Afrodit Çeviri Portekizce
130 parallel translation
Tanrının onlara dediği gibi "işte size kolay bir lokma" "Diana'ı yolda kaybetmiş olabilirsin ama... bak" hendekte bir Afrodit var "
Ele pode ter perdido Diana no caminho principal, mas encontrou Afrodite na vala.
Kirke, Afrodit, Troyalı Helen.
Circe, Afrodite, Helena de Tróia.
Afrodit'in ( Venüs ) bir armağanı.
É um presente de Afrodite.
Afrodit Venüs, onların kalplerine parmak ucuyla dokunur dokunmaz içlerindeki kötülük yok olur.
Afrodite toca os corações deles com a ponta dos dedos... - E o diabo é libertado!
birer yudum alalım ve Venüs Afrodit gelip bize dokunsun.
E Afrodite virá tocar-nos.
Sanırım Venüs Afrodit, şu an bana dokundu.
Acho que Afrodite acabou de me tocar no sítio certo.
Benim. Apollo. Güneş Tanrısı, Afrodit'ine...
O teu Apolo, deus do sol, chama a sua afrodisíaca.
Zeus, Athena, Afrodit, Artemis.
Zeus, Atena, Afrodite, Artemisa.
Afrodit ve Athena'ya nasıl da benziyor.
Tão parecida com Afrodite e Atena.
Afrodit'i gururlandırırsın.
Faria jus a Afrodite.
Hera, Afrodit...
Hera, Afrodite...
Afrodit'imiz Willow'a bir başka kurban daha.
Outro sacrifício para Afrodite, Willow.
Sanırım Afrodit'e demek istediniz.
Decerto que quer dizer "a Afrodite".
Afrodit gibisin...
Está tão chocante...
Binlerce tapınak ve mabet de, ister bana adansın ister sana, sevgili eşim Hera ister güzel deniz tanrıçası Thetis'e. Veya sana Athena, bilgelik ve şefkat dolu olan. Ya da aşk tanrıçası Afrodit'e.
Mil templos, santuários ou estátuas, quer sejam dedicados a mim, a ti, Hera, minha mulher ou a Tétis, a bonita deusa do mar ou a ti, Atena, sempre sensata e cuidadosa ou a Afrodite, deusa do amor...
- Afrodit'in rahibelerinden biriydi.
- Era sacerdotisa de Afrodite.
Afrodit tapınağında seviştiler.
Fizeram amor no templo de Afrodite.
Hermes, Afrodit, Gaia, Selena, Areus, Zeus ve Kronos.
Hermes, Afrodite, Gaea, Selene, Ares, Zeus e Cronus.
Hermes oldu Merkür, Afrodit oldu Venüs, Gaya oldu Zemi ( dünya ), Selena oldu Luna ( ay )...
Vamos ver Hermes tornou-se no Mercúrio, Afrodite em Vénus, Depois a Gaea em Terra, Selene em Luna, a Lua.
SEVİMLİ AFRODİT
PODEROSA AFRODITE
O gece Lenny ve Linda sevişti. Lenny Zeus gibi, Linda'ysa Afrodit gibiydi, sanki afrodizyak almış gibiydiler.
Na noite em que Lenny Weinrib e a Linda fizeram amor, ele como um Zeus e ela, Afrodite usando afrodisíacos...
Neyseki Afrodit aşıklara acıdı ve onları tekrar bir araya getirmenin bir yolunu düşündü.
Por sorte, a Afrodite teve pena dos namorados e pensou numa maneira para juntá-los de novo.
Şey, Afrodit Lepidus'u kara... ve Io'yu yağmura çevirdi.
Bem, a Afrodite converteu o Lápitus em neve e a Ío em chuva.
- Merhaba. Afrodit deniz kabuğuyla ilgilenen kişi sensin, değil mi?
Estás interessado na concha de Afrodite?
Afrodit deniz kabuğuyla ilgilenen kişi sensin, değil mi?
Estás interessada na concha da Afrodite, não estás?
Benimle Afrodit'in tapınağında buluşun.
Encontrem-se comigo no templo da Afrodite.
Afrodit'ten daha mı güzel?
- Mais bela do que Afrodite? - Esquece isso!
En sevdiği ilah... Afrodit!
O seu Deus favorito é... a Afrodite!
Her daim Afrodit'ti.
É sempre a Afrodite.
İt ile Boru'nun arkasında iş pişiren emici Afrodit mi?
Afrodite Baggot, que se vende atrás do Dog and Trumpet?
Kara Sue, Koca Phoebe Burbage'ın terzisi Rosaline, arkada iş pişiren Afrodit- -
A Sue Preta, a Phoebe Gorda, a Roseline, costureira do Burbage, a Afrodite, que se vende atrás...
Afrodit...
Afrodite.
Afrodit nasıl Kuzey Yıldızı'nı çalabildi?
Como é que a Afrodite poderia roubar a Estrela do Norte?
Afrodit'in Tapınağı'ndaki kadınların resimlerinin onun birçok yüzünü temsil ettiğini söylüyorlar, değil mi?
Dizem que as pinturas de mulheres no templo da Afrodite representam as suas várias caras, certo?
Kim bilir Afrodit elmasla nasıl - aptalca- birşey yapmasını ondan isteyecek? Güzel!
Quem sabe que estupidez é que a Afrodite quererá que ele faça com isso?
Afrodit onun üzerine bir tür sihir koymuş olmalı.
A Afrodite deve ter-lhe lançado algum feitiço.
Afrodit sana ve Joxer'a olan şeyin bana bunu unutturacağını düşünüyor.
A Afrodite acha que o que aconteceu contigo e com o Joxer vai fazer-me esquecer.
Bu da Afrodit'in uşaklarını gölün etrafından dolaşmaya zorlayacak.
Isso irá forçar os capangas da Afrodite a desviarem-se para o lago.
Afrodit seni büyüledi.
A Afrodite enfeitiçou-te. É óbvio.
Afrodit işte bu yüzden onu istiyordu.
É por isso que a Afrodite o queria.
Afrodit'in havası iniyor!
A Afrodite não presta!
Çok yakında, insanlar "aşkı" düşündükleri zaman... Zeyna'yı düşünecekler, Afrodit'i değil.
Muito em breve, quando as pessoas pensarem em "amor", irão pensar na Xena, não na Afrodite.
"Afrodit önceden olduğu gibidir."
A Afrodite está como estava antes.
Bu Ares, Afrodit... ve Joxer.
Este é o Ares, a Afrodite... e o Joxer.
Ve Afrodit, sen Aşk Tanrıçasısın!
E a Afrodite, a Deusa do Amor!
" Tanrı, Afrodit'den bir iyilik istedi.
"pediu um benefício à deusa, Afrodite."
"aşkın gözleri" Afrodit'in gözleri.
"olhos apaixonados," os olhos da Afrodite.
Afrodit!
Afrodite!
Afrodit ona bir hediye al demişti.
A Afrodite disse para lhe arranjar um presente.
O Afrodit sanıyordum.
Para mim, serás sempre Shirley, a deusa grega da beleza.
Afrodit'in karaya geldiği deniz kabuğunun bir parçası.
Um pedaço da cocha em que Afrodite deu à costa