English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Atlantik

Atlantik Çeviri Portekizce

818 parallel translation
A. G. Monen, Atlantik Otel'in lavabosunda ellerini yıkarken hayatını kaybetti.
Faleceu recentemente, no hotel "Atlantic", um famoso multimilionário.
Atlantik City'deki tiyatro olmadı.
Não conseguimos a casa em Atlantic City.
Onu yürüyüşe çıkarıp Atlantik Okyanusu'na itti.
Levou-a a passear no Land e empurrou-a para o Oceano Atlântico.
Atlantik kıyısına varınca onun da bir yararı olmaz.
Receio que chegaríamos a um ponto, na costa do Atlântico, onde até esse gesto seria inútil.
Atlantik'i 23 saatlik bir uçuşla... geçip inanılmaz bir iş başardı.
Sim, Jurieu que acaba de realizar um desempenho espantoso. Atravessou o Atlântico em vinte e três horas.
Biraz önce Atlantik'i geçerek indiniz. Tüm gün, yapayalnız, tek başınıza...
Acabou de fazer um raid por sobre o Atlântico, sozinho.
Atlantik'i geçebilirler ama... yaya geçidi olmadan bir caddeyi bile geçemezler.
Atravessam o Atlântico, mas não atravessam os Campos Elíseos a pé fora das passadeiras!
- İki. Atlantik ve Pasifik.
Pois pelo menos dois, o Atlântico e o Pacífico.
Sadece 20 sene önce, bir bahri havacï Atlantik'i geçen ilk adamdï.
Há apenas 20 anos, um aviador foi o primeiro a cruzar o Atlântico.
Bunun menzili Atlantik'i asamaz. Ç
Isto não aguentava a travessia do Atlântico.
Yarbay telaşlıydı, çünkü Atlantik'teki rüzgar yüzünden gecikmiştik ve Washington D. C. sisliydi.
Ele estava ansioso porque atrasamos devido aos ventos sobre o Atlântico.
Maine ve Atlantik, Alhambra.
Maine e Atlantic, Alhambra.
Sinyal kaynağı, Alhambra'daki Maine ve Atlantik.
Origem do sinal : Maine e Atlantic, em Alhambra.
Taşıt B, Atlantik ve Telegraf Yolu'nun köşesinde. Sinyal açısı, 235 derece.
Carro B, Atlantic e Telegraph Road, com um ângulo de 235 graus.
Taşıt B, Atlantik ve Compton'ın köşesinde. Sinyal açısı, 244 derece.
Carro B na Atlantic e Compton, com um ângulo de 244 graus.
Kasım 1943'te Rommel, yaklaştığı açık olan müttefik çıkarmasına karşı önlemler alıp, Nazi kuvvetlerinin komutasını almak için Atlantik savunma hattına bir bilgi alma turu düzenledi.
E em novembro de 1943, Rommel fez uma inspeção das defesas do Atlântico antes de assumir o comando das forças nazistas que juntavam-se para resistir ao ataque.
Evet, Atlantik duvarını enine boyuna inceledin, gördün. Sence şansımız nedir?
Agora que examinou atentamente, o que acha do nosso Muro Atlântico?
Bundan iki ay sonra... Şubat 1944'te Rommel'in Atlantik duvarından uzak olduğu ender anların birinde... eski dostu Dr. Karl Strolin tekrar ortaya çıktı.
Dois meses depois, em fevereiro de 1944, durante uma das raras visitas de Rommel ao lar, seu velho amigo, Dr. Karl Strolin, procurou por ele de novo.
Seninle konuşmak için Atlantik'i geçtim.
Atravessei o Oceano Atlântico para falar contigo.
- Atlantik City'de.
- A Atlantic City.
Kimsenin annesi cumartesi Atlantik City'de yaşamaz.
Nenhuma mãe vive em Atlantic City num sábado.
O yüzden Atlantik City'e yalnız uçmanı istiyorum ve seninle orada buluşacağım.
Assim, quero que vãs para Atlantic City sozinha... e eu irei lá ter contigo.
- Neden Atlantik City'e gidiyorsun?
- Então que vai fazer a Atlantic City?
- Kim Atlantik City'e gidiyor?
- Quem é que vai para Atlantic City?
- Atlantik City'ye ne oldu?
- Não ias para Atlantic City?
Atlantik Okyanusunda yedi yıl geçirdim.
Já estive sete anos no Atlântico.
Büyük gökyüzünün altında babasının arazisi vardı. Orda geniş Atlantik yağmur ormanları vardı. Orda hala gezinilebilen bir nehir vardı.
Ali se situava a fazenda do pai, sob um enorme céu, entre a mata atlântica e o rio, na época navegável.
