Aksine Çeviri Portekizce
3,532 parallel translation
İyi ama bilinenin aksine Amanda adadan hiç götürülmemiş.
Excepto que a Amanda nunca saiu da ilha.
Bayan Britton'un sihirbazının aksine, ben şapkalardan tavşan çekip çıkartamam.
Ao contrário da mágica Mna. Britton, não consigo tirar coelhos da cartola.
Ama Stirling ve Başkan'ın aksine Jaeger'i araştırma şansım oldu.
Mas muito diferente do Stirling e da Presidente, pude investigar o Jaeger.
Sen ve FBI'n aksine, Ben kaçıran kişilerle ilgilenmiyorum.
Contrariamente a vocês e ao FBI, não me interessa levar os raptores à justiça.
Aksine tamamen dürüst oldum.
Pelo contrário, fui completamente honesta.
Her şeyin önüme sunulmasının aksine ben istediğimi elde etmek için en azından uğraştım.
Ao menos esforcei-me por alguma coisa, em vez de esperar que me caísse no colo.
Aksine, oldukça etkileyici görünüyor.
Pelo contrário, ele parece ser muito impressionante.
Senin aksine, onlar bu işin hâlledilmesi için gereken her şeyi yapmaya hazırdı.
Ao contrário de vocês... eles faziam o necessário para que o trabalho fosse feito!
O kadının aksine.
Ao contrário daquela mulher.
Tam aksine, onunla kal.
fica com ele.
Söylediklerinin aksine Brody, Langley'de meydana gelen patlamadan sorumlu değil.
Apesar do que disseram, Nicholas Brody não é responsável pela explosão em Langley.
Çocuk tatlı, seninle ilgileniyor ve en önemlisi, Tyler'ın aksine o burada.
É querido, está interessado, e o mais importante, ao contrário do Tyler, está aqui.
Görünenin aksine, belli ki Nikita'yı alt edebilecek kadar zeki değilsin.
Apesar da tua pose, não tens talento para derrotar a Nikita.
Seni öldürmeye çalışmak bir hataydı. Ama Percy ve Amanda'nın aksine ben hatalarımdan ders alıyorum.
Tentar matá-la foi um erro, diferente do Percy e da Amanda, eu aprendo com os meus erros.
Normalde çalıştığım insanların aksine sizler işinizi bitiriyorsunuz.
Diferente das pessoas com que costumo trabalhar, vocês conseguem fazer o trabalho.
Karakterinin aksine.
Mesmo fora do personagem.
Hayal kırıklığına uğramış öfkeden dolayı Cassandra'yı öldürmesini bu aksine mümkün kılmaz.
O que torna improvável ele ter morto Cassandra num ataque de fúria.
Aksine mahvettin.
Só pioraste tudo.
Tam aksine.
Bastante pelo contrário.
Kardeşimin davranışlarnın aksine, benim tutumlarım hâlâ aynı.
Independentemente das intenções do meu irmão, as minhas permanecem as mesmas.
Aksine, Nik.
Pelo contrário, Nik.
Tam aksine, kardeşim.
Pelo contrário, irmã.
Kendi adıma, böylesine sıkıcı işlerin aksine gerçek bir strateji uygulamayı yeğlerim.
Eu prefiro ter uma estratégia, a trabalho estupidificante.
Evet, senin aksine ben detaylara dikkat ederim, mesela saatin kaç olduğuna ve ortağını devriye için kaçta alman gerektiğine.
Eu, ao contrário de ti, presto atenção aos detalhes. Como que horas são, e a que horas apanhares o teu parceiro.
Aksine, bu kılıcı keşfettim.
Em vez disso, descobri esta espada.
Bilirsin, kasaba küçük bir yer.. .. seçim ofisi ününde diğer adayın aksine.. .. senin seçmeninin daha çok görünmesi..
Uma cidade tão pequena podia ter mais gente sua para ir às urnas, e um pouco menos do outro indivíduo.
