Alışsa Çeviri Portekizce
74 parallel translation
Ailen, minik kartpostallarımıza alışsa iyi olur.
Os seus parentes podem também acostumar-se com os nosso cartões.
Bu kasaba bu fikre alışsa iyi olur.
É bom que a cidade se habitue à ideia.
Acele alışsa iyi olur.
É melhor que se habitue depressa.
Alışsa iyi olur.
É melhor acostumar-se.
Ve asla unutmayın, dünya sizi al aşağı etmeye çalışsa bile, pozitif kalın.
E nunca se esqueça : Quando o mundo o desapontar, seja positivo.
Gayiz, buradayız. İbneyiz ve buna alışsa daha iyi olur.
Chegamos, somos bichas, e é bom que ele se habitue!
Vuk'un annesi bu duruma alışsa çok iyi olur.
Você têm meus 3 1 / 2 milhões?
O zaman Prens Hapi şuna alışsa iyi olur insan her istediğini elde edemez.
Então, o Príncipe terá de se habituar a não ter tudo o que quer.
Çalışsa bile en azından bir saatimizi alır.
Mesmo que funcione, vai levar mais de uma hora para arrefecer.
Buna alışsa iyi olur.
Ela deveria se acostumar com isso.
Notları böyleyken market arabası itmeye şimdiden alışsa iyi olur.
Com as suas notas, mais vale habituar-se a empurrar carrinhos de compras.
Turtacı kalbinden gelen hislere giderek alışsa da onun gözlerine dikkat edildiğinde ve Chuck'ı yanındaki yatakta uyurken gördüğünde aslında buna alışamamıştı.
O Pasteleiro tinha-se acostumado ao sentimento com o que o seu coração sentia quando olhava e a via a dormir na cama ao lado. E não tinha dormido.
Gerçekten çalınmışsa, geri al.
Se realmente foi roubado, devolva.
Eğer bir adam istediğini elde etmeye alışmışsa... fazla ileri gidinceye kadar istediğini verirsin.
Quando um homem tentava a sua sorte... tu deixava-lo ir longe demais.
İstediği her şeyi alırdı bizler de ne kalmışsa onu alırdık.
Ele ficava com tudo o que ele queria e o resto de nós ficava com o que sobrava.
Oysa baksana ona, bugün besinin alıp yatışsa da,
Que somente hoje alias e alimentas,
Örneğin, lafın gelişi, eğer odasını toplamışsa 1 $ alırdı.
Por exemplo, se ela arrumasse o quarto, dava-lhe um dólar.
Alışılmadık bir harekette bulunmuş... ve... iğrenç hakaretlere maruz kalmışsa.
Se se tiver exposto com um comportamento não convencional... a... insinuações ofensivas e...
Bartlett'den alıntılar yapmışsa ne olmuş?
Tem um exemplar das Citações de Bartlett.
İyi dinle beni, kız bizim tanığımız ve eğer gözaltına alınmışsa, birisi bize haber vermeliydi!
Olha, ela é a nossa merda de testemunha e se ela tá em custódia, é melhor alguém dizer-me!
Lisa, bir şeyi atlıyorsan ya da gerçeği saklıyorsan,... ve eğer Jason da bu işe karışmışsa, sen de uzun bir süre alıkonabilirsin.
Se está a omitir alguma coisa, pode-lhe ser atribuída responsabilidade, se o Jason cometeu um crime.
Eğer protokol dün uygulanmışsa, bu giden solucan deliği o zamandan beri gücünü nereden alıyor?
Se o protocolo foi accionado ontem, de onde tem o wormhole retirado a energia desde então?
- Konsolda "beni al" diye bağıran iki 20'lik kalmışsa, tehlikesiz olamaz.
Não há nada de benigno em duas notas de 20 á mão de semear.
Birinin karnı yarılmış ve karaciğeri alınmışsa ne kadara gider? - Mönüsü var.
Se alguém fosse esventrado e lhe retirassem o fígado, quanto é que valeria?
- Eğer al-kesh DHD'ye çarpmışsa, bu giden geçide sağlanan enerjiyi kesecektir.
Se o al-kesh chocou contra o programador do outro planeta, cortou a energia do portal.
Müşteriyi havasında yakalarsan,.. ... çanağı almışsa bir aylık uğraşının karşılığını alırsın.
Apanhamo-los bem dispostos, a ganhar bastante, e podemos ganhar o mês.
... Özellikle söz konusu olan size sözünü dinletmeye alışmışsa.
Especialmente com alguém que está habituado a que tu o sigas.
Eğer, El Hattal, gece yarısına kadar Hamad'ın kumlarına ayak basmamışsa, kafanı, Bağdat ipeğine sarılı olarak, amcama göndereceğim.
Se não me enviarem o Al-Hattar até a meia-noite, enviarei a tua cabeça para o meu tio, enrolada em seda fina.
Eğer Blanche gözaltına alınmışsa, burada buluruz.
Se a Blanche foi detida, nós a encontraremos aqui.
