton vote aux prochaines élections.
Biliyorsun, konuşmalarımıza doğru atlamamızı umuyordum.
J'espérais que nous allions enfin entamer nos discussions.
Ayrıca, kasıtlı olarak, o partiye gitmek için gizlice sokmamıza izin verebilirdi. Yani saldırıya uğrayacaksın.
Il a aussi pu nous laisser volontairement partir en douce à cette fête pour que tu te fasses attaquer.
Böylece, onu babalarımıza maruz bırakacak bir tuzak kurduk.
On doit donc le piéger pour que nos pères le démasquent.
Sadece vereceğimiz kararların başımıza iş açmayacağına emin olalım.
Assurons-nous simplement que les décisions que nous prenons ne reviendrons pas nous hanter.
Kendi başınıza neler yapabileceğinizi görmek istiyorum.
Je veux voir comment vous opérez par vous-même.
Dedektif Bowman, güvenli eve dönüp geçen sefer neyi gözden kaçırdığınıza bakın.
Détective Bowman, vous retournez dans la maison et trouvez ce que vous avez manqué la première fois.
Tanıştığımıza sevindim Ashleigh.
Ça a été un plaisir, Ashleigh.
Ama sorularınıza cevap vermez.
Mais Il vous répondra pas.
Çok fazla para harcamadığınıza emin misiniz?
Êtes vous sure que vous ne dépensez pas trop d'argent?
Aramıza katılmana memnun olduk.
On est très content de te compter parms nous.
Şimdi, Doktor, faturanıza gelelim...
Maintenant, docteur, votre projet est de...
Arkanıza bakmayın.
Smithers, les cadavres.
Lanet olsun, Jimbo'nun yayını canımıza okuyor.
Mince, nous avons même été battus par le podcast de Jimbo.
Protogen İstasyonu'nu ele geçirince tehdidi ortadan kaldırdığımıza inanıyoruz.
Nous pensons que nous avons détruit la menace quand nous avons repris la Station Protogène.
Hayatta kaldığınıza sevinin.
Tenez-vous à ça.
- Kaynaklarımıza zaten zarar verildi.
Nos ressources sont contraintes autant que possible.
Aramıza katıl.
Rejoins-nous.
İstasyona şu an çok sayıda insan geliyor Amos ve yardımımıza ihtiyaçları var.
Il y a beaucoup de personnes en arrivance imminente à bord de cette station, Amos, et ils ont besoin de notre aide.
Lütfen beni yanınıza alın.
Emmenez-moi avec vous s'il vous plaît.
Bütün konuklarınıza böyle mi davranırsınız?
C'est comme ça que vous traitez tous vos invités?
Hâlâ Ganymede'de ise ve onu bulursak kızını da bulacağımıza inanıyorum.
S'il est toujours sur Ganymède et qu'on le retrouve, on retrouvera votre fille.
MKCD'nın tüm dikkatini BMD'a ait savaş gemilerine vermesi yararımıza olacak.
La flotte Martienne se concentrera sur tous les vaisseaux de l'ONU en arrivance. C'est un bon point pour nous.
- Araştırmalarımıza göre Er Richard Travis ilk ateş açan kişiymiş.
Selon notre enquête, le soldat Richard Travis a tiré en premier. DIPLOMATE :
Ganymede İstasyonu Dünya ve Mars için önemli bir gıda tedarikçisidir. Ve istasyonun zayıflaması bizim de çıkarımıza uygun düşmez.
La station Ganymède produit beaucoup de nourriture en dehors de la Terre et Mars, ce n'est pas notre intérêt mutuel de la laisser détériorée.
Mars'ın önerdiği tazminat yararımıza olacak elbette.
Mars offrant les réparations serait bon pour nous, bien sûr.
Çağrımıza kadar tüm telsiz sistemi kapalı kalsın.
Maintiens le silence radio jusque-là.
Çavuş Draper ateş açmanıza ne sebep oldu?
Sergent Draper, qu'est-ce qui vous a fait tirer?
Durup çözmek isterseniz kafanıza göre takılın.
C'est bizarre.
Neden hiking * dükkânındaki kıza sormuyorsun?
Pourquoi ne demandes-tu pas à la fille du magasin de randonnée?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]