İyi. Geceleri nasıl rahat uyuyorsan öyle yap ama şunu bil ki, cemaatinin aksine senin ruhunun lekesizlikten ne kadar uzak olduğunu şahsen biliyorum.
Bem... se te ajuda a dormir à noite tudo bem, mas não te esqueças que ao contrário do teu rebanho, eu sei em primeira mão que a tua alma é tudo menos imaculada.
En azından benimkiler dizlerimin üzerinde sekmiyorlar, seninkilerin aksine.
Pelo menos eles não estão a sair pelos joelhos, sua rabugenta inútil.
Mendez, dünyaya sunduğu her şeyin tamamen aksine yaşıyordu, Gibbs, ve her şey kâr amaçlıydı.
Mendez vivia totalmente contra tudo o que ele apresentava ao mundo, Gibbs, e tudo por lucro.
- Hayır, aksine gözlerimi açtı.
Não podes acreditar no que te diz.
Tam aksine.
O oposto.
Hayır, bazılarının aksine, Martin'in tavsiyelerine ihtiyacım yok.
Não, eu... A diferença para os outros é que eu não preciso do Martin como certas pessoas.
Planı onu öldürmek değilmiş aksine onu kurtarmak niyetindeymiş.
A ideia não era ele morrer, só que desta vez ela salvou-o.
Tam aksine Bayan Shaw.
Pelo contrário, Srtª.
Söylenenin aksine, ısırışı çok serttir.
Apesar do que diz o ditado, ele morde, acredite.
Kardeşimin aksine kabuklu deniz ürünlerine alerjim olmadığı için deniztarağı risottosunu seviyorum. Pekâlâ bir bakalım.
Muito bem, vamos ver.
Aksine 50 dolar dolar basarım.
Aposto 50 dólares em como não é.
Çünkü merkezde bunun aksine tanıklık etmek isteyen bir sivil var.
Pois tenho um funcionário civil da Polícia que discorda. E ele está disposto a testemunhar.
Jüri her zaman yargıcın aksine okuduğu ve gördüğü habelerden etkilenir.
O júri lê e vê sempre artigos sobre o julgamento, mesmo que o juiz proíba isso.
Gerçeklerin ve görünen aksine kurbanlar ve kahramanlarla birlikte her zaman bir katil vardır.
Escondida entre os factos e os números, as vítimas e os heróis, há sempre um homicídio.
Senin aksine, onun bu işten bir kazancı yoktu.
Ao contrario de ti, ela não tem nada a ganhar.
Gerçeğin aksine neyin gerçek gibi göründüğünü biliyordum.
Eu sabia que a verdade seria o oposto do que parecia.
Diğerlerinin aksine...
Ao contrário dos outros.
Bana kimliğinin olmadığını söylemişti. Boyle'un aksine de benim ilk içgüdülerim poposunu okşamak olmadı.
Pois ela disse-me que não tinha identificação e, ao contrário do Boyle, não lhe acariciei o rabo.
Akıllı, sadık, cesur, it gibi çalışıyor ve siz dedikoducu orospuların aksine, ne zaman susacağını biliyor.
É esperto, é leal, destemido, trabalha que nem um cão, e gosta pouco das vossas conversas de meninas, ele sabe quando tem que estar calado.
Aksine, ona daha kuvvetli bir sebep yaratıyor.
Isto dá-lhe um motivo mais forte.
Sheryl Sandberg'in söyleyebileceklerinin aksine iş dünyasında kadın olarak başarılı olabilmek hâlâ daha kolay değil. Çok şey feda ettim.
Apesar do que diz a Sheryl Sanderberg... ainda é difícil uma mulher ter sucesso nos negócios.
Malum kişilerin aksine, o bana inandı.
Bem, ao contrário de algumas pessoas, ele acreditou em mim.
Tanıklık etmemi istemiyor oluşun Laurel aksine tanıklık etmem gerektiğini gösteriyor.
Bem, o facto de não quer que o faça, Laurel, é um indício que o devo fazer.
Tam aksine.
Ao contrario.
- Ve aksine...
- Ainda bem. - Por outro lado...