English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ A ] / Aıt

Aıt Çeviri Portekizce

44,011 parallel translation
Tırtıl Carl'ı arkada bırakamayız.
Não podemos deixar para trás Carl, a lagarta.
Acı çekmesini istiyorum... Tıpkı bana çektirdiği gibi.
Quero que ele sofra, como me fez sofrer a mim.
Tıpkı bizimki gibi.
Assim como está a ser para nós.
Kağıt Kalpler için mi çalışıyorsun?
Trabalhas para a Corações de Papel?
Farklı türde tırmığa alışkın.
Está habituado a outras limpezas.
- Bak, işte kanıtı.
- Eis a prova.
Tırmanacak farklı kulelerimiz var, değil mi?
Temos de subir a outras torres, não é?
Özgürlük Anıtı çok eskilerde kaldı Charles.
A Estátua da Liberdade foi há muito tempo, Charles, há muito tempo.
Oğlunuz kızımın tırnaklarını koparmış hem de hepsini.
Seu filho arrancou as unhas da minha filha, arrancou-as. 697 00 : 56 : 50,273 - - 00 : 56 : 52,574 Ela teve que ir para a sala de emergência,
Doktorun iyiliği, Tanrı'nın varlığının kanıtı Andy.
A bondade do médico, foi prova de Deus, Andy.
Kulaklarının ilk tıkanışı...
A primeira vez que furaste as tuas orelhas.
Çekmecelerim tıklım tıklım Silly String dolu, bu da yetmezmiş gibi gittiğim her yerde beni takip eden kahrolası bir mariachi grubu var!
Tenho gavetas cheias de Silly String. Estão a ver? E tenho uma banda mariachi a seguir-me por todo o lado.
Geçen üç haftadır, dört topluluğa bedava yemek dağıtıyoruz.
Nas últimas três semanas andamos a distribuir refeições grátis em quatro colônias.
Tıpkı annen gibi.
Tal como a mamã.
Canımı acıtıyorsun.
Estás a magoar-me.
Neden canımı acıtıyorsun?
Porque é que estás a tentar magoar-me?
Peki kanıtı nereden bulacağım?
Então, onde posso encontrar a prova?
Dostum ikinci kayıt odasını buldum.
Encontrei a sala de registos dois.
Kağıt, bir dizi yemek pişirme kokusunun buharlarına maruz kalmış o yüzden mutfaktaki bir panoda asılı olmalı.
O papel esteve exposto a vapor e a uma variedade de cheiros, por isso deve tê-lo pendurado na cozinha.
Eğer güneş ışığı, güneş gökyüzünde alçak konumdayken odaya girebiliyor olsaydı kağıt yukarıdan aşağıya, eşit bir şekilde solmuş olurdu.
Se a luz conseguisse penetrar na divisão quando o sol estivesse mais baixo no céu, então o papel estaria igualmente esbatido de cima a baixo.
Molly tıbbi işlemler yapmak için doğru kişi mi?
Será a Molly a pessoa certa?
- Hayır, bir tıp doktoru musun?
Um médico a sério, quero eu dizer.
- Tıpkı dile dolanan bir şarkı gibi, aklından çıkmadığını söyledi.
E? Ele disse que não conseguia calar a voz da cabeça.
Onu iyileştirebilirim ve sana geri verebilirim tıpkı eskisi gibi olur, söz veriyorum.
Eu arranjo-a e devolvo-a novinha em folha. Prometo.
Evet. Uçak yakıtı bitene kadar uçmaya devam edecek.
Sim, o avião vai continuar a voar até ficar sem combustível.
Teğmen T-Rex ile beraber düşman bir uzaylının istilasını araştırıyoruz.
O Cadete T-Rex e eu estamos a investigar uma invasão extraterrestre hostil.
Kanıtım!
A minha prova!
Tanıtımı vaktinde durduramayacağız.
Não vamos parar o lançamento a tempo.
- Tıpkı senin bataryaları çalman gibi.
Como tu, a roubar aquelas baterias.
