Ayna Çeviri Portekizce
1,428 parallel translation
Aynen öyle, bu bir ayna.
Exactamente, é um espelho.
Yatağın üzerinde bir ayna var.
Há um espelho em cima da cama.
En son ne zaman sikini ayna kullanmadan görebildin?
Quando foi a última vez que viu a sua pila sem usar um espelho?
Sihirli bir ayna vardı. Birde ölü bir kuğu ve kanlı bir mızrak ya da...
Havia um espelho mágico, um cisne morto e uma lança que sangrava.
Pencereyi kapatan ayna.
- Aquele que está a tapar a janela.
Bu aleti aldığınızda 3-4 metre içerisindeki tüm konuşmalar ayna gibi olur.
Se puserem isto a menos de três metros de qualquer conversa, vai parecer que estão a ouvir um relato de futebol.
Geriye bir tek kendini oyaladığı bu ayna kalmış.
Só ficou este espelho para de distrair.
Bazen burunlarının altına ayna koyarlar.
Às vezes, põem um espelho à frente do nariz.
Tamam, ayna ayarlandı. Arkayı görüyorum.
Retrovisores certos, posso ver atrás e dos lados.
Buraya ayna koydum, çünkü kaçırmanı istemiyorum.
Coloquei aqui aquele espelho, porque não quero que perca nada.
Kristal küre ya da sihirli ayna gibi.
Como uma bola de cristal ou um espelho mágico.
Bir ayna.
Um espelho.
Belki de Drakula için bu ayna falan değildir.
Talvez para o Drácula não seja um espelho.
"Ayna gerçeğin fark ettiren bir araç değil, gizleyendir."
"O espelho não te mostra a verdade. Apenas a escurece."
"Kimi aynaya bakar ve şeytani görünmez ayna kötülüğü yansıtmaz, yaratır."
"Alguns olham-se ao espelho e não vêm maldade". "Não reflete maldade, mas cria-a."
Şekil bozan ayna görüntüsü, parlayan fototip...
The shape-shifting mirror image flash phototype
Bir ayna öldürdüm.
Matei um espelho.
Ayna burada.
O espelho está aqui.
Dün akşam neredeyse beni David Coppenfield'in duman ayna numarası gibi bir oyuna getirecektin.
Você quase que me enganou ontem à noite com esses truques velhos de fumo do David Copperfield.
30'undan sonra ayna sadece ruhu gösterir.
Depois de 30 anos, uma cara reflecte a alma.
Güzel ayna.
Que espelho bonito.
- Ayna! - Ne?
O espelho.
Ayna "Sen de kim oluyorsun?" diyor bana.
O espelho diz : "Quem és tu, porra?"
- Bu iki taraflı ayna.
- É um espelho duplo.
Eğer hiç, söyleyeceğin mazereti ayna önünde çalışmamışsan aşık olmamışsın demektir.
Se não praticaram o vosso álibi em frente do espelho... vocês não estiveram apaixonados.
"Ayna, ayna, söyle bana dünyada en güzel kim?"
Espelho, espelho, diz-me quem é a mais bela de todas?
Onun bir ayna ile düşündüğünü biliyoruz.
Não podemos saber o que está a pensar quando se olha.
Bir defasında ayna karşısında denemiştim.
Uma vez, experimentei à frente de um espelho.
Ayna kırmak yedi yıl uğursuzluk getirir.
Você sabe, isso é sete anos de azar.
Ve sonra ben bununla orayı, ayna parlaklığına gelinceye kadar fırçalıyorum.
Depois raspas o sítio... com a roda até parecer suave como um espelho.
Evet, bir ayna dünya.
Sim, é um mundo-reflexo.
Bu dengede olduğunda birbirlerine ayna İki dünya.
Dois mundos que se refletem quando estão em equilíbrio.
Sana biri de tekrar şans emin olmak üzereyim. Ayna.
Estou prestes a certificar-me de que nenhum de vocês volta a ter essa oportunidade.
- Ayna!
- Espelho!
Diyeceğim ama önce bir ayna lazım çünkü o ben olacağım.
Claro, mas vou precisar de um espelho visto que sou eu.
Onun için ayna lazım değil.
Pareces nervoso.
O bir ayna, Gina.
Isso é um espelho, Gina.
Suratımın önüne de bir ayna koyun ki, olan biteni görebileyim.
E põe-me um espelho em frente, para eu poder ver o que está a acontecer.
Duvara bir ayna koyarsan, gerçekten odadaki enerji akışını arttıracağını düşünüyorum.
Se puseres um espelho naquela parede, vai abrir o fluxo de energia neste quarto.
Ayna ayna söyle bana, benden keli var mı dünyada?
Espelho, espelho meu, há alguém mais careca do que eu?
Abby olayının gerisini araştırdım. Estetik Ana bundan böyle psikiyatri koğuşunda "Ayna, Ayna" oynayacak gibi.
Fui saber da Abby, e parece que a Mãe Cirurgia Plástica vai passar a brincar aos espelhos na ala psiquiátrica.
Ayna kırıldı.
O espelho foi partido.
Onları ayna gibi parlatacağım Bay Rivers.
Vou deixá-las como espelhos, Mr. Rivers.
O iki taraflı bir ayna kızım.
É um espelho duplo, miúda.
Sen, gerçek bir hayvan ve yamuk bir ayna kullanırsın.
- Elsie! Usa-se um animal verdadeiro e um espelho distorcido.
Ayna, duvardaki ayna...
Espelho, espelho, na parede...
Bana bir ayna lazım.
Preciso de um espelho.
Baktığında kendini gördüğün şeylere "ayna" deriz biz.
Não sou eu. Eu vejo-me quando olho para... "espelhos".
Bana ayna getir.
Traz-me um espelho!
- Ayna karşısında daha farklı yaptıydım.
- Pois.
Bir ayna var mı. ensesine bakayım.
- Foi rápido.