Ahlaksız Çeviri Portekizce
1,240 parallel translation
- Ahlaksız resimler yollayabilirsin.
- Você pode mandar fotos e tudo.
Her şey bundan yaklaşık, bir sene önce burada Queens'deki bir... Çörek Evi'nde başladı, yerel bir çöpcü olan Simon Grim birçoklarınca ahlaksız, anti-sosyal... ve pornografik bir şiir olarak tanımlanan şiirini yazdı.
Tudo começou aqui no Queens, Jim, no World of Donuts... um ano atrás, quando o gari Simon Grim começou a escrever... o que muitos consideram poesia pornô, maliciosa e anti-social.
O herif, barda neredeyse bayılttığın ahlaksız.
Aquele tipo. O canalha que quase espancaste no bar.
"Ahlaksızlığın dizboyu olduğu dönemimizde... kongre vekili adayı Greg Montgomery'nin kendi karısıyla aşk yaparken yakalanması ile ahlaka olan inancımız yenilendi"
"Neste clima de imoralidade, a nossa fé na decência humana é renovada pela história do candidato ao Congresso, Greg Montgomery, que foi apanhado a fazer amor com a própria esposa."
Yaptığımız bu operasyonla, ahlaksız kültürünüzün ektisinde kalmaksızın özgürlüğümüze kavuşacağız.
Devido à nossa acção, teremos autonomia sem influência da vossa cultura imoral.
Ahlaksız olana kanını içiriyor, böylece temizlenebilsinler diye.
Obriga os impuros a beber o sangue dele para os purificar.
Onları da kendilerine benzetecekler... hasta ve ahlaksız.
Viram o que fazem aos filhos. Põem-nos doentes e corruptos.
Jerome, enfes derecede ahlaksız bir fikrim var.
Jerome, tive uma ideia deliciosamente atrevida.
Ve gerçek amacı habersiz kurbanların üzerinde deneyler yapmak olan bu komplo hükümetin içinde yüksek düzeydeki birisinin gizli amaçlarını ortaya çıkartmak isteyen kişileri sınırı ya da vazifesi olmaksınız ahlaksızca ve bilinçsizce yok etmeye çalışmıştır.
Uma conspiração destinada a destruir as vidas dos que revelariam o seu propósito : fazer experiências em vítimas involuntárias para seguir uma agenda secreta para alguém dentro do governo que opera a níveis sem restrições nem responsabilidades, sem moral nem consciência, homens que fingem honrar aqueles que enganam, e o preço desta traição são as vidas e reputações dos que foram enganados.
Bu örnek şehirleri ahlaksızlık ve yozlaşmışlığın batağına dönüştürmeyi nasıl başardınız?
Como deixaram este modelo de cidade se transformar num fossa de vício e depravação?
Sanayimizin başında yozlaşmış ve ahlaksız bir adamın olması kurumlarımızı gülünç duruma düşürüyor. - Javert. - Ve hükümetimizi.
Será o escárnio das nossas instituições ter um homem corrupto e depravado... à frente da nossa indústria e governo.
Eğer ahlaksız olsaydım, bunu tartışır mıydım?
Se fosse um imoral, estaria discutindo..?
İkincisi senin gibi ahlaksız avukatlar yüzünden yüz binlerce dolar harcadık.
Segundo, gastámos centenas de milhares de dólares em advogados sem escrúpulos como você por causa de advogados sem escrúpulos como você.
"Ahlaksız" karası genellikle Musevi avukatlara çalınır.
Na verdade, presumo que esse termo está mais reservado para advogados judeus.
Ahlaksız bir Çinli General yönetiyor.
É dirigido por um general chinês corrupto.
Bazıları Worm'ın stratejisine ahlaksız ve adi diyebilir.
Alguém pode achar os truques do Worm imorais.
"Enayinin parasının onda kalmasına izin vermek ahlaksız bir davranıştır."
"É imoral deixar um pato ficar com o dinheiro."
Hayır deme lüksüne sahip olup.. ... anne babanın seni bir ahlaksız olasın diye mi yetiştirdiklerine inanacaksın?
Podes dar-te ao luxo de recusar e continuares a crer que os teus pais não fizeram de ti uma imbecil?
İnsanları ahlaksız avukatlardan koruyoruz.
Protegemos o público de advogados corruptos.
Bu seks manyağı, ahlaksız herif... bu kadını dövüp tecavüz etmiş.
Aquele tarado sexual, depravado - violou e agrediu aquela mulher.
Kendini ahlaksız hissetmek nasılmış bakalım?
