English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Avalon

Avalon Çeviri Portekizce

305 parallel translation
- Neyse... Vampire Weekend'in Avalon'da gizli bir şovu var ve kuzenim bana VIP bileti buldu. Bu perşembe.
De qualquer maneira os Vampire Weekend, dão um espectáculo misterioso, no Avalon e um primo meu arranjou-me bilhetes VIP.
Cadde ve Avalon Bulvarı civarındaki dört blokluk alanı kuşattı. Dört kişi tutuklandı ve birçok kişi bir polis memuru yaralandı.
Eles atacaram policiais com bastões, tijolos e garrafas antes dos cem policiais e cercarem uma área de quatro quadras, entre a Rua 16 e a Avalon Boulevard.
Şimdi de Washington'daki Avalon Dağı'nda bulunan bilim editörümüz Eric Parker'a bağlanalım.
Vamos passar ao nosso especialista de ciências, Eric Parker em Mount Avalon em Washington. Eric?
Cascade bölgesindeki, hala aktif olan yanardağların incelenmesi konusunda bir gelişme yok. Bu dağlara Avalon Dağı da dahil.
Não existem planos para explirar as montanhas vulcânicas activas ao alcance de Cascade incluindo o Monte Avalon.
Avalon Dağı'nda, 11-13 Kasım 1994 tarihleri arasında yaşanan olaylarla ilgili tek kayıt ise, yaşadıklarım.
E dos acontecimentos que ocorreram no Monte Avalon entre 11 a 13 de Novembro de 1994 o meu mantêm-se como o único registo.
Ajan Scully. Ben Avalon Vakfı'ndan Larry Barrington. Burada bir durum var.
Fala o Larry Barrington da Fundação Avalon.
Bu akşamki ilk konuğumuz... Frankie Avalon.
O primeiro convidado desta noite... é Frankie Avalon.
Avalon, oh, Avalon.
Avalon, oh, Avalon.
Oh, Avalon, parlak Avalon, benim aptal olduğumu düşünme.
Oh, Avalon, brilhante Avalon... Não pense que sou um tolo.
Burası Avalon, Kral Arthur'un kendisinin dinlenme yeri.
Isso é Avalon, o local de descanso do Rei Arthur.
Bowen? Burası Avalon, Yuvarlak Masa krallığının gölgesi.
Isso é Avalon, o local sombrio da Távola Redonda.
Gün batımında Avalon Limanı'nda olacağız.
Atravessamos o porto de avalon ao pôr do sol.
Ondan sonra kıyıda bir gemi belirdi ve içinden üç kraliçeyle dokuz kardeş indi.
Então uma barca apareceu ao largo... Levaram-me para a ilha de Avalon para me curarem.
Hanımlar bu gerçekleşene kadar onu Avalon'a götürüp tedavi edemezlerdi.
As damas não podiam levá-lo para Avalon nem curá-lo até que tal fosse feito.
Burada dediğine göre Alteralılar yeni evlerine Avalon adını verdiler ve bir sürü Astria Porta inşa ettiler.
Anubis não deve nada aos Senhores do Sistema.
"Avalon 1" bölümünde Vala geçitten geliyor ve elinde bir hazine haritası var ve o hazine haritası bizi burada Dünya'da bulunan bir hazineye götürüyor ve orası yıllardır aramakta olduğumuz, hazinelerle ve muhtemelen silahlarla ve teknolojilerle dolu, bir mahzen.
O Anubis pode estar fortalecido, mas não mais forte do que todos os Senhores do Sistema juntos. Que acto oferece Anubis como prova da sua dedicação?
Birkaç çelişkili yorum var ama çoğu Yuvarlak Masa Şövalyelerinin Arthur'un ülkesinin uzak köşelerinden büyük hazineler toplayıp Avalon'daki sihirli bir sığınağa saklamasına işaret ediyor.
Enquanto estamos aqui reunidos, a ameaça está a ser enfraquecida.
Sylvester Fitch, 109 Avalon köşedeki kahverengi ev, üst kat.
Na casa de Sylvester Fitch, em Avalon, 109... um prédio castanho na esquina, no andar de cima.
Bu tepelerin ardında Avalon denen bir ada var.
Para lá, depois daquelas colinas, há uma ilha chamada Avalon.
Arimathealı Joseph gibi Avalon'a gittim Kutsal Kadeh'le değil ama benim için çok değerli bir şeyle.
Como José de Arimateia, rumei para Avalon... Não com o Santo Graal, mas com algo mais precioso para mim.
İşte Avalon...
Estamos em Avalon.
Sadece Frankie Avalon'un filmlerinden öğrendiklerim.
Só aquilo que aprendi a ver filmes do Frankie Avalon.