Burda eskiden orman vardı ve tepeyi kaplardı. Atlantik Ormanıydı. Atlantik Ormanı.
A floresta que havia aqui e cobria todas essas colinas era a Mata Atlântica, a floresta tropical do Atlântico.
Atlantik Ormanında 400 farklı çeşit vardı, bizde 400 yoktu ama biz 100,150 tane dikmiştik.
Em geral, há na Mata Atlântica 400 espécies diferentes. É claro que não tínhamos 400 espécies, mas a cada vez, plantávamos 100, 150 espécies...
Bir Atlantik Ormanını yeniden yeşillendirmeyi öğreten bir kitap yoktu.
Não havia livros dizendo como replantar uma Mata Atlântica.
Kurduğumuz bu yeni ulusun rüyasının gerçek ve güvende olması için... Birleşik Devletlerin Pasifikten Atlantik okyanusuna kadar genişlemesi gerekiyor.
O sonho sobre o qual esta nação foi edificada nunca estará assegurado, até que os Estados Unidos se estendam do Atlântico ao Pacífico.
Atlantik'in bu tarafında kimseyi tanımadığınızı düşünmüştüm.
Julgei que não conhecia ninguém deste lado do Atlântico.
Atlantik filosu bir gemiyle irtibatı kaybetmiş ama battığına dair bir teyit yok.
A frota Atlântica perdeu contacto com um navio mas não há confirmação de afundamento.
Atlantik üstünde bu yöne hızla gelen bir uçan daire.
Disco aproxima-se pelo Atlântico. Aproxima-se com rapidez.
Televizyon ekranınızın içinde belirginleşmeye başlayan bu bulanık dış plazma parçası Alfred Hitchcock'tur diriyi ölüden ayıran o büyük bariyerin yani Atlantik Okyanusu'nun ötesinden seslenmektedir.
Este pedaço nebuloso de ectoplasma... formando-se dentro da tela de seu televisor... é um tal Alfred Hitchcock... atravessando a grande barreira que divide os vivos dos mortos... o Oceano Atlântico.
Ben Manş'ı, Atlantik'i ve Akdeniz'i gördüm. Ama Kuzey Denizi'ni görmedim.
Eu conheço a Mancha, o Atlântico e o Mediterrâneo, mas não o Mar do Norte.
Büyük Atlantik'ten mavi Pasifik'e kadar... cesur Amerikan erkeklerinin... yüreğini hoplatan pozlar.
As mesmas poses que arrebataram os coraçöes, dos homens americanos de sangue vermelho, desde o Atlântico até ao Pacífico.
- İngiliz filosu Atlantik'te.
- A armada inglesa está no Atlântico.
Güney Atlantik'te bir yere yönlendirilmiş beş milyon dolarlık bir füzenin Brezilya ormanlarında son bulması oldukça kötü.
Um míssil de 5 milhões de dólares apontado para um ponto no Atlântico Sul, mas acabando na selva do Brasil, é mau sinal.
Eğer biz destek olmasaydık size milyonlarca dolar vermeseydik, suyla çevrili ülkeniz yıllar önce Atlantik'e gömülmüştü. Bunun için teşekküre gerek yok.
Se não fossem os nossos bilhões em empréstimos... pelos quais nunca agradeceram... vocês estavam falidos há anos.
Atlantik City yarışları bu ayın sonuna kadar devam edecek. Gelecek Cumartesi oraya gidebiliriz.
Em Atlantic City, há corridas até ao fim do mês.
NATO, Kuzey Atlantik kumandanından.
Sim, capitão. Do comandante, NATO, Atlântico do Norte.
Atlantik'e düştüğünden emin misin?
Tem certeza que este é o lugar?
Atlantik'i görünce hemen daldım, ve gözlerim bozulmadan, o pencereden Pasifik'in mavisini görmek istiyorum.
Entrei a bordo com o Atlântico à vista. e antes que os meus olhos apodreçam, Quero ver o o azul do Pacifico por aquela janela.
Şanslı mirasçı Atlantik Oteli'nde çalışan temizlik görevlisiydi.
O afortunado beneficiário é o atendente de banheiro do Hotel Atlantic.
Tekrar atlantik okyanusuna döneceğiz
... É tudo.
KUZEY ATLANTİK OKYANUSU
OCEANO ATLÄNTICO NORTE
GÜNEY ATLANTİK OKYANUSU
OCEANO ATLÄNTICO SUL
LINDBERGH ATLANTİK'İ AŞTI
LINDBERGH ATRAVESSA O ATLÂNTICO
- Yoksa Atlantik'i yürüyerek mi geçeceğiz? - Bir kano alınabilir.
Podia-se comprar uma canoa.
Atlantik'te dramatik gösteri.
DRAMA SOBRE O ATLÂNTICO

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]