Şurası Çeviri Fransızca
1,474 parallel translation
Şurası açık ki, bir şeyler yapmadan önce, bazı şeyleri kontrol etmemiz gerekiyor.
Il faut qu'on sache ce qui s'est passé avant de faire quoi que ce soit.
- Şurası.
- Ici.
Şurası olmalı.
Ça doit être là!
Şurası.
Là-bas.
Şurası Shorty'nin yeri.
Ça, c'est le garage de Shorty.
Benim odam şurası sen de burada uyuyabilirsin.
Là, c'est ma chambre, et vous, vous dormirez ici.
İşte şurası da telsiz odası olmalı.
Ça doit être la pièce du télégraphe Marconi.
Galiba kapı şurası.
La porte est là.
Çünkü otelimizi şurası.
parceque c'est notre hôtel.
Şurası iyi.
Ça fera l'affaire.
bir izi mi vardı? - evet, tam şurasında.
- Une cicatrice?
Oh, şurası...
J'aimerais essayer... de rêver un jour.
Sınır şurası.
Là-bas, c'est La Frontière.
- Şurası ailemin evi.
- La maison de mes parents. - Ou sont tes parents?
Şurası açık ki bu işte birlikte değiliz.
Justement! Nous ne sommes pas unis.
Şurası saklanmak için iyi bir yer.
C'est pas mal pour se cacher, là-haut.
Şurası hariç her yerde köpük tabakası bırakmış.
Elle a laissé de la saleté partout sauf ici.
İşiniz bitince, taburcu edilen hastaların rafı şurası.
Ne les nourrissez pas! Et quand vous avez terminé, le rack de sortie se trouve ici.
Şurası iyice düğümlenmiş.
Vous êtes noué, là.
Şunun şurasında emekliliğime ne kaldı, bu yüzden de o kadar çok paralı bir sigortaya ihtiyacım yok.
Je suis bientôt à la retraite, je ne vais pas prendre une assurance trop chère.
Şurası.
Justes là, juste là.
Şurası açık ki, Central Park'taki TECAVÜZ alanı gibi piramit de dünya dışı.
De toute évidence, cette pyramide est d'origine extra-terrestre, comme l'Intrusion située au coeur de Central Park.
Evet, ve şurası kesin ki senin ihtiyacın olan... ve benim ihtiyacım olmayan şey % 25 fazla olması.
C'est précisément ces 25 % en plus dont vous avez besoin et moi pas.
Evet efendim, banyo şurası, buzdolabı burada.
Par là, c'est la salle de bains, le frigo bar.
Bakın, şurası doğu, batı, kuzey.
Regardez, là, c'est l'est, l'ouest, le nord.
- Şurası kesin.
- Je vous promets une chose...
Ama şurası kesin.
Mais il y a quelque chose...
- Otobüs durağı şurası.
- Voilà l'arrêt de bus.
- Linnell Yolu, hemen şurası.
- Linnell Road, juste à côté...
Bence şurası, mezarlığın biraz doğusu iyi bir alan. Orada yapmalıyız.
Je crois que... juste à l'est du cimetière il y a un bon emplacement.
Bak, şurası Amsterdam, şurası da Oofdorfe... dorfe.
Amsterdam est ici, et là, c'est Oofdorfe... dorfe.
- Hangisi gelin tarafı? - İşte tam şurası.
Juste là.
Şurası oldukça açık ki kendi kendinizin avukatlığını yapma hususunda yetersizsiniz.
Il est évident pour moi que vous êtes incapable de vous défendre.
Tuvalet şurası.
Les toilettes, c'est par là.
Tam şurası göçmüş.
- Il en a gardé une sorte de creux juste là.
Şurası şey değil mi?
C'est pas celui-là?
Şurası!
Là-bas!
- Şurası nasıl? İyi.
- Je les pose par là?
- Burası mı? - Şurası da olabilir.
- Peut-être plutôt là.
Fakat şurası kesin ki... bugün özel birisi için atıyorum.
Mais, ce qui est sûr, c'est qu'aujourd'hui je lance pour quelqu'un de spécial.
Burasına yada şurasına bir ağaç ekleyebilirim.
Je fixerai peut-être un morceau de bois ici, et un autre là.
Bir el bombası attı. Tam şurasına bir kurşun sıktılar.
Il a pris une balle ici.
Filmin devamını Fox için yapabilirdik, sorun değildi. Ama onlara gereken para için gittiğimde "Senaryoyu beğendim fakat şurasını değiştirelim."
Pendant que le système de caméra était construit... une autre équipe s'est mise à bâtir des maquettes de vaisseaux spatiaux.
- Şurası işte. - Neresi?
Là-bas!
Şurası Amerika.
Voici l'Amérique.
İşte şurası.
C'est juste là.
Sınır şurası.
Ici, c'est La Frontière.
İşte şurası.
Juste là.
Şurası.
Là.
Şurası ne?
Qu'est-ce que c'est?
Şunun şurasında bir hafta kaldı.
Il ne reste qu'une semaine.