Asıksın Çeviri Portekizce
854 parallel translation
Bütün dansçılar iki sıra halinde öne çıksın.
Quero todas as dancarinas Ç alinhadas à frente.
Ona bu kadar çok mu aşıksın?
Está assim tão apaixonada por ele?
Güzel bir kıza aşıksın ama evlenecek kadar para kazanamıyorsun.
Apaixonado por uma tipa de classe e nem tem dinheiro para casar.
- Aşıksınız, değil mi?
- O que tem isso a ver? Amo!
- Demek aşıksın, ha futbolcu?
- Estás apaixonado, defesa?
Ona aşıksın değil mi?
Está apaixonado por ela, não está?
Aşıksınız!
De que estais apaixonada!
O halde bana aşıksınız.
Então, amais-me?
Lois'e aşıksın, biliyorum. Ama böyle küçümseyici sözler söyleme.
Sei que tens um fraco pela Lois, mas não mandes bocas dessas.
- Ona mı aşıksınız?
- Está apaixonada por ele?
Ashley'e aşıksın, ama bu gece nişanı ilan ediliyor.
Andas embeiçada pelo Ashley, e o noivado dele vai ser anunciado esta noite.
Sana ne yaptığı umurumda değil. Ona hala aşıksın.
Não interessa o que ela te fez, continuas apaixonado por ela.
Gerçekten aşıksın.
Estás mesmo caidinho.
Hala o kıza aşıksın.
Ainda estás apaixonado por ela.
- Ve sen de ona aşıksın, değil mi?
- E também porque estás apaixonado!
Bana aşıksın, değil mi?
Estás apaixonada por mim, não estás?
- Irena var, ona aşıksın.
Há a Irena. Tu ama-la.
Zaten muhtemelen ona aşıksın veya olmak üzeresindir.
Estão apaixonados ou coisa assim.
Bu şeye aşıksın diye mi?
Porque está apaixonado por isso?
Sanırım aşıksın.
Acredito que estás apaixonado.
Sevgili kızım aşık bir kadın için bile mantıksız işler peşindesin.
Minha querida... mesmo para uma mulher apaixonada, não está a ser nada razoável.
Korkmadı, kahkalarla güldü. - Ona aşıksın.
Ela ria, não tinha medo.
Daha başak vermeden biçildi günahlarım, hazırlıksız, olanca kusurumla yollanıverdim önüne, bütün günahlarımızı dinleyecek yargıcın.
Com a alma ainda enlameada no pecado, sem me confessar, fui prestar contas com todas as faltas sobre a cabeça.
Cadı karılar ne dediyse çıktı. Çıksın diye de ; korkarım, çok kötü bir oyun oynadın.
Como prometeram as estranhas irmãs... e temo que tenhas jogado sujo para tanto.
Bir doğruluk varsa bu söylenenlerde ; ki senin için var Macbeth, Neden sana dedikleri çıksın da, bana dedikleri çıkmasın... ve beni umuda kaptırmasın?
Se delas vem a verdade, como brilharam as palavras sobre ti... pois, pela verdade a seu respeito, não podem elas ser meu oráculo... também para acender minhas esperanças?
Cadı karılar ne dediyse çıktı. Çıksın diye de, korkarım kötü bir oyun oynadın.
Como prometeram as estranhas irmãs... e temo que tenhas jogado sujo para tanto.
David'e aşıksın, değil mi?
Estas apaixonada pelo David?
Sen aşıksın.
Estás apaixonado.
Aşıksın ona!
Tu ama-lo.
Milly şimdi anlıyorum ki sen ona aşıksın.
Milly, não entendo. Está apaixonada por ele?
Çünkü ona aşıksınız.
Porque está apaixonada por ele.
Evet. O kadına aşıksın, Max de aşık. Ona aşık kim bilir daha kaç erkek vardır.
Sim, está apaixonado por ela, tal como o Max... e sabe-se lá quantos mais.
Ama büyükler konuşsun ve çocuklar dışarı çıksın.
Mas vamos fazê-lo como adultos, e tirar as crianças do edifício.
Eminim ona aşıksın.
É claro que está apaixonada.
bu kıza aşıksın.
Estás apaixonado por aquela jovem.
Ona delicesine aşıksın ve onun utangaçlığını yenmek zorundasın.
Estás apaixonado por ela. Deves vencer a sua timidez.
Herkes biliyor ki sen bana aşıksın.
Todos sabem que estás apaixonado por mim.
Ona hala aşıksın.
Ainda estás apaixonada por ele.
Bana aşıksın.
Estás apaixonado por mim.
Aşıksın.
Está apaixonada.
Ona aşıksın.
Você o ama.
Aşıksınız.
Está apaixonada.
Aşıksın ona!
Estás mesmo apaixonado por ela!
Elimizdeki bütün adamlar çölde keşfe çıksın.
Coloca os teus homens a patrulhar no deserto... os nossos aviões vão cobrir as áreas de difícil acesso.
Ona aşıksın.
Está apaixonado por ela.
Maceracı, neşeli ama sevgi dolu, düşünceli bir aşıksın ve her şeyden önce tutkunu göstermelisin!
És aventureiro e alegre, mas com a melancolia dos amantes, e acima de tudo, deves mostrar paixão.
- Ona aşıksın!
- Estás apaixonada por ele!
İtekle çıksın!
Deite-as para fora.
Ne tahılları öğüten, Mısır'ın tuğlaları için saman yapan öküzlere ağızlık takmalısın, ne de buğdayı sapından ayırmak için rüzgarda sürekli buğday savuran ağzına kadar dolu Nil teknelerinden durmamacasına sahile buğday taşıyan kölelerin emeklerini karşılıksız bırakmalısın.
Não prendereis os bois que pisam o milho, fazendo palha para os tijolos do Egipto, nem poupareis os braços que separam o milho incansavelmente ao vento, que separam o joio do trigo, trigo carregado incansavelmente às costas de inúmeros escravos, dos barcos sobrecarregados do Nilo para as margens repletas de gente.
Sen bana aşıksın.
Você me ama.
Ben senin kuzeninim ve sen bana aşıksın.
Eu sou seu primo e estou apaixonado por ti.