Massachusetts'te satın alınmışsa, dükkan düzgün kayıt tutuyorsa veri bilgisayarda kaybolmadıysa ve sahibi Paradise'da oturuyorsa.
Se a compraram em Massachusetts, se a loja de armas fez os papéis... se não extraviamos o arquivo no computador... e se vivem em Paraíso.
Pyongyang alınmışsa ve Müttefikler kuzeye ilerliyorsa gidecek bir yerimiz yok.
Se Pyongyang tiver sido tomado e se os Aliados estiverem a ir para norte, não temos sítio para onde ir.
"Bir şey alınmışsa geride bir şey kalmıştır."
leva-se algo, deixa-se algo.
Geleneklere göre, adam ; eğer nişanlısı kaçmışsa yüzüğü geri alır.
Sabes, tradicionalmente o rapaz recebe a sua aliança de volta quando a noiva foge.
Böyle alışmışsa elinden bir şey gelmez.
É algo que não pode evitar.
Rezervasyonlarınızın bir kopyasını ve bu kartlarla kim alışveriş yapmışsa, listesini alacağız.
Precisamos de cópias das vossas reservas e uma lista de todas as pessoas com acesso aos cartões dos clientes.
- Bu vakaların % 90'nında kadın kızını alıp böyle bir yere kaçmışsa bence kesinlikle kocasına çok kızmıştır.
- Noventa porcento das vezes quando uma esposa foge e leva a filha para um sítio como este eu diria que está furiosa com o seu marido.
İnsanların kendi taşıdıkları değerlerin farkına varmalarını istiyorum Kendi içeriklerinin hükümdarları olduklarını, bir şeyler yaratabileceklerini başka birileri bir şeyler yaratmışsa bunu paylaşabileceklerini fark etsinler. Katkıda bulunabilirler, yardım edebilirler, alıp kullanabilirler.
Eu quero que as pessoas reconheçam seu próprio valor - quero que se dêem conta de que são mestres de seu próprio conteúdo, que são... elas criam algo, elas podem compartilhar, se outra pessoa criou algo elas podem contribuir, podem ajudar, podem pegar e usar
Hücresel artıklar gittikçe artar, ve ölümcül olan, hayati olanın yerini alır. Ama eğer bağışıklık sistemindeki küçük bir farklılık, bir şekilde mükemmel panzehir, mükemmel hücre yenilenmesi sağlamışsa, çürümeyi tamamen durdurması gayet mümkün.
Mas se um equívoco no seu sistema, provocou uma desintoxicação perfeita, uma renovação perfeita, então sim.
O zaman ona alışveriş listesine birşey yazılmışsa almasını söyle.
Então diz-lhe que quando algo está na lista de compras ela deve de o comprar.
Başrahip'ten ne alınmışsa diğer tutsaklardan topladığımız ganimetlerin yanındadır.
Tudo o que fosse tirado ao abade, seria colocado com os materiais valiosos que tirámos dos outros prisioneiros.
Bir projeye başlamışsa alışılmadık sayılmazdı.
Não era invulgar quando ele trabalhava num projecto.
Ya 2 numaralı jüri satın alınmamışsa?
E se a segunda jurada não foi comprada?
Eğer apandis ameliyat öncesi özel sıvıyla korumaya alınmışsa bozulmadan, yıllarca o haliyle muhafaza edilebilir.
Se o apêndice foi guardado em formaldeído e corado antes da cirurgia, pode estar guardado há anos.
Eğer bu adam bunu yapmışsa, bence akademi ödülünü alır.
Se este indivíduo fez isso, tem o meu voto nos malditos Óscares.
Şekerli çörek kalmamışsa bir tane kruvasan alıyorum.
Como um croissant, se não houver pão doce.
Ona bundan al. - Tamam. Peki ya, o bana birşey almamışsa ve ben de elimde şili biberli yada lavantalı yada balık aroması enjekte edilmiş bir kutu çikolatayla orda kalakalırsam?
Mas e se ele não me der nada e eu aparecer com chocolate de malagueta, alfazema ou salmão?
Eğer Küba'da kalmışsa nasıl oluyorda klüpteki Vega ile aynı fotoğrafta yer alıyor?
Se ela não conseguia sair de lá, como é que ela estava naquela fotografia com o Vega na discoteca?
Eğer GPS fabrika takılmışsa, takip bilgileri uydu teknolojisi ile alınsın, alınmasın, aracın bir parçası olarak kabul edilmelidir.
- Se o GPS foi instalado na fábrica, deve ser considerado uma parte do automóvel, não interessa se os dados vieram de satélites.
Tabii ki, başka bir sebeple alınmamışsa.
A não ser que a tenham mudado de lugar por algum motivo.
Tabii dostu Messala tarafından korumaya alınmamışsa.
A não ser, é claro, que tenha sido protegido pelo seu amigo Messala.
Ya o serum senin DNA'n baz alınarak yapılmamışsa?
E se o soro não for baseado no teu ADN?