Almıyorum Çeviri Portekizce
1,534 parallel translation
Neden hiç rapor almıyorum?
Porque não recebo relatórios?
- Hayır. Bu delillerin sahipliğini almıyorum. Sen göster.
Não me vou responsabilizar por essa prova.
Hayır, Shawn, almıyorum.
- Não, Shaw, não vou.
Birşey satın almıyorum.
Engole isso? Não estou a engolir nada.
Sinyal almıyorum.
- Não recebemos sinal.
Seni almıyorum.
Não o levo a si.
Üzgünüm, bunun için maaş almıyorum.
- Não me pagam para ficar aqui.
- Senden bağış almıyorum.
- Não aceito caridade vinda de ti.
Tabii ki, tabii ki uyuyor. Annene de 45 beden elbise uyar ama ben almıyorum.
Um vestido tamanho 32 serviria à tua mãe, mas eu não sairia com ela assim.
Artık maaş almıyorum Daryll.
Estou fora de cena, Darryl. Pelo amor de Deus.
Hipertrofik Kardiyomiyopati. İlaçlarımı bir süredir almıyorum. Çünkü performansımı düşürüyorlar.
Tenho cardiopatia, não tenho tomado os medicamentos, para não interferir com o jogo.
Emirleri sizden almıyorum.
Eu não recebo ordens suas!
Bu konuda artık telefon almıyorum ama devam edin.
Não se queixaram desses, mas continuem.
Ben uyuşturucu almıyorum!
Não tomo drogas!
Hafızalarımıza yaptığımız bu geziden pek zevk almıyorum.
Não me estou a sair bem nesta visita ao passado.
Kimsenin cebinden zorla almıyorum.
Não o tiro dos bolsos delas.
Ana B, o yeri alıyor olsam bile, ki almıyorum geçen yıl beni sattın.
E, segundo, mesmo que fosse ficar com o espaço, e não vou, lixaste-me no ano passado.
Onları almıyorum.
Não vou tomar isso.
Onları almıyorum.
- Não vou tomar isso.
Unutma, bu işten para almıyorum.
Não te esqueças de que não ganho nada com isto.
Ben hiç koku almıyorum.
- Não me cheira a nada.
Bu hastaları almıyorum.
Isto são pacientes com um monte de complicações. Não fico com eles.
İkinizden de sağlıksız ölçümler almıyorum.
Não estou a receber leituras insalubres de nenhum de vocês.
Herhangi bir koku almıyorum.
Não me cheira.
Çörek almıyorum.
Eu não ganho donuts.
Giyecek ödeneği almıyorum.
E não recebo subsídio para a roupa.
Yanıma üstümdeki giysiler dışında pek birşey almıyorum.
Vou fazê-lo com pouco mais do que as roupas que estou vestindo.
Ve bu gece şapşallarla bakirleri almıyorum.
Então podem se retirar. Tudo bem, deixa estar.
Herhangi bir enerji okuması almıyorum, yani, bu dağdaki her kayanın ve taşın altına bakmanın, yapmamız gereken şey olduğunu sanmıyorum.
Não estou conseguindo nenhuma leitura de energia, então, excluindo literalmente procurarmos sob cada rocha e pedra desta montanha, não sei ao certo o que deveríamos fazer...
Onu geri almıyorum.
Não a vou aceitar de volta.
Neden Vergi Dairesinin buraya el koyması için bir hafta daha bekleyip, sonra da senin teklif ettiğin fiyatın yarısına, onu özel bir açık arttırmada satın almıyorum?
Por que eu simplesmente não espero uma semana até que a Receita se aproprie do lugar ê e depois compro de volta em um leilão privado por metade do que está oferecendo?
Ben kilo almıyorum, Danny.
Não vou ganhar nenhum peso, Danny.
Lafımı geri almıyorum.
Não estou avoltar atrás.
Ama emirlerimi senden almıyorum.
Apenas não aceito ordens tuas.
Yüksek mühendislik dersi almıyorum.
Eu não aulas de engenharia honorária.
Sohbet edince puan almıyorum.
Eu não ganho pontos por conversa fiada.
Sohbet etmek için para almıyorum.
Eu não sou pago para ter conversa fiada. Vamos voltar ao teste?
Onu iki ay boyunca aradığını da göz önünüe almıyorum ve tek sebebi vatandaşlık alamamış olmandı.
E telefonaste-lhe durante 2 meses. Só acabou porque não conseguiu obter o visto.
Onu senden almıyorum.
Precisamos de reparar o servidor.
Hazır mesajı sinyali almıyorum.
- Não estou a receber o sinal.
Bakıyorum bayanın için birşey almışsın, ben de kendiminki için aldım.
Eu vi que pegaste alguma coisinha para a tua mulher, e eu para a minha.
Dosyalar dışında, bir adres defteri, faturalar, bir kaç anahtar neden almıştım hatırlamıyorum ama Elle Dergisi ve bir de cinayet dava dosyaları...
E para além dos arquivos... havia uma agenda telefónica, facturas, chaves, uma cópia da revista "Elle", não sei bem porquê. E o arquivo do caso de homicídio.
Ben de bir şey almış mı diye mali kayıtlarına bakıyorum.
E a verificar os registos financeiros para tentar descobrir alguma compra recente.
Vegastaki ilk günlerimi hatırlıyorum. Bunlardan bir tane almıştım...
Lembro-me da minha primeira vez em Vegas.
Sizleri, buraya gelerek... almış olduğunuz riskler için selamlıyorum
E saúdo-vos pelos riscos que tomaram por hoje estarem aqui.
Dinle, biliyorum bu senin ilk günün ve buraya geldiğim ilk günü hatırlıyorum. Alışmam epey bi'zaman almıştı.
Ouve, sei que é o teu primeiro dia, e eu lembro-me que quando me mudei, demorei um bom bocado a acostumar-me.
Acil serviste çalışıyorum. 14 yaşında hamile, aşırı dozda uyuşturucu almış halde geldiğinde orada olacağım.
Trabalho num serviço de urgência portanto, lá estarei para cuidar dela quando aos 14 anos der entrada grávida, com uma overdose em cima...
Bakıyorum altınını geri almışsın.
Eu vejo que recuperou o seu ouro.
Kahretsin! Bu biletleri aylar önce, Lily ve kendim için almıştım ve şimdi benimle gidecek birini bulamıyorum.
Comprei estes bilhetes, tipo, há meses para mim e para a Lily e agora não encontro ninguém para ir comigo.
Hiç anlamıyorum. Neyi yanlış yaptım kafam almıyor.
Não entendo, não sei o que fiz de errado.
Size bu ormanda nasıl besin zincirinin parçası olmadan hayatta kalınacağını göstereceğim. Yanıma üstümdeki giysiler dışında pek bir şey almıyorum.
Esta foi a aterragem mais rápida e radical que alguma fiz.