English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Fransızca / [ Ş ] / Şemsiye

Şemsiye Çeviri Fransızca

484 parallel translation
Şemsiye ne için?
- Que fais-tu avec le parapluie?
Şemsiye konusunda beni düşünme.
Aucune considération pour moi.
Şemsiye! Şemsiye!
Qui veut un parapluie?
Burada bekleyin, gidip şemsiye getireceğim.
Attendez ici, je vais vous chercher un parapluie.
Şemsiye isteyen kim?
Qui en a besoin?
Şemsiye getireceğim, bekleyin burada.
Je vais chercher ce parapluie, attendez ici.
Dün akşam Sagami-ya'dan ödünç bir şemsiye almıştım.
J'ai emprunté un parapluie à Sagami-ya hier soir.
- Şemsiye hep taşır mısın?
- Vous avez toujours un parapluie?
Evde şemsiye açmak uğursuzdur.
Un parapluie ouvert, ça porte malheur.
- O şemsiye 11 yıllıktı.
- Je l'avais depuis 11 ans.
Bir keresinde şemsiye yerine gülücüğümü kullandım. Korkunç ıslanmıştım.
Quand j'ai souri jusqu'aux dents, j'ai eu des crampes dans la mâchoire.
Şemsiye veya yağmurluk almadığını biliyordum.
Tu n'as ni parapluie ni imperméable.
Şimdi farz edelim ki elindeki şemsiye bir tüfek.
Supposons que ton parapluie soit un fusil.
- Niye şemsiye aldın?
Un parapluie?
Bir de, Paris'te doküman çantası ve..... şemsiye taşıyamazsın.
Autre chose. Jamais de serviette à Paris. Ni de parapluie.
Paris'te şemsiye taşımayacaksın ve..... ilk gün muhakkak yağmur bulacaksın.
Pas de parapluie à Paris quelles que soient les circonstances, pluie le tout premier jour.
Size şemsiye getiriyordum.
Je vous apportais votre parapluie!
Ya Şapka, ayakkabılar ve şemsiye.
Avec le chapeau, les bottines et l'ombrelle assortis?
Şimdi bir düzine yeni şemsiye alabilirim.
Maintenant, je peux m'en acheter une douzaine.
Kız kardeşinden şemsiye alırsın, yumurta çırpıcı alırsın.
Une soeur offre un parapluie... un batteur à oeufs...
Bütün çalışan uçaklar havalanacak. Onların üzerinde büyük bir şemsiye açacağız.
Tous nos avions opérationnels partiront pour les couvrir.
4000, bi de şu üç şemsiye. Hadi ya, bebek arabası işte!
Bon, 4000 et tu me donnes les 3 parapluies.
Eh, yağmur yağarsa şemsiye satın alırım.
J'achèterai un parapluie.
Buna hazırdım. Kendime şemsiye bile almıştım. Ama Benny Goodman yüzünden yenildim.
J'étais prêt à l'assumer, j'ai même acheté une ombrelle... mais je me suis fait bousiller par Benny Goodman.
Kendinize çukur kazıyorsunuz ve onlara bir şemsiye verip kıçınızda açtıracaksınız.
En faisant voir vos réactions, vous faites le jeu de l'adversaire, qui en profite aussitôt.
Bir şemsiye! Ne kadar büyüyeceğimi tahmin bile edemezsin.
Tu n'imagines pas combien je peux être grande!
Şemsiye çerçevesi yapıyordu, işi buydu.
Des montures de parapluies. C'est ce qu'il fabriquait.
Aslına bakarsan tüm bunlar beni şemsiye çerçevesi imalatından oldukça uzaklaştırdı.
Ça m'a conduit en effet très loin des parapluies.
Şemsiye.
Voyons voir. Chapeau, parapluie.
Yatağın altındaki şemsiye de tuhaf!
Un parapluie sous un lit, c'est étrange.
Eliza'nın adını polise veremezsiniz. Sanki bir hırsız veya kayıp şemsiye gibi.
Monsieur, vous ne pouvez pas la réclamer a la police... comme un parapluie perdu.
Şemsiye rica edecektim.
- Un parapluie.
Ne tarz bir şemsiye arzu ederdiniz?
- Etes-vous fixé sur le genre d'article qui vous intéresse?
Sadece şemsiye, siyah bir şemsiye.
- Un parapluie, un parapluie noir.
Hayır, şemsiye satmayız.
Et puis, non, pas des parapluies.
Ben şemsiye getirirken şurada biraz yağmurdan kaçının Patron.
Allez vous abriter, chef, je vais chercher un parapluie.
Patron. Şemsiye getirdim.
Chef, j'ai un parapluie.
Hem elinde şemsiye vardı.
Il avait un parapluie.
Hayır. Çanta, şemsiye cebinizdeki kalemleri. Sandalye ve beşlik sizin bir de dürbün.
Non, la serviette, le parapluie, les stylos dans votre poche, et la chaise est à vous, plus 5 livres
Pekala, size işi veriyorum. Ve sandalyeyi tamamı yün ordu uyku tulumunu çanta, şemsiye, cebinizdeki kalemler ve file atletinize.
Je vous donne le poste et le fauteuil et un sac de couchage de laine contre la serviette, le parapluie, les stylos
Ş harfi şemsiye için.
La lettre P, pour parapluie.
Şemsiye için güzel bir yer.
Un bon endroit pour un parapluie!
Oradaki tek kişi bendim. Şemsiye, demek istiyorum.
Le seul parapluie dans ma loge.
Önemli değil, ama, şey, söz konusu bir şemsiye.
Sans importance. C'est au sujet d'un parapluie.
Şemsiye mi?
Un parapluie?
Ah, Belli bir şemsiye konusundaki merakının bir tek kişiye bile söylenmemiş olmasını bilmen ilgini çekebilir.
Votre inquiétude au sujet d'un certain parapluie n'a été rapportée à personne.
Oh, ve bir şey... bir şemsiye satın almak istiyorum.
Et je veux acheter un parapluie.
Her neyse, bir anda aklıma geldi... bir şemsiye.
Tout d'un coup, j'ai trouvé : Un parapluie.
Şemsiye nerede?
Où est mon parapluie?
Şemsiye ne olacak?
Où est mon parapluie?
Şemsiye, efendim.
- Le parapluie.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]