Tıpkı annene verdiğim çocuk gibi.
Como a criança que pus na tua mãe.
Tıpkı beni, ufak bebeklerini, köle pazarında satan ebeveynlerim gibi.
Assim como os meus malditos pais, que me venderam, o seu próprio filho, para a escravidão.
Tırmanış zor muydu?
A subida foi difícil?
Ve görüyorum ki dağın tepesindeki süper domuzu sona bırakmışsın çünkü tırmanışın beni kızdıracağını biliyordun.
Reparei que tiveram de deixar o maldito superporco do topo da montanha para o fim porque sabiam que a escalada me iria irritar.
Kızın en iyi arkadaşını bir kamyona tıkıyorlar.
E a meterem a melhor amiga dela num camião.
Mirando'nun insanlara ve hayvanlara karşı işlediği suçlar hakkında daha fazla detay ve dehşet verici kanıt, "Mirando sıçtı" başlığı altında YouTube'da.
Para mais pormenores e provas chocantes dos crimes da Mirando contra a humanidade e os animais, vão ao YouTube e pesquisem "A Mirando está fodida".
Hemen YouTube'a girin ve "Mirando S-I-Ç-T-I" diye aratın.
Vão agora ao YouTube e pesquisem "A Mirando está F-O-D-I-D-A".
Bayan Redmon kocanız uzun bir zaman önce kayıt mı tutuyordu?
Sra. Redmon, seu marido escreveu para o "The Register" á um tempo atrás?
Tıpkı meraklı bir gazeteci gibi etrafı yoklayıp söylentiler duyuyordu.
Chamou a atenção de tudo como um bom repórter e ouviu rumores.
- Jerry! S-a-y-g-ı.
"R-E-S-P-E-I-T-O".
Adli tıp Littlefield'a kundaklama demişti.
Os investigadores disseram que Littlefield foi fogo posto.
Beyaz Kuyruk Tepesi'nin en sarp yamaçlarındaki A Stüdyosu'ndan canlı ve capcanlı yayında sizlerleyim. Amerikan Hindukuş Dağları'nın en tepe-tepesinden ben Dr. Amp bağımsızlığın müziğine eşlik ediyor adalete uzanan yokuşu tırmanıyor ve özgürlüğün lambasını yakıyorum.
Transmitindo em directo e electrificado a partir do estúdio A, bem no topo das escarpas de White Tail Peak, o tecto... do Hindu Kush americano, sou o Dr. Amp ( excitado ) dizendo a verdade pela liberdade,
Harley Quinn'le beraber Atarım seni tımarhaneye
Vou prender-vos no Asilo Com a Arlequina
Batman'deki B-A-T'nin anlamını biliyor musun?
Sabes o que significa o B-A-T de Batman?
- New York'ta tanıdığım, beni öldürmek ya da akıl hastanesine tıkmak istemeyen tek insan sensin.
És a única pessoa que conheço em Nova Iorque que não me quer matar ou internar num hospício.
Bunca zaman inkâr edip durdum ama bu kesin kanıt.
Tenho-o negado este tempo todo, mas isto é a prova definitiva.
Hikâyeyi her anlatmaya çalıştığımda insanlar tırsıyor.
Sempre que tento contar a história, as pessoas passam-se.
Kimliğini ispatlamak için bulabileceğimiz her fiziksel kanıtı ortaya çıkarmalıyız.
Temos de descobrir todas as provas físicas para provar a tua identidade.
- En son binaya tırmanıyordum...
Pelo que me lembro, estava a trepar...
Diğer ortaklarımız da bir ay içinde doğu sahilinin tamamına dağıtım için Rand filo ağını kullanacak.
Os restantes parceiros usarão a rede de transportes da empresa para cobrir toda a costa leste dentro de um mês.
Çeneni kapatmak için ağzına terli çorabı tıkadım mı görürsün.
Sou capaz de lhe enfiar uma peúga suja na boca para a calar.
Defolup gitmezsen beynini dağıtırım.
Se não sair daqui, abro-lhe a cabeça ao meio.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]