Ajan Çeviri Portekizce
28,884 parallel translation
Gizli bir ajan tam olarak nasıl olmalı sence?
Como é suposto um agente secreto ser exactamente parecido?
Evine birkaç ajan yolluyorum.
- Vou mandar alguns agentes à casa dela.
Evine ajan yollamaktan bahsediyorum.
Estou a falar sobre mandar agentes à casa dela.
Ajanına bir şeyler oluyor.
Alguma coisa se passa com o teu agente.
Gerçekten ajan mı değil mi?
Ela é uma agente ou não?
Ben ajan weller.
Sou o agente Weller.
Ben, Ajan Backheim.
Agente Backheim.
Ajan Hart, Ajan Govelli.
Estes são o Agente Hart e o Agente Govelli.
Ve bu şekilde kaldığından emin olmak için Ajan Hart sizinle burada kalacak ve şeytana uyup bilgisayar başına geçmediğiniz ya da bir şekilde ekibinizle... -... iletişim kurmadığınızdan emin olacak.
E para ter a certeza disso, o Agente Hart fica consigo para assegurar que não vai usar o computador ou falar com a equipa de alguma forma.
Ajan Govelli... İsminiz nedir?
Então, Agente Govelli, qual é o seu primeiro nome?
Ajan Govelli, Scorpion artık sekizinci katta değil, bilginize.
Agente Govelli, informo que a Scorpion não está no 8º andar.
Kusura bakma Ajan Hırt, meşgulüz.
Desculpe, Agente Bart, estamos ocupados.
Ralph, ajanın ceketini al.
Ralph, apanha o casaco.
Ben FBI'dan Ajan Hart.
Agente Hart, FBI.
Ajanımız vuruldu!
Agente abatido!
Bir ajanımız vuruldu!
Repito, agente abatido!
Hastane Ajan Ritter'ın iki yerinden vurulduğunu söylüyor.
O chefe de cirurgia diz que o Ritter foi atingido duas vezes.
Ben ajan...
Sou o agente...
Çözümü İngiliz ajanında mı buldun?
Conseguiu conquistar o espião britânico.
Bunlar İngiliz ajan ve suç ortağı mı?
É este o espião britânico e a sua cúmplice?
Normalde size katılırdım Ajan Navabi, fakat Mato sizin bildiğiniz sıradan paralı askerlerden değil.
Normalmente, concordaria contigo, Agente Navabi, mas o Mato não é um mercenário qualquer.
Ajan Ressler, hoşgeldiniz.
Agente Ressler, bem vindo.
Bu benimle alakalı değil, Ajan Keen ile alakalı biliyorum ama onu tekrar kaybedebilirmiyim bilmiyorum.
Sei que isto não é a meu respeito, mas sobre a Agente Keen, mas não sei se tenho forças para a perder novamente.
Benim adım Elizabeth Keen. Ben FBI Ajanıyım.
Chamo-me Elizabeth Keen.
Ajan Ressler ve Navabi Miami'den dönüyor.
Os Agentes Ressler e Navabi estão a regressar de Miami.
Alexander Kirk sana ulaşmak için federal ajan dolu... bir kiliseyi patlattı.
O Alexander Kirk andou aos tiros numa igreja cheia de agentes federais para te apanhar.
Ajan Savino bir ajan ekibiyle Kirk'ün evinden aldığımız her kanıtı... en ince ayrıntısıyla inceliyor.
O Agente Savino lidera uma equipa de Agentes que estão a analisar cada evidência confiscada na casa do Kirk.
O hedef alındı... gizli bir Rus ajanı olmakla şuçlandı... kaçmak zorunda kaldı, tekrar mağdur duruma düştü!
Ela tornou-se um alvo a abater, acusada de ser uma Agente Russa inactiva, forçada a fugir só para se tornar uma vítima...
Ajanımız görevde.
São sete horas, estamos em posição.
Ajan Ressler ve Navabi güneydoğu tarafında.
Agentes Ressler e Navabi estão a Sudeste.
Ajan Ressler siz ve diğer gözetleme ekipleri derhal oraya gidin.
Agente Ressler, tu e as outras unidades de vigilância, vão já para lá.
- Ajan Ressler ve Navabi'ye gönder.
- Manda-as para os Agentes Ressler e Navabi.
Ajan Navabi, sıradaki görevinizi söylüyorum.
Agente Navabi, tenho o teu próximo caso.
Kamera kayıtları ve Özel Ajan Donald Ressler'ın şahitlik ettiği imzalı itiraf.
Fotos de vigilância, e uma confissão assinada e confirmada pelo Agente Especial Donald Ressler.
FBI'dan Ajan Navabi ve Ressler.
Agentes Navabi e Ressler do FBI.
Riley, ben FBI'dan özel ajan Samar Navabi.
Deixe mensagem. Riley, sou a Agente Especial Samar Navabi do FBI.
Ajan Ressler, hemen oraya.
Agente Ressler, vai até lá agora.
Kanıtlarının yok edileceğine dair teminat istiyorum. Bir ajan olarak söz vermeniz kesinlikle beni tatmin etmiyor.
Preciso de garantias... de que as tuas provas serão destruídas e a tua palavra enquanto agente definitivamente não é satisfatória.
İsabet olmuş çünkü bir ajan ya da casus değilim.
Bem, isso é bom porque não sou um agente... ou um espião.
Ajan Navabi'ye parayı bulmak için verdiği süre.
É o mesmo tempo que deu à Agente Navabi para conseguir o dinheiro.
Evet Ajan Ressler, kim olduğumu biliyor.
Sim, Agente Ressler, ele sabe.
- Bir asi ajanın sözüne inanmadım diye kusuruma bakma.
Viu? Desculpa-me por não acreditar num rebelde espião.
Vali Pryce, Ajan Kallus.
Governador Pryce, Agente Kallus.
Ajan Kallus, başlayabilirsiniz.
Agente Kallus, pode começar.
Fakat önce içinizden hangisinin asi ajanı olduğunu bilmek istiyorum.
Mas antes, quero saber qual de vocês é o agente rebelde.
Ajan Kallus, bu ikisine hücrelerine kadar eşlik edin.
Agente Kallus, acompanhe estes dois de volta às celas.
Bütçeyi yeni bir ajan alacak kadar artırabildim.
Consegui aumentar o orçamento para contratar um novo agente.
Ajan Robinson'un seninle görüşmesi gerekiyormuş.
Disse que o agente Robinson precisa ver-te.
"Ajan" olamaz.
Não pode ser "Agente".
Ajan Navabi, ne öğrenebildin?
- Agente Navabi, o que descobriste?
- Ajan Navabi.
O que faço?