English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Adıl

Adıl Çeviri Portekizce

3,583 parallel translation
Hastanenin adıl Shenley'di.
Esse hospital era o Shenley.
Kim olduğunu daha iyi anlamak adına nasıl öldürdüğünü anlamaya çalışıyor olabilirsin.
Pode ter explorado a forma como ele matava para entender quem ele era.
Ama bu yerin asıl adı Guthrie Çiftliği.
Mas a localização chama-se Rancho Guthrie.
Karara bağlanmış olayda, taraflar ayrıntılı bir belge alacaklar ki o belgede Starbuck'ın koşulsuz olarak adının gizli tutulması hakkını kazandığını okuyacaksınız.
Quanto à acção em julgamento, as partes receberão um documento detalhado, onde lerão que Starbuck tem absolutamente, sem quaisquer reservas, o direito de permanecer... anónimo.
Benim adım Dom. İngilizce'deki karşılığı'şanssız o.rospu çocuğu'
Sou o Dom, que em inglês quer dizer " filho da mãe azarado'.
Şimdi buradasın ve nereye aidim ve nasıl olur da üniversite bu kadar liseye benzer diye diyorsun ve benim grubuma katılmak istiyorsun. Ama geriye bir adım olduğunun farkındasın ve hayır, akıl okumuyorum, ben de senin akıllıyım.
Mas agora estás aqui, a perguntar-te onde te inseres e como pode a universidade ser tão parecida com o secundário, e queres entrar no meu grupo, mas estás ciente de que seria um passo para trás, e não, não leio mentes, sou apenas astuto como tu.
Tarihe adını yazacak, 21.yüzyılın en önemli, bilimsel buluşu olarak.
Irá marcar a história como sendo a descoberta científica mais importante do século XXI.
- Evet, kurul adına konuştuğumu biliyorum sen makul davrandın nasıl söylesem ben rahatladım.
Sei que falo pelo Conselho ao dizer o quanto estou aliviado por seres tão sensato.
Kasetin üstünde adım yazılı.
Esta cassete é para mim.
Bu adımları atmamış olsaydı muhtemelen hepimizin tekrar bir araya gelmesi için bir on yıl geçmiş olurdu.
Se não tivesses organizado isto, provavelmente teriam passados mais 10 anos até voltarmos a encontrar-nos.
Bayılırım onlara. Şirketimin adı "Sermayeler ve Bantlar".
- Eu faço e vendo bandoletes.
Başarılı bir kitap adı değil.
Está bem. Eu vou com : "Não, não é um bom título".
Merkezin adı Oasis Ranch. Yatılı hastaymış.
O lugar chamado Rancho Oasis.
- Erin Kimball, Sayın Başkan. Bayan Mathison, Ortadoğu'da hâlâ aktif olan önceki ağlarınızı korumak adına duruşmanız gizli olarak yapılıyor.
Senhora Mathison, esta reunião é privada para evitar a exposição da sua rede de informadores no Médio Oriente.
Noah Kesswood adına yaptığınız para transferlerinden konuşsak nasıl olur? Ki kendisi Michelle Twohey cinayetinde şüpheli olur?
E se for sobre as transferências a Noah Kesswood, suspeito do assassinato de Michelle Twohey?
Adını söylemen bile onun için övgü sayılır.
Lisonjeias-lha quando mencionas o seu nome.
Benim adım Emily McConnell, ve bu uçağa nasıl bindiğim hakkında hiçbir fikrim yok.
O meu nome é Emily McConnell, e não faço ideia como cheguei a este avião.
2012 yılının Şubat ayında kod adı Operasyon Savaş Arabası olan program kongrede yapılan kapalı oturumda yürürlükten kaldırıldı.
Em Fevereiro de 2012, um programa chamado Operação Chariot foi encerrado numa sessão à porta fechada no Congresso. Oficialmente, o destino da aeronave N844AA permanece um mistério.
Adım Kiera Cameron, ve buraya 2077 yılından geldim.
O meu nome é Kiera Cameron, e vim para aqui do ano 2077.
O zaman bana şunu söyle... Cameron nasıl her seferinde bir adım önündeydi?
Então diz-me, como a Cameron está sempre um passo à frente?
Adını nasıl istersen öyle söyle, ama şunu hatırla,
Chame-lhe o que quiser, mas lembre-se disto :
Bu akşam saat 6'da, şu Gary Cooper tarzı yürüyüşüne hafif bir topallama edası katmam ve güzel yüzüne boydan boya adımı yazmam kulağına nasıl geliyor?
Que tal, se às 18h de hoje, eu deixar manco esse tal de Gary Cooper? Escrever meu nome na sua linda carinha, o que lhe parece?
İletişim bilgilerine göre L.A.'de Brent Abbott adına kayıtlı bir telefon hattı var.
De acordo com a ficha dele, ele tem um telemóvel de LA registado como Brent Abbott.
Asıl senin adın ne?
Como se chama?
Ben ACN için çalışıyorum ve emekli bir askeri arıyorum Eric Sweeney adında, büyük olasılıkla... özel tim ekibinden.
Estou com ACN e estou a tentar localizar um fuzileiro reformado, um sargento artilheiro, chamado Eric Sweeney, provavelmente das Operações Especiais.
