Baston Çeviri Portekizce
261 parallel translation
Fildişi saplı bir baston?
Uma bengala com punho de marfim?
Birisi "sağlık" der demez Doc Livingstone "sarı humma" diye birden parlıyor ve, baston kırarcasına haykırıyor.
Basta dizer "saúde" e o Dr. Livingstone aparece a gritar "febre amarela".
@ Yüksek bir ipek şapka ve gümüş bir baston @
Um alto chapéu de seda e uma bengala de prata
- Yüksek bir ipek şapka ve gümüş bir baston
- Um alto chapéu de seda e uma bengala de prata
@ @ Yüksek bir ipek şapka ve gümüş bir baston @ @
Um alto chapéu de seda e uma bengala de prata
- Kılıçlı baston.
A bengala?
- Bu baston çok işe yarıyor olmalı.
- Uma bengala assim dá jeito.
Sürekli baston taşıyor, ve burası kel, ama ensesine dökülen beyaz saçları var.
Anda sempre de bengala, e tem uma careca, com uma linda auréola de cabelo branco à roda.
Baston yutmuş gibi duruyor.
Parece que engoliu um pau.
Şimdi ise elinde baston ile dolaşıp, mısır çapalayan zavallı bir çiftçiyim.
Agora solo sou um pobre granjeiro, cortando troncos e cavando o milho.
Baston sıkıştı.
A cana não deixa passar.
Baston için arama emrin yoktu
Você não tinha mandado de busca.
Yalandan esrarlı sigara kullanıldığına göre, neden baston kullanılmasın?
Se alguém forjou os charros, porque não a bengala?
Lal taşından bir broş, bir baston ve bir kulak borusu.
Com pregadeira, bengala e aparelho auditivo.
Anladım da neden alçı ve sopa gibi bir baston?
- Eu sei, eu sei. Isso não explica o gesso. Nem este bastão.
Şapka yok, baston yok, pipo yok.
Sem chapéu, sem bastão, sem cachimbo.
Kırık bir kalp ve bir baston mu?
Uma medalha? Uma condecoração?
"Baston" evet, onu çal.
"Walking Cane", é isso. Toca essa.
Bu baston çok güzel.
Esta bengala é tão deslumbrante!
Elinde baston var!
Ele traz uma bengala.
Bay Oldacre'ın odasının incelenmesi sonucu açık bir kasa kanlı mücadeleyle ilgili ipuçları ve tutma yeri üzerinde kan lekeleri bulunan bir baston bulundu.
"O exame ao seu quarto revelou um cofre aberto, " sinais de luta assassina, "e uma pesada bengala com manchas de sangue na pega."
Oldukça ağır bir baston.
Uma bengala bastante pesada.
Bu baston sanığa ait ve bunu da hiç reddetmedi.
A bengala é do arguido. Ele nunca o negou.
Yapışkan baston böceği, sıcak çöreğin üzerine yapıştığından beridir, en yapışkan durumdayız.
Estamos na situação mais viscosa desde que o Viscoso o insecto do visco ficou preso num pão doce viscoso.
Şapka nerde? Baston nerde?
São mais um belo exemplo de bimbas.
Şeyde kalmıştık, " Ben baston çevirme şampiyonu olmuştum, 19... 1983 yılında.
Ficámos em "Fui campeã de lançamento do bastão em 19..." Em 1983.
Her zaman baston çevirmenin olimpik spor olması gerektiğini düşünmüşümdür.
Sempre achei que devia ser uma prova olímpica.
Bir baston, sopa... O tip bir şey.
Uma bengala, uma moca, ou algo desse género...
Bu ilginç bir baston.
Que bengala interessante.
Daha önce böyle bir baston görmemiştim hiç.
Eu nunca vi uma bengala como esta.
Bu baston yüzünden herkes beni hasta sanıyor.
Assumem que sou um doente por causa desta bengala.
Bakın, Çirkin Çıplak Adam baston şekerlerden asıyor.
E olhem, o Feioso Nu está a pendurar os enfeites.
Ya da üstünde top olan altın bir baston?
E um pau dourado com uma bola na ponta...
Baston da işe yaradı.
A bengala funcionou às mil maravilhas.
Larry'nin baston dükkânına "
PARA A LOJA DE BENGALAS DO LARRY
Çok iyi ama adama baston gerekiyorsa malının büyük olmasının bize ne faydası var?
Porreiro, mas uma grande gaita não serve de nada se precisas de muletas para a amparar.
Kontakt lens ya da baston.
É lentes de contacto ou uma bengala branca.
Evet, baston yüzünden.
Por causa da bengala.
Bıyık gibi veya şapka takmak gibi bir monokl ( tekli gözlük ) veya bir baston olabilir.
- Como um Bigode... um chapéu de cartola... um monóculo...
Yani... yani... beyaz baston, tık, tık, tık kör?
Assim como... Vá lá.
Tam önümüzde bize yol gösteriyormuş ya da bizi havada tutuyormuş gibi bir baston vardı.
À nossa frente, como se nos tivesse a liderar ou segurar-nos lá em cima, estava uma bengala...
Siyah bir baston.
Uma bengala preta, com uma...
Ne kadar hızlı uçarsak uçalım, baston hep önümüzdeydi.
Por mais rápido que voássemos, a bengala estava sempre à nossa frente...
Seçkin baston koleksiyonu.
Não pára de falar da última colecção dele :
Vatandaş Kane'de baston falan yoktu!
Espera aí, não havia bengalas no filme.
Meme ucu ve baston gibi kelimeleri bol bol kullanmandan bahsetmiyorum bile!
Já para não falar da incessante repetição de palavras como "mamilo" e "lanca".
Baston çevirmek falan değil.
Não é nada tipo rodopiar o bastão ou algo dentro disso.
Baston çevirmek gerçek bir sanattır.
Rodopiar o bastão é uma verdadeira arte.
İkinci adım, alevli baston.
Segundo passo, bastões em fogo....
Baston.
- É do Neil
Peki, o zaman bir baston kullanırsın. Görmekte zorlandığını söyledin.
Pronto, uma segunda bengala.