English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Alırsın

Alırsın Çeviri Portekizce

5,399 parallel translation
Komşuların sesi duyma riskini alırsınız, makinenin sesini ya da kokuyu ama hepsini evde hallederiz.
Corremos é o risco de alertar os vizinhos pelo barulho, da maquinaria, ou pelo cheiro... mas faríamos tudo dentro de casa.
Ben noktada, Doktor Cayle doğru alırsınız, kocamın ölümü kolay olmamıştır,
Irei direto ao ponto, Doutor Cayle. A morte de meu marido não foi fácil para mim.
Ama her zaman anlaşmanın kokusunu alırsın, değil mi?
Mas sempre conseguiu farejar um negócio, certo?
Yarın gidip bakarız, istediğin bir mobilya varsa alırsın.
Vamos até lá amanhã para ver se queres ficar com alguma mobília.
Kalanı da siz alırsınız.
Ficam com o que sobrar.
Kocalarını ellerinden alırsınız diye korkarlar.
Têm medo que lhes roubem o marido.
Sen alırsın koltuğu.
Não. Serás tu.
Eğer şimdi ayrılır ve arkana bakmazsan kozunu elinden alırsın.
Mas se saires daqui agora e não olhares para trás, irás tirar-lhe essa vantagem.
Hadi, gel biraz yürüyelim. Temiz hava alırsın.
Vamos dar um passeio e apanhar ar.
Belki olaylar durulduğunda gelecek sefer alırsınız.
Talvez para a próxima, quando as coisas acalmarem.
- Clark'ın BIOS çipinde bulduklarını alırsın bir mühendisine aynı şekilde işleyen bir ünite yapmasını söylersin ama nasıl yapacağını kendi bulur.
- Pegamos nas descobertas do Clark sobre o chip da BIOS, mandamos um engenheiro construir uma unidade que opera e executa da mesma forma, mas não lhe dizemos como.
500 €'yu alırsın.
Eu dou-te mais 500.
Öyleyse işi alırsın.
Ofereço-ta.
- Gerisini sen alırsın.
- Dez! - Basta!
Paramı nakit ver sonra ehliyetini geri alırsın.
Dá-me o dinheiro e eu devolvo-te a carta de condução.
Bazen verirsin, bazen de alırsın değil mi?
Algumas vezes dás e algumas vezes recebes, huh?
Bazen de fazlasıyla alırsın.
E algumas vezes recebes mesmo.
Yenilerini alırsınız.
Trazes novos.
- Kalanını iş bitince alırsın.
Podes descansar quando o serviço estiver feito. Ok.
Babayı alırsın Runkle!
Vais o caraças, Runkle!
Bulaşıkları yıkarsın, minimum maaş ile çalışırsın, bahşiş alırsın. İşin yapılışını öğrenirsin.
Podes servir às mesas, trabalhar por um salário mínimo, gorjetas...
Izninizle verirseniz Şimdi, ben işe geri alırsınız.
É sempre cansativo ter estas conversas, Owen. Agora, se me deres licença, vou voltar ao trabalho.
Hazır gitmişken bana da bir Latte alırsın hem.
Podes trazer-me um café com leite.
Sen pencereyi alırsın, ben de şu altın sikkeleri çalarken kaydedilen görüntülerimi.
Recebes o vitral e eu recebo o vídeo de mim a roubar as moedas de ouro.
- Dedektiflerle konuştuktan sonra alırsın.
Depois de falares com os detectives.
Ben kıyafetlerimi alayım. Sen de beni yurttan alırsın, tamam mı?
Vou buscar umas roupas e vais buscar-me ao dormitório?
Önce parayı görelim, sonra malı alırsınız.
Primeiro, dão-me o dinheiro, depois levam o mijo.
Bunu ortaya çıkarırsan fotoğraflarını alırsın.
Diz-me quem ele é e terás as fotos.
O zaman Bay Paxton'ın parasını alırsın.
Então, vais poder ter todo o dinheiro do Sr. Paxton.
Geri çekil yoksa sen de nasibini alırsın.
- Afasta-te, ou serás o próximo.
- Ne alırsınız?
- O que vai ser hoje?
Artı, bir bebeğin olursa Mendez'den çocuk nafakası alırsın, Sakat'tan da para sızdırırsın.
E melhor ainda, tens um bebé. Ou seja, pensão de alimentos do Mendez e extorsão de dinheiro ao perneta.
RJ! Düşünmüştüm ki Tayland'a gittiğinde bana şu sevdiğim köri soslu makarnadan alırsın.
Pensava que ias buscar comida tailandesa, aquela sopa de caril com massa chinesa de que gosto.
Benimle uğraşırsan karşılığını alırsın.
Se te metes comigo, levas o troco.
- Olmaz! Babayı alırsın.
Não querias mais nada!
Sadece bazen farkına varmak için emir alırsın.
É só dar-lhe um tempo para perceber isso também.
Birini öldürmek için emir alırsın, belki tetiği sen çekersin, fakat bu sana bağlı değildir.
Tu recebes a ordem de matar alguém, e podes apertar o gatilho, mas não é culpa tua.
Sonra tüm hırsını karısından alır.
E depois descarrega todas as suas frustrações sobre sua mulher.
Sandığından daha ağırdır. Alışırsın ama.
É mais pesada do que esperava.
Ona da alışırsın.
- Também vai habituar-se a isso.
Gelin, arabada, sürücü koltuğunda oturun. Böylelikle alışırsınız.
Venha sentar-se no carro no assento do motorista.
Hatake üsse sınırsız giriş izni sağladıysa neden onu karşımıza alıp maymun kılı bulduğumuzu söylemiyoruz?
Se o Hatake nos dá livre acesso à base, porque não lhe dizemos que encontrámos um macaco?
Alışırsın.
Vai correr bem.
Belki kafanın biraz yanındaki dolaba uzanırsın ve tuzluğu alıp elime getirirsin ki şunu pişirmeyi bitirebileyim.
Talvez possas abrir o armário a uns 20 centímetros da tua cabeça, tirar o sal e pô-lo na minha mão, para poder acabar de cozinhar.
Alıştığı sınırsız pornografi membaına erişebilmek için evdeki diğer bilgisayarı kullanması gerekiyordu.
Para ter acesso à fonte ilimitada de pornografia a que se tinha habituado, o Don teria de usar o único computador disponível na casa.
- Ayakkabılarımı alınca kapatırsın.
Fecha quando eu vier buscar os meus sapatos.
Sonra da bu genç bayanları geri alırsınız, ha?
Então vais poder ter as miúdas de volta.
Buna alışırsın.
- Vai acostumar-se...
İşimiz bitince alırsın.
- Tê-los-á quando terminarmos.
Seni kanatlarının altına alır, onların altına sığınırsın.
Cobrir-te-á com as suas penas e sob as suas asas encontrarás refúgio.
Alışırsın. Bizim dünyamızdayken kimdin peki?
- Não te preocupes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]