Şeytanı Çeviri Fransızca
12,586 parallel translation
Yani bu kitap şeytanın kaynağı mı?
Alors, le livre est la source du Mal?
Lionel, bana bu kitaptaki en zayıf şeytanı bul.
Lionel, trouve-moi le démon le plus faible de ce livre.
Ne, lanetlenmiş kaçış böylece veya şeytanın ta kendisi?
Pour que les damnés puissent échapper au Diable en personne?
Bilmen gereken tek bir şey var oda o çocuk olmadan tüm cadıların planları suya düşer. Ama eğer çocuğun içinden şeytanı çıkaramazsak Biteriz.
Tout ce que vous devez savoir c'est que sans lui, le plan des sorcières est reduit à néant, mais si on ne fait pas sortir le Diable de lui...
- Her neyse. Charles şeytanın teki.
Charles est vicieux.
Bu davayı içindeki şeytanı çıkarmak için bir fırsat olarak görüyorsun ama burada neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz.
Et je sais que tu penses que cette affaire pourrait être un moyen d'exorciser tes démons, mais on ne sait pas de quoi il s'agit.
Şeytanın en güçlü ânı başka tarafa baktığımız zamandır.
Le diable est le plus fort, si on regarde ailleurs.
Ama, teoride çizdiğim bu daire şeytanı içerde tutmalı.
Mais, en théorie, le cercle que j'ai tracé contiendra le démon.
Şeytanı gördüğün yerde patlatacaksın.
"Quand le mal se pointe, ça explose."
Şeytanın adının "Eligos" olduğundan emin misin?
Et tu es sûre que le nom du démon était "Eligos"?
Eligos zihin şeytanıdır.
Eligos est un démon de l'esprit.
Peki şeytanı o şekilde çıkaramazsan ne olacak?
Il se passe quoi si tu peux pas enlever le démon de cette façon, hein?
- Korku, şeytanı daha da güçlendirir.
La peur ne fait que rendre le démon plus fort.
O şeytanı çağırmalarına asla izin vermemeliydim.
J'aurais pas dû les laisser invoquer ce démon.
Eski çağlarda Karanlıklar olarak bilinen bir grup varmış. Ne şeytan ne de tam olarak insan.
Voyez-vous, dans les temps anciens, il y avait un groupe connu comme les Grands Anciens, ni démons, ni totalement humains.
Çemberi bozmamaya çalışın, böylece şeytan içeride kalacak.
Ne brisez juste pas le cercle et le démon devrait être maîtrisable.
Şeytan çemberin içinde kaldığı müddetçe tehlike yok.
Le démon reste dans le cercle, il n'y a pas de danger.
O da bunu istiyor. Dinle Pablo, sadece minnak bir şeytan çağıracağız.
Écoute Pablo, on va invoquer un tout petit démon.
Faremsi bir şeytanı.
Genre un démon-souris.
Lionel, hâlâ pısırık bir şeytan bulamadın mı?
Lionel, t'as déjà trouvé un démon froussard?
Pısırık olup olmadığı yazmıyor ama Eligos adında küçük bir şeytan buldum.
Rien qui ne dit spécifiquement, le mot froussard, mais j'ai trouvé un démon mineur appelé Eligos.
Gizli bilgilere sahip, zihin okuyabilen bir şeytan.
Il a la connaissance des secrets, un démon de l'esprit. Parfait.
- Ash bir şeytan çağırdı.
Ash a invoqué un démon.
O şeytan bozuntusu adil dövüşmedi.
Ce démon machin chose ne se battait pas à la loyale.
Bu şeytan, biliyorum.
C'est celui que je connais.
Erkekler, kadınlar, çocuklar, hatta cadılar... şeytan geri getirmek için.
Hommes, femmes, enfants, et même sorcières... Pour faire revenir le Diable.
Kim şeytan aynı şeyi olmaz demek ki?
Qui peut dire si le Diable ne fera pas pareil?
- Şeytan çıkarma.
Un exorcisme.
- Şeytan çıkarma mı?
Un exorcisme?
Şeytan çıkarma çok tehlikeli bir ayindir. Bundan sağ çıkamayabiliriz.
Un exorcisme est un rite très dangereux, et nous n'en sortirons peut-être pas vivants.
Kendime kendime bir şeytan olmadığını sadece kabus olduğunu söyleyip durdum.
Je me suis convaincue que ce n'était pas le Diable mais seulement un cauchemar.
Şeytan çıkarmak çocuk oyuncağı değildir.
L'exorcisme n'est pas un jeu. Et si je lui fait mal?
Şeytan boş elleri çalıştırıyor.
Le diable fait le travail des mains oisives.
Şeytan çıkarmanın tehlikeli olduğunu söyledin.
Vous disiez qu'un exorcisme était dangereux.
Bana Şeytan'ın, çoktan çocuğun içinde olduğu söylendi.
Je t'ai dit que le diable est déjà en lui.
Bu Şeytan'ın yuvasından sürüldüğü ilk sefer olmazdı.
Ce ne serait pas la première fois qu'un démon est expulsé.
Şeytan çıkarma?
Un exorcisme?
Hiçbir şeytan, "Cennet'te ki babamız" diyemez.
Nul démon ne peut dire le "Notre Pere."
Sana yemin ediyorum, Şeytan'ın, beni yenmesine izin vermeyeceğim ve seninle tekrar buluşacağız baba. Ve Cehennem'de değil fakat Tanrı'nın sağ elinde.
Je jure de ne pas laisser le Diable me vaincre, et je vous retrouverais, Père, non pas en Enfer, mais à la droite de Dieu.
Yüzbaşı John Alden, cadıların sevgilisi Şeytan'ın gönülsüz babası.
Capitaine John Alden, amant des sorcières, père hésitant du Diable en personne.
Saf şeytan.
C'est le mal pur.
Şeytan bu işte lan!
Elle est un putain de démon!
Şeytan çıkarma mutfağında yamakmışım gibi hissediyorum.
J'ai l'impression d'être le sous-chef de sa cuisine d'exorcisme.
Şeytan çıkarmak berbat bir şey.
Les exorcismes, c'est la merde.
Amcam Esteban'dan şeytan çıkarmıştık ve acayip tırsmıştım.
Mon oncle Esteban s'est fait exorcisé une fois et c'était super effrayant.
Şeytan çağıralım diyen Ash'ti, değil mi? Evet.
À l'origine, c'est Ash qui a voulu invoquer le démon, pas vrai?
Ben şeytan değilim.
- J'ai dit... Je suis pas un démon.
Kelly şeytan ve şu anda Pablo'nun yanında!
Kelly l'est, et elle avec Pablo là!
Çık dışarı şeytan!
Sors, démon!
Bu şeytan asla çıkmayacak.
Ce démon ne va jamais s'en aller.
Sen yapmazsan zaten şeytan yapacak.
Le démon va le faire de toute façon.