English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Alına

Alına Çeviri Portekizce

20,399 parallel translation
- Göz altına alınacaksınız.
Gavin!
Claire ebeveyni okula şikayet etmiş olabilir, bunun sonucunda da şüpheli evinden alınmıştır.
É possível que a Claire tenha feito queixa na escola contra o pai, o que resultou na remoção do suspeito da casa dele.
Eğer başın belaya girerse, bu defteri al Don Epifanio'ya götür ve hayatınla takas et, tamam mı?
Se alguma vez estiveres mesmo na merda, pegas nesta agenda, e leva-a ao Don Epifanio, e troca-la pela tua vida, está bem?
Kadınını kontrol altına al.
Estás a falar da tua mãe.
Çantanı da alıp git şimdi.
Pela na tua bolsa e vai embora.
O zaman o aptal kapüşonlusunu ve dandik ayakkabılarını alıp oraya git ve salak yüzüne çarp gitsin.
Então pegas na camisola estúpida e nos sapatos idiotas dele, vais lá e atira-los à carantonha parva dele.
Büyük bir hataydı. Kızların benden hoşlanmasına alışık değilim.
Não estou habituado a que as miúdas gostem de mim.
Waverly'yi de alıp buradan kaçacağınıza dair. Hemen.
Pegas na Waverly e foges, agora.
Çünkü bana Constance'tan bahsetseydin kafatasını alıp gideceğimi biliyordun.
Sabias que se me contasses da Constance, pegava na caveira e ia embora.
Çiftlik evinin neden hedef alındığına dair bir fikrin var mı?
Fazes ideia porque a tua casa foi um alvo?
İyi bir adam ol ve yarın onu yanına alıp kazıda dolaştır.
Seja um bom rapaz e leve-a amanhã a dar uma volta.
Onları buradaki mezarlarından alıp yaklaşık 500 km öteye buradaki yeni şehrinin yanına yeniden gömmüş. Yeniden gömdükleri alanları bulduk.
Tirou-os aqui dos seus túmulos e sepultou-os a 480 quilómetros daqui, ao lado da sua nova cidade, aqui e aqui.
Onun yerine yanına bir şişe Margaux al. Carter onu sever.
Leve antes uma garrafa de Margaux, o Carter gosta mais.
Üstüne alınma. Geldiğim yerde hepiniz öyle görünüyorsunuz.
Sem ofensa, mas é assim que são na minha terra.
- Güzellik uzmanlarını hedef alıyorlar.
Estas pessoas perseguiram-na? O alvo são os profissionais de beleza.
- Biraz alındım açıkçası.
- Alguma, na verdade.
Alabildiğini alıyorsun, öldürmek zorunda olduğunu öldürüyorsun ve hayatına devam ediyorsun.
Levas o que puderes, matas quem precisares e consegues continuar.
Akdeniz'in büyük bir kısmını güvenliği altına alır Üçüncü Reich'in petrole kolayca ulaşabilmesini sağlardı.
Isso garantiria domínio sobre o Mediterrâneo e daria ao Terceiro Reich acesso fácil ao petróleo.
Arıza yaparsa, soğumaya bırak boşa al, tekrar çalıştır.
Se deixar de funcionar, deixa-a arrefecer, põe-na em ponto morto e volta a ligá-la.
Alınıp, tekrar hapishaneye getirildi.
Foi presa. Trouxeram-na logo de volta para a prisão.
Flores'e işkence ediyorlar ve haklı. Dominikalıları hedef alıyorlar.
Esta merda com a Flores é bárbaro e ela tem razão, eles têm as dominicanas na mira.
Sence Al Capone'un hapisteyken oda arkadaşı yok muydu?
E o Al Capone não tinha um colega de quarto na prisão?
Yapman için sana bir iş verildi, aklını başına al.
Foi-te dado um trabalho para fazer, por isso sê inteligente.
Bir dahaki sefere uydu alıcısı olan bir araba çal.
Na próxima rouba um com satélite.
Gitmeden şu cihazı yanına al. İçeri girince seni aramamı bekle.
Antes de ires, quero que pegues neste equipamento, vais lá para dentro, e esperas que ligue-te.
İşte orada, alın onu!
Lá está ela. Apanhem-na!
30'lu yaşlarda, alışılmadık özellikler gösteren bir çok yarası var.
Na casa dos 30, trauma severo com propriedades inusuais.
Onu al ve kıçına sok.
Leva-o e coloca-o no teu cu.
Böldüğüm için özür dilerim ama yumurtaların alınmasına hazır olduğumuzda haber vermemi istemiştin.
