965 Çeviri Portekizce
34 parallel translation
Kansas City'e yaklaşık 965 km. var.
São quase 970 km até Kansas City.
DÜŞMANA ALINDI AĞUSTOS 1968
"Capturado ao inimigo Agosto, 1 965."
Terry Fields, Aralık 1965'te An Loc yakınındaki bir çarpışmada kayboldu.
Terry Fields desapareceu em combate em Ad Loc em dezembro de 1 965.
Iwo Jima. Japon kıyılarından 965 kilometre uzakta 20 kilometrekare yüzölçüme sahip bu volkanik ada merkez Pasifik'teki bulunan sıradaki hedefti.
Iwo Jima, 13 km2 de rocha vulcânica, apenas a 600 milhas da costa do Japão, era o alvo do percurso seguinte, através do Pacífico Central.
Saate 965 km ile onlardan uzaklaşıyoruz.
Estamos a afastar-nos deles a 965 km por hora.
Sadece 1000 kilometre güneyde, geniş bir şehir var.
A apenas 965 km a sul, há uma enorme cidade.
Gerçek uçağın 600 mil uzağında radarların görebileceği bir hayal oluşturabilir.
Podem projectar uma imagem de radar falsa a 965 km do avião verdadeiro.
Bizi kimin tuttuğunu bilmek istiyor.
Lembras-te do apagão de 1 965?
'65 yılında. Evet.
Em 1 965... sim.
Yaklaşık 965 ~ 1126 km ötedeyiz.
Estamos entre 900 e 1.000 quilómetros de distância.
Kuba sahillerinin 600 mil dışında bir kasırga var... Muhtemelen bu tarafa geliyor.
Há um furacão a 965. 6064 quilómetros ao largo de Cuba... possivelmente vai na vossa direcção.
CENNETE GİT lZZY 1 965-1 977
NO CÉU IZZY 1965-1977
Ama 1 965'te Batı Berlin'de izinize rastlandı.
Mas em 1965 foi avistado em Berlim Leste.
Hepsi burada var ; acil suya iniş, saatte 600 mille.
Está tudo aqui. Aterragem na água, 965 km / h.
600 mil güneyde, Kanada Vancouver Adasi'nda sonbaharin baslari.
Início do Outono na Ilha de Vancouver no Canadá, 965 quilómetros para Sul.
Eğer bu dakika size para kazandırmazsa, size 965 doları ben vereceğim.
Se não valer o minuto, eu dou-lhe 965 dólares.
Oradan Amerikan sınırına 1000 kilometre var.
A partir daí, são 965 km até à fronteira dos Estados Unidos.
Sıvı çelikten bir çekirdeği olan şu yuvarlak kayanın üzerinde sana sorun çıkaran ve adına yerçekimi denen kuvvet sayesinde oturuyoruz... ve aynı anda dünya güneşin çevresinde saatte 67.000 mil hızla dönüyor... ve belki de ışık hızında kendi kuyruğunu kovalamaktan başka bir şey yapmayan şu evrende saatte 600.000 mil hızla Samanyolu'nda yolculuk ediyor.
Sentados nesta rocha com núcleo de ferro liquido, presos pela força que chamamos de gravidade. Rodando em torno do sol à 107mil km por hora. E na Via Láctea à 965.000 km por hora.
Ama orası buradan 970 km uzakta.
Mas isso fica a 965,4 quilómetros de distância.
Kerkük ile Ceyhan arasındaki 960 km'lik boru hattını denetleyecek birine ihtiyacınız var.
Precisam de alguém que oriente a construção de 965 km de um oleoduto que transporte petróleo bruto entre as refinarias e o porto.
965 Elm Sokağına, ambulans istiyorum.
Mandem a Emergência Médica ao 965 da Elm.
Buraya 10.000 bırakıyorum.
Vou deixar aqui 965 euros.
Kanatlarından yayılan gaz saate 965 bin km hızla ölen bir yıldızın kalbinden çıkıyor.
As sua abas são caldeiras de gás a ferver ejectando-o a 960,000 quilómetros por hora da estrela moribunda no seu coração.
Saatte 950 kilometreyle gittiğin olmuş muydu?
Já tinhas conduzido a 965 km / h?
Hayır, 965 gün. Mezuniyeti de bekliyoruz.
Não, faltam 965 dias para a tua graduação.
TONSBERG, NORVEÇ M.S. 965
TONSBERG, NORUEGA 965 A.D. ( Anno Domini )
Victoria Şelaleleri'nin 965 km kuzeyinde leyleklere yardımcı olan termikler adeta yok oluyor.
A 600 quilómetros a norte das Cataratas Victória, as correntes térmicas que suportam as cegonhas no ar, simplesmente desaparecem.
Tuvaletten yaklaşık olarak 965 km uzakta olacaksın.
Estarás a uns 1000 km duma sanita.
Namaqualand'in 965 km'lik kıyı çölü... çiçeklerle kaplanıyor.
Aqui em Namaqualand, uma faixa de 600 quilómetros de deserto costeiro torna-se num campo florido.
Ama onun insanları ona sırtını dönüyor. 965 01 : 37 : 48,035 - - 01 : 37 : 50,165 - ve ordusu?
Mas o seu povo está virar-se contra ele.
Peki, Londra'dan 950 kilometre uzakta Avrupa'yı zorbaca yutmak isteyen Hitler adında iğrenç küçük bir adam olduğunun farkında mısınız?
Bem, dá-se conta que a 965 km. De Londres este pequeno homem feio chamado Hitler que quer afundar a Europa em tirania?
Bu... burası 965 Harris caddesi, Apartman 2C.
É o Apartamento 2C, em Harris Avenue, 965.
Tamam. 965 Harris.
Certo. Harris, 965.
Büyük büyük babam bir dolandırıcıydı, bir sahtekar. 00 : 02 : 42,100 - - 00 : 02 : 43,965 Senin gibi.
O meu bisavô era um agiota.