Quão reles te sentes agora?
Bizim buna tek itirazımız sizin resmen ahlaksız olmanız.
A nossa maior discussão É a sua falta de moral
Acı, iğrenç, ahlaksız huyunla ve tabii ki tıknaz olarak doğmuşsun.
Tu já nasceste azedo, sacana, maldoso, e, é claro, balofo.
Ahlaksız ellerini üzerimden al!
Tira essas mãos imundas de mim!
Hepiniz ahlaksız insanlarsınız.
Consagram a vossa existência à galhofa da moral.
Düpedüz ahlaksız!
Flagrantemente imoral.
Benden herşeyini alabilirsin, seni ahlaksız kaltak
Não podem tirar tudo de mim, ladra perversa.
Benimle bir daha böyle konuşma, ahlaksız kız.
Não me fales assim, minha menina malandra.
- Seni ahlaksız kız.
- És uma menina marota, não és? Vem com a mamã.
- Sen ahlaksız birisin.
A pagar impostos? - É cínico.
Evet ben ahlaksızım. Çünkü pisliklerle uğraşıyorum.
- Sim... sou cínico, porque investigo a aldrabice.
Ben ahlaksız biri değilim.
Eu não sou pervertida.
Bizim çatımızın altında bu tarz ahlaksız bir yaşam sürmene izin veremeyiz.
Não podemos permitir que tenhas uma vida não salutar debaixo do nosso tecto.
Sanki herşeyi ahlaksız bir şeye çeviriyormuşuz gibi.
Tornamos tudo impuro.
Eve, "özgür ve ahlaksızım" olayı gerçekten eskidi.
Esse ar de "como sou moderna e amoral" já envelheceu.
- Benim hakkında öyle mi düşünüyorsun, ahlaksız?
- Acha que sou amoral?
New York şehrinde, bu ahlaksız suçları araştıran dedektifler Özel Kurbanlar Birimi olarak bilinen seçkin bir bölümün üyeleridir.
Em Nova Iorque, os detectives empenhados que investigam estes crimes perversos pertencem a uma brigada de elite, a Unidade Especial.
New York şehrinde, bu ahlaksız suçları araştıran dedektifler Özel Kurbanlar Birimi olarak bilinen seçkin bir bölümün üyeleridir.
Em Nova lorque, os detectives empenhados que investigam estes crimes perversos pertencem a uma brigada de elite, a Unidade Especial.
New York gibi ahlaksız bir şehirde hala ilk görüşte aşka inanılabilir miydi?
Numa cidade tão cínica como Nova Iorque, será ainda possível acreditar no amor à primeira vista?
Sevdiğim birini, rozetli ahlaksız bir kumarcının duyduğu dedikodular yüzünden öldüremem.
Não faço mal a um homem que adoro só por causa de um mexerico da porra de um jogador depravado de distintivo.
Rozetli ahlaksız bir kumarcı, ha?
Jogador depravado de distintivo?
Ahlaksız kumarbazın teki.
Ela é uma jogadora inveterada.
Ahlaksız kumarbaz.
Cabrão de jogador degenerado.
Şehvetini beslemeyi kim istemez? Her ahlaksız açlığı?
Quem não sonha em saciar cada espasmo de luxúria em alimentar cada depravado desejo?
Romanın ahlaksız konusu ve aşırı tarzından belli ki bu Marquis de Sade'ın işi.
O tema obsceno do romance e o seu estilo demasiado maduro revelam ser obra do Marquês de Sade.
Ama sizi önceden uyarayım. Hikâyesi kanlı. Karakterleri ise ahlaksız.
No entanto, aviso-vos já que o enredo está manchado de sangue que as personagens são depravadas e que os temas são, no mínimo, perniciosos.
Üyelerimiz asla böyle ahlaksız ve adaletsiz bir karara müsaade etmeyecektir.
Os membros nunca aceitarão uma moção tão desonesta.
Eğrilik ahlaksızlık olsaydı hepimiz ahlaksız olurduk.
Se isso fosse um vício, estaríamos todos contaminados.
Ben sadece bayanlarımızın ahlaksızlığa maruz kalmasını istemiyorum. Özür dilerim.
Peço desculpa.
Yoz ve ahlaksız bir adamdan, adaletin temellerini çiğneyen, affetmek denen hediyeyi lekeleyen bir adamdan.
Um homem que denigre a oferenda de clemência tal como viola os princípios da justiça.
Bu ahlaksız, dengesiz adama deliler gibi aşıktır.
Adora-o devotamente, idolatra-o, a este homem impuro e inconstante.