Lamento interromper o vosso... Mas pediram-me para avisar quando estivéssemos prontos para avançar com a remoção dos óvulos dela.
- Al bakalım.
Na batalha, escolhe a tua arma sabiamente.
Lanet olsun, hayatında bir kez olsun sorumluluk al.
Raios, por uma vez na tua vida, assume a responsabilidade.
- Chet, silahı al!
- Chet, segura na arma!
Adam başına para alıyorlar.
Eles cobram-nos por cabeça.
Daha en başından alışkanlıklarına düşkün biriymiş.
Uma criatura de hábitos desde o começo.
-... sıradaki yeri... - Bak ne diyeceğim. Alınma ama bir rafı gördükten sonra hepsini görmüş gibi oluyorsun zaten.
Na verdade, desculpe, não quero ofender mas quando se vê uma, veem-se todas...
- Buraya Twen-X adına iş alımı için geldim. - Size bunu vermem gerekiyor.
Sou da Twen-X e tenho de lhe dar isto.
Bütün kullanıcılardan biraz güç alırsam da kimse farkına varmaz.
E roubo energia aos outros inquilinos, ninguém saberá.
Laurie, muhtemelen kurula benim yerime başkasını alıp yarın oylamayı tekrarlamak istersin ama şu anda buradayım. Destek çıkmak için hiçbir sebebim yok ama Richard'ın kurmak istediği platformun uzun vadede bütün kutulardan daha kârlı olacağına inanıyorum.
Bem, Laurie, sei que provavelmente me substituirá e convocará nova votação amanhã mas estou aqui hoje e... embora não tenha números para justificar, acredito mesmo que a plataforma do Richard será bem mais lucrativa a longo prazo.
Onu bulacağım, testeremi alıp, götüne sokacağım.
Vou encontrá-lo, vou pegar na minha motosserra, vou espetá-la no rabo dele.
Böylece, derisini dökse bile... Onu tekrar bulup, testerimi alıp...
Dessa forma, mesmo que mude de pele, continuo a poder encontrá-lo, pegar na minha motosserra...
Çünkü Laurie'nin şirketine ne yaptığını bilseydi muhtemelen eline bir silah alıp kafasına sıkmak isterdi. Tamamdır.
Se ele soubesse o que a Laurie faz à empresa dele, estouraria os miolos.
Bunların olacağını bilseydim lisede İspanyolca dersi alırdım.
Se soubesse que isto ia acontecer, teria estudado espanhol na escola.
Onu bulacağım, sonra testeremi alıp kıçına sokacağım.
Vou encontrá-lo, vou pegar na minha motosserra, vou espetá-la no rabo dele.
Eğer ödemezsen yolda minik şovumuzu oynamaya başlayacağız. Bakarsın bölge savcısı adında bir adam rol alır.
Senão pomos o nosso espetáculo na estrada, talvez atuar para alguém chamado "Promotoria".
Bak Milhouse, şu Rick'i oynayan çocuğun başına herhangi bir şey gelirse... rolü alırsın.
Milhouse, se alguma coisa acontecer àquele miúdo que faz de Rick... tu ficas com o papel.
İnanılmaz, gerçekten, kafasına göre işe giden bir kocası, büyük ihtimalle kafasını koltuğa vuran, Allahlık bir oğlu olduğunu göz önüne alınca.
É incrível, na verdade, considerando que tem um marido que raramente aparece no trabalho, um filho que, Deus o abençoe, está provavelmente a caminho da cadeira eléctrica.
Um, ooh, alışveriş merkezi arabasına mıl?
De carro até ao centro-comercial?
Önümüzdeki hafta Ralph'la kampa gitmeye can atıyorum hem ona başarı madalyaları için alıştırma da yaptıracağım... -... ama şu düğüm atma olayını yapmam.
Fico contente em ir acampar com o Ralph na semana que vem, e vou ajudá-lo a praticar pelas medalhas, mas recuso-me a ficar a fazer nós.
Sıcaklık, Happy'nin ağırlığı, kıyafetlerinin yalıtım derecesi ve tahmini ısı kaybı dikkat alınırsa donarak ölmesine 41 dakikası var.
Baseado na temperatura, e no peso da Happy, a qualidade do isolamento do equipamento e estimativa de perda térmica, ela tem 41 minutos antes de congelar até à morte.
Çantanı al.
Pega na tua bolsa.
İnsanları kara listeye alıp kıçına tekmeyi basanlarız.
Somos as pessoas que vieram dar uma tareia e pegar em nomes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]