English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Barda

Barda Çeviri Portekizce

3,423 parallel translation
- Evet. Zaten barda maçı izlemek istiyordum. Adam da esaslı biri gibiydi.
Estava a ver o jogo no bar, e pensei que... sabe, ajudar o homem e ganhar dinheiro.
- Bir barda ne yapılırsa onu yapıyorum... içiyorum.
O que normalmente se faz num bar... a beber.
Lütfen, bir barda çalışıyorsun.
Trabalhas num bar.
İç onu. Barda bir daha var.
Há outro no bar.
Birkaç barda çalarız diye başlamıştık ama, Hyde Park'ta önümüzde 500 bin kişi vardı.
"Vamos primeiro a um ou dois clubes." Hyde Park, 500 000.
Ayrıca, küçük bir kasaba, tamam mı? İnsanlar konuşuyor falan... Şimdi de tek barda Lemon çalışıyor.
As pessoas comentam e... a Lemon trabalha no único bar da cidade.
Bu barda hâl falan sormuyorlar kuzen.
Este bar não serve saquê, primo.
Fabrika eski çalışanları, işten sonra barda takılırlar.
Os que trabalhavam na fábrica iam a um bar depois do trabalho. Espero que o Derek Reston queira relembrar o passado. Vou até lá.
Geçen hafta barda oturmuş, bir kızla sohbet ediyordum ve kızla olan sohbet iyi geçiyordu, bilmem anlatabildin mi?
Sabes, estive num bar a semana passada, e estava a falar com uma rapariga, e as coisas evoluíram, entendes-me.
Millet barda iddiaya tutuşuyor.
No bar, os homens estão a apostar se o bebé nascerá branco ou...
- Barda duruyor.
- Está no bar.
İyi, güzel, Ben de barda otururum.
Está bem, vou sentar-me no bar.
Peki, neden bütün gün kendi başıma barda takılıyorum?
Bem, porque não posso estar no bar o dia todo?
Dün gece barda sınırı aştım.
Eu ontem à noite no bar pisei a linha.
Barda yalnızken ve kısa bir etekle, külotsuz dururken böyle bir şey olmasını hiç beklemiyordum
Não estava à espera que isto acontecesse quando fui para um bar sozinha de saia curta e sem cuecas.
Onu görmek istemiş. Babam, Carson Springs'te bir barda oturmuş onu bekliyordu ama gitmeye korktuğu için ben onun yerine ben gittim.
Ele estava à espera num bar em Carson Springs, mas ela teve medo, então fui no seu lugar.
Barda arkadaşım Peter Mills'i görebilirsin.
Podes ver o meu amigo Peter Mills logo ali, no bar.
Yakında güney bölgesindeki her barda poker makinalarımız kol gezecek.
Rapidamente as máquinas de vídeo-póquer vão estar em todo o lado.
Sam ya bir rahip olacak ya da ölene kadar barda kafayı çekecek.
Sam está considerando ser um monge, ou fica no bar do pub para o resto da sua vida.
Barda olman gerekiyordu.
Supostamente deverias estar no bar.
Don seni barda buldu.
O Don achou-te no bar.
# Neşeli, sakin, tasasız Barda #
Gentilmente até ao bar
Barda oturup saçma ilişki sorunlarınızı dinleyecek vakit bulamıyorsak özür dileriz.
Olhem, desculpem se não temos tempo para nos sentarmos no bar e ouvirmos os vossos pequenos e estúpidos problemas amorosos.
Oldukça samimi görünüyorlardı ama sonra kadın ağlamaktan gözleri kızarmış bir şekilde barda tek başına oturdu.
Muito aconchegante, mas depois ela estava sozinha no bar a chorar.
Peki onu barda ağlarken bırakıp gitmek nasıl oluyor?
Como combina isso consigo a deixá-la a chorar no bar?
Barda ağzını kapalı tutamamışsın.
Abriu a boca num bar.
