Aqui Çeviri Portekizce
586,799 parallel translation
Burada seninleyiz. Hiçbir yere gitmiyoruz.
Estamos aqui contigo, não vamos a lado nenhum.
Burada bekle.
Espera aqui.
Neden burada olduğumu sanıyorsun?
- Porque achas que estou aqui?
- Buraya giremezsiniz!
- Você não pode entrar aqui.
O sürtük mü? O da burada, oturuyor.
- Ela está aqui sentada.
Onu buraya kadar senin portreni...
Não o trouxe para aqui para te pintar...
- O kim bilmiyorum, ama sizi buraya getiren adam siz stabil olur olmaz bıraktı.
- Não o conheço, mas quem o trouxe até aqui foi-se embora assim que estabilizou.
Ben hatırlamıyorum.
Eu não me lembro. Reddington, fui informado que insiste em receber uma avaliação franca e honesta da situação, portanto aqui vai : Mr.
O ve Helen'in ailesi onun yanından hiç ayrılmadı.
Ele e os pais da Helen têm estado sempre aqui.
Seni kim koydu oraya?
Quem é que a pôs aqui?
Beni arabaya atmadan ve buraya getirmeden önce.
Antes de me ter posto no carro e trazido até aqui.
Buraya mı? Ben...
Aqui... eu... o quê?
Burada kim yaşıyor?
- Quem vive aqui?
Buraya bir bagajda geldim. Doğru.
Vim até aqui numa bagageira.
Sen ve arkadaşın salonun karşısındaki daireye zorla girdiniz.
Você e o seu amigo entraram no apartamento aqui ao lado.
Burada ne yapıyorduk?
Que fazemos aqui?
- İşte Helen Dahle.
Aqui está a Helen Dahle.
Burada ne oldu?
Que se passou aqui?
Olan şey bizi buraya yemeğe davet ettin ve açıklama yapmaksızın bizi mutfağa kilitledin.
Reuniu-nos todos aqui, e trancou-nos na cozinha sem qualquer explicação.
Burada oturuyorduk.
Estávamos aqui sentados.
Gerçekten burada ateş etmek ister misin?
Quer mesmo disparar aqui?
Bunların neyle alakalı olduğunu bilmiyorum.
Não sei o que se passa aqui.
Sen yenisin.
És nova aqui.
Buradalar.
- Estão aqui.
Burada.
Ele está aqui.
Reddington buradaydı, misafirlerden birini arıyordu. Michel Badot.
- O Reddington esteve aqui à procura de um hóspede, Michel Badot.
Benim için mi burada bilemiyorum. Sadece geçmişten gelen bir ses.
E não sei dizer se está aqui para mim ou se é uma reminiscência do passado.
Natalie, burada biraz oturabilir miyim?
Natalie, importa-se que eu fique aqui um momento?
Ve dairene girmeden önce burayı geçmelisin.
E antes de chegar ao teu apartamento, tens de passar por aqui.
Adam ile evleneceksin ve ben burada yapayalnız kalacağım.
Vais casar com o Adam, e eu vou ficar sozinha aqui.
Burada olmak istiyorum.
Eu quero estar aqui.
Selam, eve erken geldiğinde bir paket kurabiye alıp eve gitmedin, değil mi?
Por acaso, há pouco quando estiveste aqui não levaste um saco de bolachas para casa, pois não?
Olamaz, Adam burada.
O Adam está aqui.
Pardon bayan, burada parçalanmış patates köftesi var mı yoksa sadece Oreo mu?
Desculpe, senhora, há bolinhos de batata aqui, ou só bolachas?
Burada ne yapıyorsun?
O que está a fazer aqui?
Bana sor, ben buradayım.
É só perguntares, estou mesmo aqui.
Biliyorum ama burada bir şeyler olduğunu hissediyorum.
Sei, mas continuo a achar que há algo a acontecer aqui.
Burada ne yapıyorsun?
O que fazes aqui?
Bekle, sen burada ne yapıyorsun?
Espera, o que fazes aqui?
Adam. Burada ne yapıyorsun?
- Adam, o que fazes aqui?
Al bakalım.
Aqui tens.
- İşte, bir elmas kolye. - Teşekkürler.
- Aqui está, o colar de diamantes.
Burada hepimiz psikopatız.
Aqui dentro, somos todos psicopatas.
Ama yine de kurbanlar gelmiş. Kaçak avlanıyor olabilirler mi?
Mas todas as três vítimas vieram para aqui na mesma.
Buradaki bazı insanlar Bob'un kalbi olduğunu duyunca şaşırır.
Alguns por aqui ficavam surpresos por o Bob ter um coração.
Kaçak avcılar bu bölgede pek sevilmez.
Os caçadores ilegais não são muito populares por aqui.
Pekala, işte başlıyoruz.
Muito bem, aqui vamos nós.
- Burada ne yapıyorsun?
Que faz aqui?
Tam şurada.
Aqui mesmo.
Burada değil.
Ela não está aqui.
- Samar, Ressler oraya gidin.
- Samar, Ressler, cheguem aqui.