English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Alışırsın

Alışırsın Çeviri Portekizce

823 parallel translation
Deniz zordur ama alışırsın.
O mar é duro, mas tu vais vencê-Io.
Başka zaman alışırsın.
Amolece-os noutra altura.
Hollanda'da uzun süre kaldığında onlara alışırsın.
Habitua-se a eles quando se está muito tempo na Holanda.
Ama bir kaç günde alışırsın.
Mas habituas-te daqui a umas noites.
- Alışırsın.
- Habituas-te a isso.
Yakında buna da alışırsınız.
Vão acostumar-se a isso.
- Alışırsın.
- Vais habituar-te.
Fakat zamanla geniş alanlara alışırsınız.
Mas primeiro, querem ver o Oscar.
Sonra zamanla alışırsın.
Depois começa a ultrapassar isso.
- Alışırsın.
Uma pessoa habitua-se.
Başta sizi şok eder ama alışırsınız.
É um choque no início mas vai se acostumar.
Yaklaşık iki kilometre sonra alışırsın.
Vais superar bem isso no primeiro milhar de braças, ou assim...
Ama nasıl zeytinin tadına alışırsan, buna da alışırsın.
É como as azeitonas, temos que nos habituar ao sabor.
- Alışırsın.
- Vais-te habituar.
- Büyütülecek bir şey değil, alışırsın.
- Não é totalmente nua, que mal tem?
Küçük pembe haplara alışırsın.
Vão dar-lhe comprimidos cor-de-rosa.
Bir süre sonra bu zincirlere alışırsın Luke ama şakırtılarını hep duyacaksın.
Com o tempo, vais acabar por te habituar às correntes, Luke... mas nunca te habituarás ao som que elas fazem.
Kokuya da alışırsınız.
- Logo te habituas ao cheiro.
Alışırsın.
Aprenderás.
Kokusuna kısa sürede alışırsın.
Vai-se habituar ao cheiro sem dar por nada.
Alışırsın.
Vai ser canja.
Onlara burada çabuk alışırsın.
Habituamo-nos a elas.
İlk kez içiyor olmalısın. Ama alışırsın.
Depois do primeiro trago, desce bem.
Bana da alışırsınız.
Depois habitua-se a mim.
Sorun değil, alışırsın, zaman geçtikçe
Não importa. Com o tempo, isso acontecerá.
Alışırsın.
Habitua-se.
O da bana, "Zamanla her şeye alışırsın." dedi.
Ele disse : "Com o tempo habituamo-nos a tudo."
Yakında alışırsın.
Acaba por passar.
Dikkat et, yoksa dükkanı elinden alır ve sen onun işçisi olarak çalışırsın.
Tenha cuidado, ou vai acabar por ficar sem a sua loja, e a trabalhar para ela.
Zamanla alışırsın.
- Vai habituar-se. Que físico!
Yarın, bütün gün çalışıp tam maaş alırsın böylece yeterli yemek olacak.
Amanhã, com um dia de trabalho completo e a jorna completa, haverá comida suficiente.
- Ben olmasam da buraya alışırsın. - Siz olmadan mı?
- Penso que você dá-se bem, mesmo sem mim.
Sonra sırayı siz alırsınız.
Depois vocês revezam-me.
Samson'ı ancak Tanrı'nın ışığı söndüğünde alırsınız!
Você terá Sansão... Quando a luz do senhor sair.
Hatta 50 sıra mermi alırsınız.
Talvez ainda te desse 50 munições de recarga.
- Sen ne alırsın? - Sadece çalışırken içerim.
- Só quando estou trabalhando.
- Alışırsın.
- Com tempo, vais lá chegar.
Korktuğunuzu belli etmezseniz, istediğinizin yarısını belki alırsınız.
É capaz de levar metade do que quer, se não lhes mostrar que está assustado.
Çok çalışırsanız, karşılığını alırsınız.
Se trabalharem bem, serão bem tratados.
Alışırsın.
- Você ficarábem.
Belki bir artış alırsın.
Talvez tenhas um aumento.
O her zaman sınırsız olan... hayal gücünün bile tasarlayamayacağı... bu haksız alınyazısına,... geçici bir süre için de olsa, sağ kalan Hiroşimalılar'ın... nasıl seslerini çıkarmadan,... suçsuzlukla, belli bir yumuşaklıkla, uyduklarını gördüm.
Vi a paciência, a inocência, a doçura aparente com as quais os sobreviventes temporários de Hiroshima se adaptaram a um destino tão injusto que a imaginação, normalmente tão fértil, se silencia perante ele.
Sen de bir şişe iyi bir viski alıp beni rodeo için ısıtırsın.
Vai ali e arranja-me uma boa garrafa de whisky para eu me preparar para o rodeo.
Biraz al, sonra biraz daha alırsın, sonunda hepsini almış olursun.
Agarra num pouco, depois em mais um pouco, até teres tudo.
Tek bir hata yaparsanız, Billy'ye verdiğinizin aynısını siz alırsınız.
Se derem um passo em falso, levam o mesmo que deram ao Billy.
Öksürük karışımı için. Bu onun üşütmesini tedavi edecek. Ve siz de bacaklarınızı esnetip biraz hava alırsınız.
Melhorará o resfriado dele, poderá esticar as pernas e tomar um pouco de ar do mar.
Şey efendim, kutup ışıklarının görüldüğü bölgelerde, düzensiz aralıklarla, E seviyesinde veriler alırsınız.
Em zonas de aurora visível, consegue transmissões na frequência E.
Yarın gelip Parklar ve Eğlence Alanları mahkemeleriyle ilgili sıkıcı bir iş alırsın.
Amanhã, escreves um artigo chato sobre o Departamento de Parques e Lazer.
Merak etmeyin efendim, alışırsınız.
Não se preocupe, Senhor.
- Hep sıcak çikolata alırsınız.
- Bebe sempre chocolate.
Kim bilebilir ki? Belki bahsi geçen çiftliği alırsınız ve işe sığır ticaretiyle başlarsınız. İnsan yaşamına verdiğiniz bu değerle, bu bozkırların baronlarından biri olabilirsiniz!
Talvez não possa comprar o rancho Cannon e começar no ramo do gado... porque uma atitude como a que ele e você tem... pode chegar a ser um dos barões desta pradaria... e ter sua foto na 1ª ou na 3ª página nos jornais de Chicago.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]