Ben Bunko'dayken, senin perşembe günleri yapacağın şey bir gey barda takılma olacak, öyle mi?
Então, enquanto eu estou a jogar aos dados tu vais a um bar gay?
Gey olmayan birinin, başka birine gey barda bunu söylemesi garip mi kaçar?
É esquisito um heterossexual dizer isto a outro tipo num bar gay?
- Barda ağrı kesici satıyorlar mıdır?
Achas que vendem Anacin no bar? Vá lá!
Eve döndüğünde doğum gününe katılmaktan daha eğlenceli bir şey yapmak istersen beni barda bulabilirsin.
Se chegares e quiseres vestir uma coisa formal e vir para a festa, vai ter comigo ao bar.
Bu harika Chris, ama burası yerine bir barda içseniz nasıl olur?
Isso é fantástico, Chris, mas não a queres prestar no bar?
Dan'i Campbell apartmanındaki barda ayartan sendin tıpkı ilk sevgilimin bekaretini aldığın zamanki gibi.
Tu seduziste o Dan no bar do apartamento dos Campbell. E foi lá que corrompeste o meu primeiro namorado.
Jack barda benim ortağım.
O Jack é meu sócio no bar.
Bir barda bebeğimizle içki içiyoruz.
Estamos a beber num bar com o nosso bebé.
Marvin uyuyana kadar barda konuşun bu konuyu.
Vocês podem falar sobre isso lá em baixo, no bar, até o Marvin dormir.
O barda karşılaşmamızdan önce araştırmıştım.
Antes de nos conhecermos naquele bar.
Cooley'le barda buluşması gerekiyormuştu.
Iria encontrar-se com Cooley no bar.
Barda sekiz top falan oynamıştık.
Jogámos algumas partidas de snooker, no Sports Bar.
Ve Huntington Beach'deki bir barda çalışan böyle birini tanıyorum.
Sei de um que trabalhou num bar em Huntington Beach a fazer Martinis.
Bir barda ilk yudumunu alıyormuşsun gibi.
É como beber o primeiro shot num bar.
Bir barda olay çıkarmam gerekiyordu. Çünkü ertesi gün single'ım çıkacaktı.
Tive que cair num bar porque a minha música ia ser lançada no dia seguinte.
- Er Brown'ın çalıştığı barda bulunması basit bir tesadüf olabilir.
A presença dela no bar onde o Brown trabalhou, pode ter sido apenas coincidência.
- Ayrıca Ajan Gibbs ve Fornell'e barda vergi denetimi için bulunduğunu söyledin.
Também disse aos Agentes Gibbs e Fornell que fazia uma auditoria ao bar.
Ve siz ikiniz barda homurdanana kadar da gizli görevdeydim.
E estava disfarçada quando vocês dois entraram no bar.
Tanrı'ya şükür ki barda hiç alkol yoktu yoksa mekân havaya uçardı.
Graças a Deus que não há álcool neste bar, senão este lugar ia pelos ares.
Barda oturuyorsun. Tek başına.
Está sentado num bar, sozinho.
Demek oluyor ki yanlış yaptığım tek şey o barda bir içki içmeye çalışmaktı.
Que o meu único erro foi tentar beber naquele bar.
Barda konuşmak istemediğini bilsem çekip gitmenin bir seçenek olmasına izin vermezdim.
- Se ele não queria falar comigo no bar, deixá-lo ir embora, não era uma opção.
Flynn'in kiralık arabası Alki'nin önünde bir barda bulundu.
Localizaram o carro alugado pelo Flynn num bar em Alki.
Peki ne oldu, Flynn zanlı ile barda mı tanıştı?
Os clientes gostam de privacidade. Então, o quê, o Flynn encontrou o suspeito no bar?
Flynn'e beni beklemesini, anahtarlarımı barda bıraktığımı, hemen döneceğimi söyledim.
Disse ao Flynn para esperar por mim, que me tinha esquecido das chaves no bar e que já voltava.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]