English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ I ] / Işınla

Işınla Çeviri Fransızca

3,140 parallel translation
Standart tiplemeler, saçma olaylar dizisi, "ışınla beni".
Tu sais, les personnages convenus, les intrigues téléphonées, tout ça.
Bir sarışınla, bir esmer.
Un blond et un brun...
Farkında mısın bilmiyorum ama buralarda kafası senin anılarınla dolu olan başka bir kadın var.
Je le redis au cas où. Il y a une femme ici avec vos souvenirs.
Basınla konuşturmak iyi olabilirdi ama, onlar boşanmış durumdalar.
On pourrait laisser ça aux parents, mais ils sont divorcés.
Tara'nın çocuklarınınla ilgilenişini izledim.
J'ai vu Tara s'occuper de tes enfants.
Sadece, benim yaşlarımda olup burada çalışan sıradan bir kadınla...
- Ravie de te rencontrer. Je suis vraiment contente de travailler avec quelqu'un de mon âge, qui est une fille normale.
Ama ben onlarla arama bir mesafe koydum, ve bence sende sözde arkadaşlarınla ilgili aynı şeyi yapmalısın.
Mais j'ai instauré une distance entre elle et moi. Tu devrais en faire autant avec tes "amis".
Tahminimce birkaç hafta içinde görev yerine geri dönersin. Evet, o sırada, arkadaşlarınla içki içmeni yasaklayan bir kanun yok sonuçta, değil mi?
Tu reviens dans quelques semaines. rien ne t'empêche de partager une bière.
Ve senin kız arkadaşınla çok iyi anlaştı.
Et elle s'est entichée de ta copine.
Evinin dışındaki basınla konuşması, TV röportajları yapması, kahramanlık rolünü oynaması gibi.
Il parlerait aux médias devant chez lui, ferait des entrevues à la télé... et jouerait au parfait petit héros.
Nefretinin nedenini anlıyorum, bakış açını kabul ediyorum ve kaygılarınla ilgili konuşmak istiyorum.
Je comprends ta colère, je reconnais ton point de vue, et je veux t'aider à résoudre tes soucis.
Bunun Tammy ile ilgili olmadığını biliyoruz. Bu Lyla'ya olan aşkınla ilgili.
On sait qu'il s'agit pas de Tammy, mais de votre amour pour Lyla.
Neredesin? Galiba şu cadaloz kız arkadaşın Casper aşkınla kaçıp gitmiş olmandan endişeleniyor.
Je crois que ta sorcière de petite-amie s'inquiète que tu te sois enfui avec ton amoureuse fantomatique.
Dört gün önce, o - Sarah'ın hayaleti - seni Vicky diye bir kadınla yatarken görmüş... ve kalbi kırılmış.
Il y a quatre jours, le fantôme de Sarah t'a vu coucher avec une certaine Vicky, et ça lui a brisé le coeur.
Böbrek hastası olan kadınla tanışmış mıydı?
Mais peut-être que l'ancienne peinture si.
Böbrek hastası olan kadınla tanışmış mıydı?
A t'il rencontré ta patiente avec la défaillance rénale?
Beni arkadaşlarınla yalnız bırakmamalısın, bana âşık olmaya başladılar.
Tu devrais pas nous laisser seuls, elles en pincent pour moi.
Ayrıca parmak izlerinin sonuçlarını kadınla eşleştirmeye çalışın.
Reliez aussi son visage à tous ceux qui ont laissé des empreintes.
Jenkins evli bir kadınla yatmanın sonuçlarını umursamamış bile. Ama düşük kaliteli bir özel dedektif telefonu ile onun resimleri çekebilmiş.
Jenkins était pas inquiet des répercussions de coucher avec une femme mariée, mais certaines personnes comme un détective privé pourrait avoir des photos de lui sur son téléphone -
Bana cevap vermediğiniz sürece nedeni bilmiyorum. Peki, buraya ne kadar sıklıkta... yatınla gelirdi?
Je ne le saurai qu'en fonction de votre réponse.
Çocukken sırf üzümlü kızarmış ekmeğe olan anlamsız nefretin yüzünden aklınla mini fırını patlatmıştın.
Vous avez fait exploser un grille-pain avec votre esprits tout simplement a cause d'une aversion irationale pour le toast.
Yangınla meydana gelen zarardan yola çıkarak varsayıma gidersek olayların daha da azacağını söyleyebiliriz.
Si l'on s'en réfère aux dégâts causés par l'incendie, ces choses vont continuer à empirer.
Eğer bir şeye yığınla para harcayacak olsan, çorap dışında, bu ne olurdu?
Si tu devais te lâcher sur un truc, et pas des chaussettes, ce serait quoi?
Sonra ahırda uyuyakalmışım. Uyandığımda erkek gibi güçlü Jake adında bir kadınla tanıştım.
Puis je me suis endormi dans l'écurie... et au réveil, j'ai rencontré cette femme appelée Jake, forte comme un homme.
Hayatınızı kontrol edeceğiz, ve eğer yangınla bir alakanız olduğunu öğrenirsek, yandığı sırada dikilen kotların arasında olmayı dileyeceksiniz
Nous allons creuser dans votre vie, et si nous trouvons que vous avez quelque chose à voir avec ce feu, vous allez souhaiter être dans les coutures intérieures du jean que vous portez.
