English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Azından

Azından Çeviri Portekizce

32,440 parallel translation
En azından kaşarlı tost.
Ou, pelo menos, algum queijo derretido no pão.
En azından bu karmaşa içinde bir şansımız var.
Com tudo aquilo que está a acontecer, pelo menos, temos uma hipótese.
Evet, duydum. En azından bir şey uğruna ölmüş olurum.
Pelo menos desta forma, morro por alguma coisa.
Bunu annene söyleme fırsatım olmadı bunu duymayı hak ediyordu, en azından sana söyleyeyim.
Nunca tive hipótese de dizer isto à tua mãe. e ela merecia-o, então... deixa-me, pelo menos, dizer-te.
Annenle olmasa bile, en azından seninle.
Se não com a tua mãe, pelo menos, contigo.
En azından, 2. sınıfa giderken... Okul günü öğretmen,
Naquela época podíamos sentir isso.
Ama en azından onu bulduk.
Mas, pelo menos, a encontrámos.
En azından ikisi de seninle ilgileniyor.
Pelo menos os teus pais estão por perto.
En azından eskisi gibi görebileceğim.
Pelo menos, a visão voltou completamente.
Benim yerimde o olsaydı sahip olamayacağı bir şeyi çok arzulasaydı derdini paylaşırdım. En azından dinlerdim.
Quer dizer, se fosse ela, e ela estivesse a desejar algo que não pudesse ter, eu iria simpatizar com ela.
En azından bunu söyler misiniz?
Pode dizer-me isso?
En azından 20 dakika mı yoksa bir saat mı süreceğini söylersen- -
- Não posso. Diga-me só se serão 20 minutos, uma hora ou...
En azından...
O mínimo que pode fazer...
En azından Lux DuJour olarak bir şey yapmaya çalışıyorum.
Pelo menos, enquanto Lux DuJour, eu tento fazer algo.
En azından bunu yapabilirsin.
É o mínimo que podes fazer.
- En azından mı?
- O mínimo que posso fazer?
Gidersen, en azından birimiz hayatta kalır!
Se tu saires, pelo menos uma de nós ficará viva!
İyi tarfından bakarsak, en azından biraz kuruduk.
Estão todos bem? Pelo menos estamos a secar um pouco, se virmos o lado bom.
En azından şimdilik.
Pelo menos, por enquanto.
En azından hala mankafa diyebiliyorum.
Ainda posso dizer parvalhona.
En azından güzel bir geleceğimiz yok.
Pelo menos, não um radioso.
En azından tatlısın. Nereden biliyorsun?
E pelo menos és giro.
En azından onu öldürmekle görevlendirilmedin.
- Ao menos não lhe mandaram matá-la.
En azından boğuşma izi yok.
Pelo menos não há sinais de luta.
En azından bunu yapabilirim.
Bem, é o mínimo que posso fazer.
En azından doktoruna sorsan, kendisi karar verse?
Pode ao menos pedir e deixá-lo decidir?
Ben sadece en azından eve gidip bunu düşünebilir miyim?
Posso, pelo menos, ter tempo de ir para casa pensar no assunto?
En azından sen ölümünü görebileceksin.
Tu, pelo menos, verás a morte a chegar.
Dünya kontrolden çıkmış olabilir ama en azından birlikteyiz.
O mundo está a despedaçar-se, mas pelo menos estamos juntos.
Sen de en azından iyiliğine karşılık ver.
O mínimo que podem fazer é retribuir-lhe o favor.
En azından artık Black Bolt'un sesinin nasıl çıktığını öğrendik.
Bem, pelo menos agora sabemos como é a voz do Raio Negro.
Dev, en azından silahımı getirir misin?
Dev, podes, ao menos, trazer a minha arma?
Sana faydası olan, en azından biraz zaman kazandıran tek şey omurilik sıvısını almandı.
A única coisa que parecia ajudar-te ou dar-te tempo eram as punções lombares.
En azından benim görevim uyduruk bir telefon mesajı olarak gelmedi.
Só sei que a minha missão não veio numa mensagem de texto.
- Eh, en azından o şuan buradan daha iyi bir yerde.
Pelo menos ela está num lugar melhor que este.
- Tamam, pekala, en azından sadece detayları söyle.
Certo. Os detalhes, pelo menos.
En azından öğrenmeye başlamış bir yerden.
- Ela sabe o A, B, Janet.
Onunla konuşmayı reddettim, o da "En azından kâğıtları alabilir miyim?" dedi.
Como recusei falar com ele, ele pediu para levar os papéis.
İnsanlara sinsice yaklaşacaksan en azından öksürebilirsin. Bir şey yok.
Se é para apareceres de repente, ao menos tosse.
Bir piç olacaksan Chris, en azından dürüst bir piç ol.
Se é para ser sacana, Chris, ao menos seja honesto.
En azından cenazenin masraflarını karşılayarak yardımcı olmak istedim.
E ajudar com o custo do funeral é o mínimo que podia fazer.
En azından ölümü boşa olmadı.
Ao menos a vida dele não foi em vão.
En azından fotoğraflarım duruyor.
Bem, pelo menos tenho as minhas fotos.
En azından bunu yapma nezaketini göstermiş.
- Pelo menos fez-nos esse favor.
Ve dağıtma alanından etki göstermesi de en az 12 saat alır.
E nas áreas alvo... irá demorar, pelo menos, 12h até fazer efeito.
- En azından artık değil.
- Pelo menos, já não é.
Askeri kuvvetlerde bu şeylere "İblis Ordusu" denilmekte... ve sayıca az olduklarından dolayı... üstünlük sağlayamadıkları belirtiliyor.
As forças militares do mundo não estão a conseguir combater e são superados em números pelo que dizem ser "hordas demoníacas."
En azından gözünü bulun.
Ótimo, localiza o carro.
Hiç yanlış yere gittiğin hissine kapıldın mı? En azından bir köpek gördüğümüzü söyleyebileceğiz.
Já tiveram a sensação de ir na direção errada?
En azından şu anda kurtulabilir miyim?
Claro.
En azından geceyi burada geçirebilirdin.
Podias passar cá a noite.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]