AVALON'UN SİSLERİ
"AS BRUMAS DE AVALON"
Buna eminim, çünkü ben Avalon adasının rahibesi Morgaine Le Fey'im.
Sei disso, pois sou Morgana Le Fey.
Ana Tanrıça'nın eski dini burada doğmuştu.
Sacerdotisa da ilha de Avalon... onde a velha crença da Grande Deusa nasceu.
Barbar Saksonlar ülkemizi yağmalıyor Hıristiyanları ve Avalon'un inananlarını öldürüyorlardı.
Os bárbaros saxões invadiram meu país... matando tanto cristãos quanto seguidores da Deusa de Avalon.
Hıristiyanları ve eski dine inananları büyük bir lider birleştirmedikçe Britanya barbarlara mahkumdu ve Avalon da yok olmaya.
Se um grande líder não unisse cristãos e seguidores da Deusa... a Bretanha estaria condenada ao barbarismo... e Avalon iria desaparecer.
Avalon'un gücünden zevk alıyordu.
Ela apreciava o poder de Avalon.
Üç kız kardeşin en büyüğü olan Viviane Avalon'un Yüksek Rahibesiydi ve Ana Tanrıça'nın dünyadaki sesi.
A mais velha das 3irmãs, ela era a Grã-Sacerdotisa de Avalon.... e a voz da Grande Deusa na terra.
Tek bir amacı vardı Avalon'u Saksonlardan korumak.
Ela só tinha um objectivo : salvar Avalon dos saxões.
Damarlarında Avalon'un kanını taşıyan biri.
Alguém que tenha o sangue de Avalon em suas veias.
O sözü sen ilk önce Avalon'a verdin.
Você deu primeiro para Avalon.
Bu çocuğun Avalon'dan olmasını istiyorsan o zaman bu muhteşem yeni kralı sen doğurabilirsin.
Se quer que a criança nasça em Avalon... então você mesma pode gerar esse grande novo rei.
Damarlarımda en az onun kadar Avalon kanı akıyor!
Tenho tanto sangue de Avalon nas minhas veias quanto ela!
Şunu bilmelisin Igraine benim papazlarım, senin Avalon rahibelerinle bir tutuluyor olmaktan hiç hoşlanmıyorlar.
Preciso te dizer, Igraine. Meus sacerdotes não gostam que os seus sejam influentes como eles.
Eski inanç sizin dininizi kabul ediyor başrahip ama sizin papazlarınız, Avalon'un gücünü reddediyor.
A velha crença engloba a sua, bispo. Mas seus sacerdotes negam o poder de Avalon.
Avalon'un Hanımı'nın kız kardeşi Igraine.
- E irmã da Senhora de Avalon.
Yoksa sana Kutsal Ada'nın hiçbir kızının bir erkeğe köle olmayacağını gösteririm.
Ou te mostrarei que uma filha de Avalon não é de homem nenhum.
Ama Saksonları Cameldun'da durdurmak üzere yola çıktığında Avalon'un sihri işlemeye başladı.
Mas, quando partiu para deter os saxões na baía de Calmedun... a mágica de Avalon começava a funcionar.
Onu kurtar, Avalon'u kurtar.
Salve-o. E salve Avalon.
Ben de ilk defa, Uther Pendragon'la yüz yüze geldim ve Avalon'un gücünü anlamaya başladım.
Pela primeira vez, eu ficava cara a cara com Uther Pendragon... e começava a entender o poder de Avalon.
Kral Uther, Saksonları tek başına püskürtecekti ve Avalon, Tanrıça'ya inanan birisi tarafından kurtarılacaktı.
O rei Uther sozinho expulsaria as hordas saxónias... e Avalon seria salva por alguém que acreditava na Deusa.
Ve ayrıca Avalon'da yetişmesi için Morgaine'i bana vermelisiniz.
Sendo assim, deve me dar Morgana para treinar em Avalon.
Avalon desteğini geri çekerse ne kadar dayanabilirsin sence?
E quanto tempo será sem o apoio de Avalon?
Biz esrarengiz adayı sarmalayan göle yaklaşırken... Avalon'un koruyucuları sessizce tepelerde belirdi.
Os guardiões de Avalon surgiram silenciosos no topo da colina... quando nos aproximamos do lago que cerca a misteriosa ilha.
Avalon'un sınırlarında.
- Nos limites de Avalon.
Burası Avalon mu?
Isto é Avalon?
Orası Avalon mu?
- É Avalon?
Oradan da, helikopterle Avalon Dağı'na gideceğiz.
De lá, um helicóptero levar-nos-á até Mount Avalon.
Avalon aslında Merlin'in Arthur'a, bir ölümlüye, yükselmesinde yardımcı olduğu bir yer.
Fala ou deixa-nos.
Mackinaw.
Quando costumávamos dançar no Avalon em Mackinay Island? Mackinaw.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]