Bahçıvan Çeviri Portekizce
711 parallel translation
# Bir bahçıvanın!
- Um jardineiro.
# Bahçıvanın mı?
- Um jardineiro?
# Bahçıvanın!
Um jardineiro.
- Bahçıvan onları kasabaya götürdü.
- O jardineiro levou-as.
- Susan, bahçıvanın odası ne tarafta?
Onde é o quarto do jardineiro? - Porquê?
Bahçıvanın elbiseleri olmalı. Elbise elbisedir.
O jardineiro deve ter roupa.
Bahçıvan kasabaya gitti.
- Ele foi à cidade.
Büyük ihtimalle, baş bahçıvan emirlerinizi soracaktı.
Provavelmente era o jardineiro a querer instruções.
Burada gece gündüz nöbet tutan bir bahçıvan var.
Tem um jardineiro aqui noite e dia.
Bahçıvan Joseph.
É o jardineiro, o Joseph.
- Bahçıvan burada yememeli.
- O jardineiro não devia comer aqui.
Keller, Villette'in bahçıvanı. Kilise konutunda da çalışıyor.
O Keller era jardineiro do Villette e também trabalha na reitoria.
Ciddi olamazsın. Bahçıvanınla mı?
Não pode falar estar falando sério.
O benim bahçıvanım değil.
Não é meu jardineiro.
Ama sorun sadece bahçıvan olmasıyla ilgili değil.
Mas não é só questão de que seja seu jardineiro.
Tanıdığım tek Kirby şu yaşlı bahçıvan.
O único Kirby que conheço é o velho Kirby, o jardineiro.
Bir bahçıvan mı?
Um jardineiro?
Buralardaki tek araba bahçıvanımıza ait.
O único carro existente num raio de quilómetros é o do nosso jardineiro.
- Bahçıvanınızın arabası var, harika.
- O vosso jardineiro tem carro, óptimo.
Ben bahçıvanı bulayım.
Vou chamar o jardineiro.
Bahçıvan kulübesinde yaşadılar.
Viviam na casa do jardineiro.
Catherine ihtiyar bahçıvanı onunla sevişmekle suçladı.
Catherine acusou um jardineiro idoso de fazer amor com ela.
Bahçıvanı, o yaşlı adamı, sorguya çektiler.
Interrogaram o jardineiro, um velhote.
Bir berberim, bir bahçıvanım ve bana yardım eden insanlar var.
Tenho um barbeiro, um jardineiro e outros ajudantes.
Personelimiz, bahçıvan Hillman ve sizi içeri alan Bayan Kidder.
Os nossos empregados são o Hillman, o jardineiro, e a Sra, Kidder, que lhe abriu a porta,
Bu bahçıvan Hillman'dı. Babam dolanırken onu çağırır.
Aquele era o Hillman, o jardineiro, Quando o Pai ten de se movimentar, chama-o,
Herhalde bahçıvanın çocuğuna aitler.
São da filha do jardineiro.
Sanırım arka tarafataki bahçıvanın evinde yaşıyor.
Acho que ela mora ali atrás, ao pé do jardineiro.
Madam Victoria ve ben bahçıvanın üstünde kalıyoruz.
Depois, há a D. Victoria, eu e o jardineiro, mais ninguém.
Ne zamandır bir bahçıvan ateşçilik yapıyor peki?
Desde quando jardineiro cuida de fornalha?
Georges Duval, bahçıvanın ifadesi...
Depoimento de Georges Duval, jardineiro.
Maria Gambrelli bahçıvanı öldürdü.
A Maria matou o jardineiro Georges.
- Kim? - Bahçıvan.
- O jardineiro.
Ev sahibimin bahçıvanından arabasını ödünç aldım.
O jardineiro do meu senhorio emprestou-me o carro dele.
Sebze bahçesinde bahçıvanım ve siz açlıktan ölmeden önce...
Eu sou o responsável pela horta e agora antes que vocês morram de fome....
Evet ama iyi bir bahçıvan bulmak çok zor.
Sim, mas é difícil encontrar bons jardineiros.
# Bahçıvanın kızı Petunia'yı seviyorum
"Amo a Petunia" "A filha do jardineiro"
Babam bahçıvanıydı, eli bol, yüreği zengindir onun.
O meu pai foi jardineiro dela, ela foi sempre muito boa para mim.
Sadece Amerika'da bir bahçıvanın oğlu böyle bir topluma girebilir.
Só na América é que um filho dum jardineiro podia viver assim.
Az önce bahçıvanın oğlu hakkında söylediklerinize, istemeyerek kulak misafiri oldum.
Não pude deixar de ouvir, o que disse sobre o jardineiro.
Babası bahçıvan olarak şanslıydı. Jimmy'den de aynısını umut ediyoruz, ama şimdiye dek boşuna, fakat iyi bahçıvan bulmak zor.
O pai dele tinha um grande dedo e esperávamos que o Jimmy o seguisse, mas não me parece e os bons jardineiros são raros.
Belki bahçıvan olursun?
Talvez jardineiro?
Harold Potter, bahçıvan ve vergi memuru başka gezegenli yaratıkların ilk kurbanı.
Harold Potter, jardineiro e oficial dos impostos, primeira vítima de criaturas de outro planeta.
M-4 dışında, uşak, hizmetçi, bahçıvan ve nöbetçi görevi görüyor.
Concordaram, para terem reféns importantes. Reféns? Com que propósito?
Yarım saat önce, bahçıvanın biri, tepede.38lik tabanca bulmuş. Dayınızın masasından alınanla aynı cinsten imiş.
Há cerca de meia hora, um jardineiro, ali naquela colina, encontrou uma arma de 38 mm, do mesmo tipo da que desapareceu da secretária do seu tio.
- Ama bu gün perşembe. - Ve bahçıvan, çimleri Perşembe günü kesiyor
Mas hoje é quinta-feira e o jardineiro corta a relva à quinta-feira.
- Söyleyin sevgili İnes, yolda gelirken sol tarafta gördüğüm, bir bahçıvan kulübesi, öyle değil mi?
Diga-me, querida Inès... É um abrigo de jardineiro que eu vi quando entrei?
Ama bahçıvan geçen hafta kovuldu efendim.
Mas o jardineiro foi despedido a semana passada.
Evinize bahçıvan olmak istiyorum.
Gostaria de ser o vosso jardineiro.
- Bahçıvan, evet.
- O vosso jardineiro, sim.
Bir bahçıvan arıyorsunuz, öyle değil mi? - Evet, evet.
- Precisam de um jardineiro, não precisam?