Ahmet Çeviri Portekizce
376 parallel translation
Prens Ahmet'in Maceraları
AS AVENTURAS DO PRÍNCIPE ACHMED
Ahmet
Achmed
Prens Ahmet, Dinarzade'nin abisi.
O príncipe Achmed, seu irmão
Prens Ahmet'in Hikayesi
A história do Príncipe Achmed
"Çabuk ol, Ahmet, Peri Banu'yu özgürlüğüne kavuşturmalısın"
"Depressa, Achmed, e liberta a Pari Banu!"
"Prens Ahmet düşmanların karşısına dikildi!"
"O Príncipe Achmed está em frente dos portões!"
Şimdi siz, bayım... Tüm bunları ödeyebilecek durumda mısınız? Ahmet!
Tem condição de pagar por todos esses... cuidados?
- Ahmet, lütfen...
- Por favor, Ahmad!
Ahmet'i bağışlayın.
Perdoe Ahmad.
Sizi buraya getirmek için Ahmet'i ikna eden oydu.
Foi ela quem pediu a Ahmad para trazê-lo para cá.
Ahmet beni arıyordur.
Ahmad deve estar me procurando.
- Peki arkadaşlarım? Ali, Ahmet ve diğerleri?
- E Ali, Ahmad e os outros?
Ahmet, özgürsün!
Ahmad, vocês estão bem! Todos vocês!
Oh, bu da kardeşi Ahmet.
E ele é Achmet, o seu irmão.
Ahmet?
Achmet?
- Nasılsın, Ahmet?
- Como estás, Achmet?
Ahmet!
Achmet!
Tanca'lı Abdül Ahmet'in gemisi.
O barco de Abdul Achmed de Tanger.
Adamlarınız konumlarını alsın! Sen, Ahmet!
Ponha os homens em posição.
Bu da Büyük Ahmet Han, elebaşları.
Aquele é o Grande Ahmed Khan, o chefe deles.
Liderlerinin adı Büyük Ahmet Han ve bir süvari şapkası takıyor.
Intitula-se "O Grande Ahmed Khan" e usa um barrete de hussardo.
Bu öneriyi merkez komiteye sunmalıyım ayrıca Büyük Ahmet Han'la da konuşsam iyi olacak.
Vou ter que apresentar este assunto ao Comité Central. É melhor ver isto com o Grande Ahmed Khan, pessoalmente.
Ahmet, buna inanamayacaksın. Seni bir televizyon yıldızı yapacağım.
Bem Ahmed, nem vais acreditar nisto, mas vou tornar-te numa estrela de TV.
Grubun elebaşı olan Büyük Ahmet Han, kaçtı.
O líder do grupo conhecido como o grande Ahmed Khan escapou.
Adım Ahmet.
Chamo-me Ahmet.
Peki kızım. Ahmet'e bizim de babamız var diyorum, inanmıyor. Gördün mü?
- Dizia ao Ahmet que nós também tínhamos um pai, mas não o acreditou.
Ahmet, bana bebek bezi getir.
Ahmad, traz umas fraldas.
Ahmet, bunlar ıslak. Bunları orada, odaya as.
Ahmad, essas estão molhadas, Vai buscá-las ali ao quarto.
- Ahmet, gel, oynayalım.
- Ahmad, vem, vamos brincar.
- Ahmet. Neredesin, Ahmet?
- Ahmad. onde estás, Ahmad?
Ahmet, çocuğu duyabiliyor musun?
Ahmad, não ouves o bebé?
Bu bizim Ahmet mi?
Não era o nosso Ahmad?
- Ahmet.
- Ahmad.
Görüyorsun ya, genç Ahmet, onları bu kapıları ve bu pencereleri... bırakırken görmek beni o kadar çok üzüyor ki şehre gidebilmek için büyük çabayla yaptığım o kapı ve pencereleri
Verás, jovem Ahmad, eu tenho muitíssima pena... Quando vejo que estão tirando essas janelas e essas portas... Que construí com tanto esforço para levarem para a cidade.
Ahmet, lütfen, bir saniye bekle.
Ahmad, por favor, espera um pouco.
- Sorun ne, Ahmet?
- O que foi, Ahmad?
Ahmet gelmiş, çingeneler şeyhi!
É Ahmed Dida, o campeão.
Ahmet, para babası!
É Ahmed, o Sheikh dos Ciganos.
- Hayat nasıl gidiyor, Ahmet?
- Como vai, Ahmed? Que contas?
Ahmet, tımarhaneden kaçmam için birkaç dinar versene!
Ahmed, dá-me uns dinares. Escapei de um manicômio.
Ahmet!
- Vem comigo.
Ahmet Bey, gelin lütfen!
Senhor Ahmed : venha, por favor.
Ahmet bir baba gibi ;.. ... İtalyanca konuşuyor ve yol yordam biliyor.
Ahmed é como um pai.
Çok para kazandım ve Ahmet'inki gibi İtalyan tarzı bir ev yaptıracağım.
Cuida de mim como se eu fosse seu filho Vou ganhar muito dinheiro. Quero fazer uma casa como a do Ahmed.
Doktoru, Ahmet'in adamı.
O doutor é um homem do Ahmed.
İnşallah kanınız zehir dolar! Ahmet!
Quem dá as ordens?
Sen herşeyi bilirsin, Ahmet! Her zaman, herşeyi!
Tu sabes, Ahmed.
Ahmet!
Ahmad!
Ahmet.
Achmet...
Ahmet haklıymış.
Ahmed tinha razão.
Bak ufaklık, Ahmet'e de ki ;..
diz ao meu irmão.. ... que Sadam não está louco.