Anıma Çeviri Portekizce
958 parallel translation
- Kısa bir zayıflık anıma rastladı.
- Tive um momento de fraqueza.
Benim de düşmanım ve öyle kanıma susamış ki, yaşadığı her an, hayatıma çevrili bir hançer.
É verdade, meu senhor. Pois inimigo meu ele também é... em ódio tão mortal... que cada minuto de sua existência é um golpe contra a minha.
Keşke şu hafif esintiyle yelkenimi doldurup seni de yanıma alabilseydim ; fakat şu an başka bir dostlayım.
Eu gostaria de içar minha vela | e levar-te nessa brisa que se forma... mas estou com um amigo.
Ve benim anıma, bu Çin kaltak fabrikasını açtın, öyle mi?
E em homenagem à minha memoria, abriste esta fabrica chinesa discreta.
Bir gün dalgın bir anında ağıma düşeceksin.
Um dia você vai esquecer e entrar na minha mira.
Sakın unutma, o yakut pabuçları ayağından bir an bile çıkarma yoksa Batının Kötü Cadısı'nın merhametine kalırsın.
Lembra-te, nunca descalces os sapatos de rubi se não queres ficar à mercê da Bruxa Má do Oeste.
Şu an aklıma gelmiyor.
Nenhuma de que me possa lembrar.
Evet, ama bir an La Granja'daki karım ve çocuklarım aklıma geldi ve ben de gittim.
Mas depois lembrei-me da minha esposa e dos meus filhos em La Granja e depois fui até lá. Estive. - Não foi perigoso?
Ve şu an sorularıma cevap versen iyi edersin.
E, tal como as coisas estão, é melhor responder às minhas perguntas.
Aklımın kara tahtasından silerim de bütün boş anıları, gençliğimden, öğrenciliğimden kalanları, yalnız senin buyruğun kalır. Beynimin defterinde, yapraklarında ıvır zıvır bütün bildiklerimin üstünde, evet, yemin Allah'ıma, o kalır yalnız.
Varrerei da minha memória as reminiscências vulgares, gravadas na juventude e na observação e apenas o teu mandamento ocupará o meu cérebro, limpo de reles memórias.
Umarım davranışımızdan dolayı gücenmemişsindir. Toots'u ve beni kötü anımızda yakaladın.
Oxalá não se tenha ofendido pelo modo como o tratámos... mas apanhou-nos em má altura.
Bir an önce rıhtıma gelin!
Venham já para o porto.
Benim fikrim mi? Açıkçası, şu an için pek bir fikrim yok.
Neste momento é bastante ma.
Bu anı kaçırmadığıma sevindim.
Kate, não acredito nisto.
Bir kriz anında yardıma geldiniz. Size müteşekkirim.
Ajudou-me num momento de crise, o que muito agradeço.
Şimdi burada sizlerle konuşurken, bu soğuk ortamda harabeler arasında, buradaki kitle mezarların boşlukları, soğuk ve çamurlu sular doldururken, bu utanç verici olaylar anılarımıza kazınıyor.
No momento em que vos falo, a água gelada dos charcos e as ruinas cobrem as valas comuns, uma água fria e opaca, como a nossa má memória.
Bir kaç kez, senin fena halde yardıma ihtiyacın oldu, anımsıyor musun?
E nalgumas vezes precisaste da minha ajuda, recordas-te?
Evet, anımsadığıma göre, yıllar önce faal üye olmayı bıraktı.
Agora que me lembro, já não é membro activo há um ano.
Bakayım, New York'ta müvekkilin Richard davası vardı, sonra Braverman'i temsil ettin, sonra, anımsadığıma göre, Flanagan, ve nihayet Kowtowski'yi.
Deixe-me ver, havia o Estado de Nova Iorque contra o seu cliente Richards, e depois representou o Braverman, e, de seguida, se bem me lembro, o Flanagan, e, finalmente, o Kowtowski.
Ölüm ellerime ulaştı şu an kollarıma... bacaklarıma göbeğime.
Agora a morte alcançou as minhas mãos... os meus braços... pernas... barriga.
Şu an, yeşil gözlü, zambak beyazı göğüslere sahip... bir Rus prensesi aklıma geldi.
Agora, recordo-me de uma princesa russa de... seios brancos e olhos verdes.
Kendi adıma her gün savaştım var gücümle,... anıların nedenlerini anlayamamanın... korkunçluğuna karşı.
