Absürd Çeviri Portekizce
56 parallel translation
Saçma, kaotik, biçimsiz, absürd..
Sem forma, sem sentido, absurdos.
Bütün bunlar absürd, ama sana söz veriyorum...
Tudo isto é uma farsa. Prometo-te...
Absürd ne demek bilmiyorum, ama ben de bir söz verdim.
Não sei o que é uma farsa, mas também fiz uma promessa.
Harold'un babasının absürd bir tarzı var.
O pai do Harold tinha um similar senso de absurdo.
Çok absürd kaçar.
É um absurdo.
Seninle sevişmek çok absürd bir tecrübeydi.
O sexo contigo é uma experiência realmente kafkiana.
Bu absürd!
É absurdo!
Keşfettiğim şeyleri bilseydin öğrencilerimin absürd saydığı şeyleri.
Se soubesse as coisas que eu descobri. Coisas que os meus colegas cientistas consideram absurdas.
Oh, bu arada absürd miktarda havuç ve megadoz vitamin alıyor musun?
Já agora, consome uma quantidade anormal de cenouras e mega doses de vitaminas?
- Çok absürd bir hikaye duydum.
- Acabei de ouvir uma história absurda.
Elbette seni hatırlıyorum. Ne absürd bir soru.
Porque os seus holo projectores não funcionam nos corredores.
Aeryn, ben bizi bu absürd irilikteki uzay canavarından çıkartmak için elimden gelen her şeyi yapıyorum
Estou fazendo o possível para que a gente saia... de dentro desse monstro.
- Evet, tamamen absürd.
- Sim, é um absurdo.
Bu suçlamalar o kadar saçma ve absürd ki..
A verdadeira natureza destas cargas era tão absurda.
Bu arada... - Ağabeyi o absürd şeylerle etrafta dolaşmaya başlayınca daha çok dayak yedi.
Batiam nele ainda mais porque seu irmão tinha pernas ortopédicas.
Bu absürd tiyatroyu oynamak zorundayız. İleri ve geri, saf varoluştan acı çekmeye.
Um drama absurdo que interpretamos oscilando entre o puro ser e o sofrimento.
- Tutkunun absürd tiyatrosu.
- Teatro absurdo do desejo.
Bazı dostlarım onu absürd derecede komik bulur.
Alguns amigos meus acham-no hilariante.
Bu çok absürd!
Que absurdo!
Böyle konuştuğunda çok absürd geliyor.
Parece absurdo quando falas assim.
- Iıı.Be.. Ben seni anlayamıyorum. Bu tamamen absürd.
Eu... eu não compreendo.
Bu şekilde olacağını bilemezdim. Absürd bilgilendirme gibi.
Eu não sabia que iam transformar isto numa peça info-divertida.
Sevdiğim iki şeyi bir araya getiren absürd bir fikrim var.
Bem, eu tive uma idéia parva de combinar as minhas duas coisas favoritas.
Sen de beni kızdırıyorsun çünkü gereksinimlerin absürd.
E eu estou zangado porque as tuas necessidades não fazem sentido.
Sevdiğim iki şeyi bir araya getiren absürd bir fikrim var.
Tenho o hábito parvo de combinar as minhas duas coisas favoritas.
Bundan hiç hoşlanmadım ve iş için çok absürd.
Nem sequer gosto dele e é um absurdo trabalhar com ele.
Absürd tiyatro.
Um hino ao absurdo.
Çok absürd bir reklam.
- Olha, a imagística e a metáfora têm sido usadas...
Birincisi, artık absürd diye bir kelime yok.
- Graças a Deus. O que se passa?
Pazarlama denir. O zaman absürd pazarlama. - Betimler ve metaforlar...
Nada, mas não vou de maneira nenhuma apanhar boleia de um aspirante de Rico Suave que nunca vi.
Asker, bu duyduğum en absürd... -... saçma, anlamsız...
Cabo, essa é a coisa mais absurda, ridícula, sem sentido...
Biliyorum bu absürd bir düşünce ama neden donör ben olmayayım?
Eu sei que é uma espécie de pensamento absurdo, mas por que não eu?
Ceset çal, minibüs çal, dört blok sür,... minibüsü bırak- - kesinlikle absürd.
Roubar um corpo, roubar uma carrinha, conduzir durante quatro quarteirões, abandonar a carrinha.
Absürd saatlere kadar çalışıyor. Ama aslında hiç de fazla para kazanmıyor.
Ele trabalha como um louco, mas não ganha muito dinheiro.
Hala daha petrolü arzu etmenin absürd olduğunu düşünüyorum, hepimiz gayet iyi biliyoruz ki insanoğlunun varlığı ve devamlılığı için temiz su kaynakları son derece önemli bir paya sahiptir, ve onlar, bu plastik medeniyet içerisinde plastik kültürlerini devam ettirmek için
Penso que as areias betuminosas espelham o absurdo do desejo por mais petróleo, quando todos sabemos perfeitamente que, por exemplo, a água doce é um elemento essencial para a existência humana e eles prosseguem a todo o vapor com a extração deste último petróleo
Ucubenin teki, değil mi? Absürd. Çok komik.
Ridículo, muito engraçado.
.. bizim asla hesap edemeyeceğimiz absürd şeylerle karşılaştık.
Estivemos nas mais absurdas situações que alguma vez poderia computar.
Absürd Tiyatro gibi.
É o teatro do absurdo.
Onu ararken yaptığım buluşlarla ilgili şeyler okudu herhâlde ve bana gelip absürd hikâyesiyle ilgimi çekmeye çalıştı. - Nasıl bir hikâyeydi o?
Ele deve ter lido sobre a minha busca por ela e decidiu dividir comigo a sua absurda história.
Biraz absürd oldu bu sanki.
Foi uma coisa estranha de se dizer.
Çok mu absürd?
Isso é tão absurdo?
Senin için inanmak zor olabilir ama ben seni seviyorum. Tüm bunları ne kadar absürd de bulsam göz ardı etmeyeceğim.
Isto pode ser difícil de acreditar para ti, mas eu amo-te... e, é obvio, que vou olhar para isto não importando o quão absurdo ache tudo isto.
Ana yayın kuruluşlarının iki yüzlü olduğunu biliyorum ama bu absürd
Bem, eu sei os média tradicionais são tendenciosos, mas isto é um absurdo.
Biliyorum, kulağa absürd geliyor.
- Eu sei, parece absurdo.
- Absürd, evet.
Absurdo, sim.
Nereden çıktığı belli olmayan mantık dışı bir absürd kararlılık hikayesi.
Uma resolução ilógica, se não absurda, surgida do nada.
-... absürd olurdu.
- Absurdo. - Sim.
Bu çok absürd, Barb.
Isso é absurdo, Barbara.
Bir de, gelişkin absürd hissini.
... e um refinado sentido do absurdo.
Absürd bir kutlama.
Era ridículo, com certeza.
Ve ikincisi, ona absürd denmez.
Que raio achas que estás a fazer?