Yakın dostun Max'i, her sabah senin atınla yürürken,... ve çöplüğüme dışkısını dışkılatırken görüyorum.
Je vois ta bonne amie Max promener ton cheval tous les matins et jeter ses crottes dans ma benne.
Sonra bir bakıyorsun suratınla saçın döl içinde kalmış.
Après, tu te retrouves avec du sperme sur la gueule et dans les cheveux.
Şaşırmadım. Aramızda kalsın, o kadınla ilgili kimle konuştuysam hepsi gördükleri en sıkıcı kişi olduğunu söyledi.
Entre vous et moi, ceux à qui j'ai parlé... de cette fille disent que c'était la fille la plus ennuyeuse du monde.
Yani bu tıpkı benim, şehirdeki her kısır kadınla sırf çocuğumuz olmuyor diye arkadaş olmamız gibi bir şey.
C'est comme si je devenais copine avec toutes les femmes stériles simplement parce qu'on ne peut pas avoir d'enfants.
Ama sizin kızınla evlenme anlaşması yapmıştık, ve birbirimizi seviyoruz, anlayacağınız...
Mais j'ai un pacte marital avec votre fille, et on s'aime, donc... Salut, papa.
Bak, kendisi evrenin 6.000 yıldan daha yaşlı olduğunu savunacak ama bence bu kısımlarda, parmaklarınla kulağını tıkayıp "Amazing Grace" şarkısını mırıldanabilirsin.
Écoute, il va affirmer que l'univers a plus de 6 000 ans, mais tu n'auras qu'à te boucher les oreilles et murmurer une prière pendant ce temps-là.
Notlarımın çok iyi olmadığını biliyorum, ve yükseltmek için gerçekten çalışıyorum dolayısıyla sıklıkla sporla karşı karşıya geliyorlar, bu yaklaşımınla, pek çok seçeneğin olacağını söyleyebilirim.
Je sais que je n'ai pas de très bonnes notes, et je travaille dur pour les améliorer afin qu'elles soient en harmonie vis-à-vis de mes aptitudes sportives. Avec une mentalité pareille, vous aurez un tas de choix.
Kararlarınla hem kurulun hem de halkın saygısını kazandın.
Tu as gagné le respect du Conseil et du peuple.
Sen bir bağımlısın. Bense bağımlılığın haplar, anti sosyal davranışlar ve alaycı tavrınla sınırlı olduğunu düşündüğüm için aptalın tekiyim. Pardon.
Tu es un drogué et je pensais à tort que tu n'étais drogué qu'aux pilules, au comportement antisocial et au sarcasme.
Madem hayatınla bu kadar mutlusun gecenin yarısı iş yerine dönüp bana gelip bağırmaktan başka yapacak daha iyi bir şeyin yok mu?
Tellement que t'as rien de mieux à faire que de venir m'engueuler à minuit?
Dedektiflerin yaptığı bir araştırma hatası hastalarınla bağını kopardı. Bence yeterli, evet.
Oui, et les erreurs de procédure commises par le conseil de l'ordre s'ajouteront aux lettres de vos patients qui ont souffert de cette suspension.
Tedbirli bir adam olduğum için anlayış göstermen lazım. Malı kendi imkanlarınla işlediğine emin olmam lazım.
Mais vous devez comprendre, je suis prudent, et j'ai besoin d'être sûr que vous manipulerez le produit ici même.
Patronlarınla konuşurken beni beklemeye alacak mısın?
Faut-il que tu me mettes en attente pour demander à ton chef?
O koca kulaklarınla uçacak mısın, koca kulak?
Tu vas voler avec ces grande oreilles, grandes oreilles?
Sen de o parçanla artık barışmalısın. Aynı vurulmandan kaynaklanan yaralarınla barışman gerektiği gibi.
Vous devrez être en paix avec cette réalité, tout comme vous devez être en paix avec vos cicatrices.
Nazikçe yaralarınla ilgileneyim ara sıra da dışarı çıkarız.
Laisse-moi panser tes blessures tendrement, et pelotons-nous.
Sırdaşınla beraber yüzmüyor musun?
Quoi! Pas de natation synchronisée avec ton double?
Ölümsüz Tanrım, bu en kutsal gecede ışığınla bizleri aydınlat... Bilen tek kişi sensin.
Tu es la seule qui sache.
Evli bir kadınla ne yapmaya çalışıyorsun?
Elle a un mari!
Diyaframınla söyleyeme çalış.
N'utilisez pas votre gorge. Utilisez la respiration de votre ventre.
Nişanlınla da gelmiş olmalısın buraya.
Vous devez être venu avec votre fiancée?
O arkadaşınla yakın mısın?
Pourquoi cette question?
Sadece gazetedeki tipsiz sıfatınla değil.
Pas ta bouille dans le journal!
Şah'ın kaçtığı 747 öyle altınla doluydu ki neredeyse havalanamayacaktı.
Le shah s'est évadé dans un 747 si chargé en lingots qu'il a failli rester cloué au sol.
Belki de arkadaşlarınla dışarı çıkmalısın,
Sortir avec tes amis.
- İtibarınla ayrılmalısın.
- Vous devriez partir avec dignité.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]