Pela minha parte lutei com todas as minhas forças contra o horror de não mais entender a razão de lembrar.
Bir an "Anne" her nedense yeterli gelmedi.
De repente... Ma'não me pareceu o bastante.
Kapının anahtarı bende, istediğiniz an veririm.
Eu tenho a chave do portão, podem pedir-ma quando quiserem.
Seni kollarıma almamakla ve öpmemekle tamamen aptallık etmiş olurum. Birlikte olduğumuz bu anı sıcacık ve unutulmaz bir ana dönüştürmemekle ve sonsuzlaştırmamakla da aptallık etmiş olurum.
Eu seria um completo idiota se não quisesse abraçar-te, beijar-te e tornar o nosso tempo juntos um momento maravilhoso que poderá desenvolver-se em muitos momentos, muitas horas e em algo realmente importante.
30 Ağustos 1954, Çarşamba. Anayasa mahkemesi devlet okullarında ırkçı ayrıma bir an önce son verilmesi yönünde karar verdi.
O Supremo Tribunal decreta... o fim imediato da segregação nas escolas do país.
Seni tuzağa düşürmek hiç aklıma gelmedi, bir an bile.
Eu nunca conspiraria contra ti.
O anın heyecanı içinde aklıma sadece bu geldi.
Foi o que me ocorreu.
Onun aklında kötü bir anı olarak kalır!
Que lhe deixa má impressão na cabeça!
Geleceğin benim için bir anlamı yok. Her an başıma kötü bir şey geleceğini sanıyorum.
Não vejo qual o meu futuro e pressinto que algo de terrível não tardará a acontecer-me.
Oh, fakat saçma değil, belki, çünkü yine anımsadığıma göre...
Não é uma simples hipótese.
O an, Birinci Dünya Savaşı'nda bu amacı gerçekleştiremediğimiz o günler hatırıma geldi.
Ao lembrar-me de que nunca tínhamos conseguido alcançar este objetivo na Primeira Guerra,
Sana yapmak istediğim şeyler aklıma güzel anılar getirdi.
O que eu gostava de te fazer traz-me de volta velhas memórias.
Kendi aptallığıma o an gülebilirdim.
Até dava para gozar com minha própria estupidez.
20 yıl aradan sonra, şu an aklıma gelen bütün cevaplar,
e todas as respostas que me ocorrem, agora, vinte anos passados,
Buraya her an öldürülme tehlikesi içinde olan bir kıza yardıma geldim ;
Venho aqui tentando salvar uma moça...
Dene bakalım. Başıma bir şey gelirse 100 kişi sizi anında ateş çemberine alır.
Se não fosse por mim, já estaria morto.
Saruman hayvanlara asla yeterince önem vermemiştir.
Saruman nunva prestou mu ¡ ta atenção aos an ¡ ma ¡ s.
Çok kötü bir anısı var.
A lembrança é mesmo ma.
Aklıma gelmiyor şu an.
Não me lembro de nenhum.
Aklıma gelen en acı anı bu.
É a minha recordação mais dolorosa.
O an sadece sırtıma kurşunu yemek üzere olduğumu düşünüyordum.
Pensei que ia levar um tiro nas costas.
Anılar aklıma gelip gidiyor.
Coisas vêm e vão.
Anılarıma güvenemi...
Näo posso confiar na...
Şu an herkesi yardıma çağırıyorum.
Nesta altura sinto-me permitido a pedir a ajuda de todos.
Şu an için yardıma ihtiyacımız yok.
Bem, não precisamos de ninguém.
Aslında, seni anılarıma bir numara olarak koyacaktım.
Na verdade, ia pô-la nas minhas memórias como no 1.
Belli ki sizi kötü bir anınızda yakaladım.
Obviamente cheguei em má altura.
Me my moe! Ravitch, şu an "Yaramaz Naziler" i oynuyoruz "Yaramaz Marietta" yı değil
Fazemos "Nazistas Maus", não "Marietta Má".
- Hemen bulmam gerekiyor. - Şu an, aklıma gelen bir yer yok.
- Algo disponível imediatamente?
O günden beridir, Tanrı'nın bana verdiği her anı değerlendirip Başbakan olmak için çalıştım. Nerede karşıma çıksa, tembellik ve imtiyazla mücadele ettim.
Desde então, tenho estado a trabalhar a toda a hora, para ser Primeiro Ministro e combater a preguiça e o privilégio onde quer que os veja.