8 yıl sana çalıştım ve bir kez bile kapından içeri adım atamadım.
Trabalhei oito anos na tua equipa. E nunca passei da entrada da tua porta.
18. yüzyılın sonlarında Carl Friedrich Gauss adında bir matematik dehası aynı sorunla yüzleşmişti.
No final do século XVIII, um prodígio da matemática, Carl Friedrich Gauss, encontrou o mesmo problema aborrecido que vocês.
Caleb'ın Ryan adında bir ağabeyi varmış. 2 yıl evvel tren kazasında ölmüş.
O irmão mais velho do Caleb, Ryan... morreu há dois anos num acidente no Metro.
Beş yıl boyunca, tek bir amaçla bir adada mahsur kaldım, o da hayatta kalmaktı. Benim adım Oliver Queen.
Chamo-me Oliver Queen.
Birkaç adım atıp bunun nasıl bir his olduğunu hatırlamalısın.
Tens de dar alguns passos para relembrares como é.
Belki de bana nasıl ulaşacağını bilmiyor. Muhtemelen adımı bile bilmiyor. - Henüz.
Talvez não saiba como me encontrar, ou sequer o meu nome.
Tedavi sürecinde adımları atlarsan, 12 Adım'ın laneti peşine takılır.
Quando saltas etapas de sobriedade, elas seguem-te como um fantasma.
Evet, Montauk polis departmanındayken adı geçmişti ortağının düzmece uyuşturucu kaçakçılığı suçlamalarını düşürmeye çalışırken.
Pois, o nome dele apareceu quando estava no D.P. de Montauk, a ajudar a retirar as queixas inventadas da posse de droga do seu sócio.
Benim yılımda Harvard'da Mike Ross adında biri yoktu.
Não havia nenhum Mike Ross no meu ano em Harvard.
25 yıl önce Visualize adındaki bir tarikata ait olan çiftlik.
Há 25 anos atrás, a quinta pertencia a uma igreja chamada Visualize.
- Adımın Jamil olduğuna nasıl inanırsın?
Como pudeste achar que o meu nome é Jamil?
Nasıl yani sizin adınız Celal değil mi?
- Não se chama Celal?
Adını nasıl aldığı hakkında bir hikâye var.
Não faço ideia.
Edgar adında bir öğrencim var. Hiç katılımcı değildi.
Tenho um aluno chamado Edgar e ele não estava a entender.
Adı Dimitri'ydi. Kız kardeşine çeyiz olsun diye iki öküz karşılığında satılmış bir köleydi.
Ele chamava-se Dimitri e era um escravo comprado pela soma impensável de dois bois para o dote da irmã.
Taşerona vermek deniyor adına ve 21'inci yüzyılda böyle iş yapılıyor.
Chama-se subcontratação, e é como se faz negócios no século XXI.
Letta Turmond, Jedi Tapınağı'nın bombalanmasının arkasındaki asıl beynin adını açığa çıkarmak için Ahsoka'yı hücresine çağırdı.
A Letta Turmond chamou a Ahsoka à sua cela para revelar o nome de quem estava por detrás da explosão no Templo Jedi.
- Hepsini. Ve hepsi 20 yıl yedi çünkü hiç biri benim adımı vermedi.
E apanharam todos 20 anos, porque nenhum, nenhum deles me denunciou.
Tek bildiğimiz bir yabancının aracılığıyla geldiği ve adının "Kundakçı" olduğu.
Apenas sabemos que um estafeta estrangeiro o trouxe, e que as pessoas lhe chamam "Fire-Starter".
Hepsi bağlantılı Amirim. Ve maalesef ilk adımda ben de dahil olmak üzere tüm yönetici ve çalışanları sorguluyoruz.
- Está tudo relacionado, Comandante, e, infelizmente, o primeiro passo é tentar peneirar as mentiras que ele contou aos superiores e colegas, incluindo eu.
- Bu Olivier'in benim Beth olmadığımı nasıl anladığını açıklar ama Leekie'nin adımı nereden bildiğini açıklamaz. Kim olduğunu biliyor mu?
- Isso explica como o Olivier sabia que eu não era a Beth, mas não explica como o Leekie sabe o meu nome.
Ben de T-o-m-b-a-l-a. Tombala benim adım-o.
E B-i-n-g-o... bingo é o meu nome
Biz sınırları izlerken adamların suyun altında yeni avcı aracını getirdikleri operasyonun adı "Koca Ayak". Onu nasıl yapıyorlar?
'Pé Grande'é o nome da operação que interceptava drones usados para vigiar as fronteiras.
Ama adına bakılırsa her şey bitmiş değil. Bu bir Yeniden Diriliş Bitkisi.
No entanto, o seu próprio nome sugere que nem tudo está perdido, pois trata-se de uma planta da ressurreição.
Biz Folsom Gıda'ya aynı şey için dava açarken senin adın bir cinsiyet ayrımcılığı davasında geçemez.
Ouve, não podes ser a principal acusada num caso de discriminação sexual, enquanto estamos a processar a Folsom Foods pela mesma coisa.
Dubois geçen yıl ölünceye kadar J.B. Bellmiere adındaki adam onun çırağı olarak çalıştı.
Até à morte do Dubois no ano passado, um homem chamado J.B. Bellmiere trabalhou como seu aprendiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]