Şeyy Çeviri Fransızca
500 parallel translation
- Şeyy, ben... - Ben...
Eh bien, je...
Şeyy, eğer hava sıcaksa ve nehir kenarındayasan, evet. Böyle olursa hayır demem.
S'il fait chaud et qu'il y a une rivière, j'ai rien contre.
Şeyy, North Platte deki küçük olaydan beri kendini özlettin.
Tu nous as manqué depuis North Platte.
Şeyy... Ben gitmedim.
C'est-à-dire, je n'y suis pas allé.
- Şeyy, - İçeri gönderin.
Faites-la entrer.
Cinayet mi? Şeyy...
Un meurtre?
- Şeyy...
- Eh bien,
son öyküm - şeyy, editörler, Somerset Maugham gibi yazmak güzel..... ve Truman Capote gibi yazmak da güzel... ama ayni zamanda ikisi gibi değil, diyorlar.
Ma dernière histoire - L'éditeur a dit que c'était très bien d'écrire comme Somerset Maugham... et c'était parfait d'écrire comme Truman Capote... mais pas en même temps.
Şeyy, ama önce benimle akşam yemeği yemek için seni ikna edebilir miyim?
Je pourrais vous convaincre de souper avec moi?
- Evet, şeyy biz...
Oui. On était -
Şeyy, annemin ölümünden sonra beni orada tutacak bir şey kalmadı.
- Tu en as assez de Savannah? Eh bien, après la mort de maman, plus rien ne m'y retenait.
şeyy, burası ucuz değil mi?
Eh bien, c'est bon marché ici, non?
şeyy, tam zamanı.
Eh bien, il est à peu près temps.
- şeyy, tanrı aşkına.
- Eh bien, pour l'amour de Dieu.
- Sen de, şeyy, Conrad'ı sever misin?
- Vous aimez Conrad?
- O'nu tanıyor musun? - Hem de çok iyi.Ben, şeyy -
- Vous le connaissez?
şeyy, anlamadım aslında.
Je ne le sais pas vraiment.
şeyy, bilmiyorum, şüphesiz... muhtemelen vardır.
Je n'en sais rien, bien sûr, mais vous avez de la répartie.
şeyy, niyetlendim, Nancy, ama sonra çok işim çıktı... Zaman bulamadım.
Eh bien, j'en avais l'intention, Nancy... mais j'ai été tellement occupé que je n'ai pas eu le temps.
- şeyy, gündüzleri burada çalışmasına izin veriyorum.
Eh bien, je l'ai laissée travailler ici pendant la journée.
ben şeyy - Daha sonra sana söylerim.
Je t'en parlerai plus tard.
şeyy, en son gün hariç.
Sauf une fois.
Ah, şeyy, o biraz farklı bir durum.
Eh bien, ma situation est différente.
Oh, şeyy, sadece karım telefonda konuşurken çiziktirdiği şekiller.
- TOMATES ASPERGES - CAFE Non, ce sont des gribouillis que ma femme fait en téléphonant.
şeyy, önce hiç kimseden bahsetmedi.
Eh bien, elle n'a pas mentionné de nom au début.
Şeyy, otelime dönüyorum.
Eh bien, à mon hôtel.
- Şeyy, orası biraz tuhaf.
- C'est ça qui est étrange.
şeyy, saat 2 civarında beni aradı.
Eh bien, il était environ 14 h quand elle m'a appelé.
şeyy, çıktığında onunla konuşmayı planlıyordum. iş için.
Eh bien, je voulais lui parler à sa sortie... à propos d'un rôle.
Neden acaba? Şeyy...
Ernie nonobstant, après avoir examiné cette ville je dirais que la famille Tuttle est sûr d'avoir une vieille fille.
- Şeyy, ben...
- Eh bien, je...
Nişanlısıyım dedi.. Şeyy, nasıl tarif etsem, uzun boylu, iri yarı bir adamdı...
Son fiancé, une espèce de grande asperge... je ne sais rien d'autre.
Eğer bugün buradan... Bu otel yıkılmadan sağ çıkar ve gün ışığını görürsem... Şeyy.. yemin ederim bir daha asla içki kadehine dokunmayacağım.
Si on s'en sort, si la maison tient debout et que je peux rallumer l'enseigne, eh ben je te jure de ne plus toucher un verre, jamais.
Şeyy, madem ısrar ediyorsunuz.
Si vous insistez.
Şeyy, anlamadım.
Je ne l'ai pas lu.
Yani, şeyy, Angela'nın bir sorunu var.
Angela a un problème.
Şeyy, bunu- -
J'aimerais...
Şeyy, gördüğünüz gibi..... eğlenmek için fazladan bir gözüm yok.
Parier, c'est ma passion. Je n'ai d'yeux que pour ça, si j'ose dire.
Şeyy, Michiko...
En fait, Michiko...
Şeyy...
Oui...
Şeyy, sanırım ben soğuk bir şey alırım.
Quelque chose de frais, je pense.
Şeyy... Eğer anarşist olmasaydınız ve buna rağmen cinayetle suçlansaydınız sizce dünya buna da bu kadar tepki gösterir miydi?
Imaginez que vous ne soyez ni anarchiste, ni radical, ni rien, et qu'on vous accuse d'homicide et de vol.
Hayır, tatlım.şeyy.diyorum ki :
Non, j'deconne. euh... je veux dire :
Fare cevap vermiş : "Şeyy, altı haftadır hastaydım da."
"Oui, j'ai été malade six semaines."
Şeyy yapacaktık ya!
Rappelle-toi qu'on a ce truc.
- Şeyy, Lottie nerede? - Oh, buralarda bir yerde...
- Eh bien, où est Lottie?
Skeç, eeee şeyy...
Oui, tout à fait.
Skeç, eeee şeyy... -
C'est -
- ve, şeyy, Mr.Mullen.
- Et M. Mullen.
- Evet. - şeyy, beni almaya geldiler, ama kaçtım.
- Ils sont venus, mais je me suis enfui.
Seyy...
Eh bien, c'est...