Bastırın Çeviri Portekizce
911 parallel translation
- Bastırın.
- Evite isso.
Huerta, Pancho Villa'nın desteği ile kuzeyden ve sen General, güneyden bastırınca...
Huerta expulsou-os do Norte com Pancho Villa, você General, do Sul...
Burada su var. Mendilinizi ıslatın ve dudaklarına bastırın.
Humedeça um pano e pressione-o entre os lábios dele.
Dana sonra eli alın ve önce baş parmağı veya kullanacağınız parmağı, cam tabakanın üzerine soldan sağa bastırın.
Depois, peguem firmemente no polegar, ou no dedo que usariam, rolem-no no vidro, da esquerda para a direita.
Şunu parmağınızla bastırın.
Segure nisso com o dedo.
Gösterinin yer değişikliğini bildiren afişler bastırın!
Espalhem cartazes com a mudança de local.
Otomatik yok etmeyi durdurmak için, lütfen sağ başparmağınızı düğmeye bastırın.
Para cancelar a auto-destruição, por favor, coloque o seu polegar direito no botão de acesso.
Eğer yapabilirseniz, sadece hafif hafif bastırın, ben de ve ben de...
Só empurre para baixo para soltá-lo e eu...
Eğer korkuyorsan, korku açlığını bastırır.
Se tens medo isso assusta a fome.
Al, açlığını bastır.
Corta o apetite com isto.
Buna değmediğini. Gizli saklılık ve yalanın, birlikte yaşayacağımız mutluluğa ağır bastığını.
Que a furtividade e a mentira, pesam mais do que a felicidade que pudéssemos sentir juntos.
Heyecanların pencereyi kapatarak bastırılacağını söylüyordu.
Ele disse que para afastar o entusiasmo bastava fechar uma porta.
Kafanın neye bastığı umurumda değil, kafanı kırasım geliyor. Seni kızdırıyor muyum?
O que me interessa de sua cabeça é partí-la em 1001 estou o irritando?
Sana dedim aşağı bastır ortasından, yoksa kendine saplarsın.
Eu disse para segurares pela guelra, assim não te picarias.
Ölmemek için elini boynuna bastırıp onların peşinden gitmiş.
Ele pôs a mão na garganta para continuar vivo e ainda foi atrás deles.
O yaratıkların serbestçe dolaştığı öğrenilirse başlayacak paniği... hiçbir polis kuvveti bastıramaz. Evet. Beyler, sanırım hazırız.
Senhores, estamos prontos.
Bütün ağrılarını tek bir acıya sarmala ve sonra o zıkkımla bastır.
Não, é mais cómodo envolveres-te nas tuas queixas e problemas... até as converteres numa grande dor que se cura com um chuto.
Fısıltılar ve bastırılan kahkahalar duvardaki aptal çiçekli kağıdın arkasında!
Os murmúrios e o riso abafado, por trás daquele estúpido papel de parede ás flores!
- Profesör, sanırım faka bastın.
Profesor, vejo que a'intimidou'.
Hükümet Başkanlığı politik güçtür. Ve politik güç halkı bastırmanın resmi adıdır.
O governo é um poder político, que somente é uma forma legal de oprimir o povo!
Bu olay ben Birinci Kale'yi komuta ederken gerçekleşti. Fujimaki'nin isyanını bastırıp kaleye dönüyordum ki Örümcek Ormanı'nda bir ruha rastladım.
Aconteceu quando ainda era Comandante da Primeira Fortaleza, e regressava ao castelo após ter acabado com o motim de Fujimaki.
Kont Batthyani'nin babası, isyanın bastırılmasından sonra 13 generalin yanı sıra asılarak idam edildi.
O pai do Conde Batthyani foi executado com treze outros generais após o fim da rebelião.
Kırık ayağımın üzerine bastım, canım acıyor.
Tropecei e estou com dores.
Onu faka bastırır, aklını başından alır ve onu ele geçirir.
Adianta a besta e chega antes do que ela.
Geç de olsa, dürüst yanının ağır bastığını söyledim ama dinlemedi.
Tentei informá-la do seu impulso tardio de honestidade, mas ela não ouvia.
... Çavuş Rutledge eliyle sizin ağzınıza bastırıyordu.
O sargento Rutledge estava pressionando a mão dele sobre a sua boca.
Catherine kızıyla birlikte garın kapısında Jim'i bekliyordu. Gözünde bastırılmış hayaller, çılgınlıklar okunuyordu.
Catherine esperava Jim na pequena estação com a sua filha com um olhar contido de fantasia e audácia.
- Bastır ayağını!
- Carrega no acelerador.
Tahtanın kırılma sesini bastırır.
Vai abafar o som da madeira a partir-se.
Mürettebatını yanlış bir şekilde yönlendirebilirler veya bir düğmeye bastırıp gemini imha ederler.
Podem levar a tripulação a usar os comandos errados, ou premir um botão para destruir a nave.
Texas'ın ise 4 tane var, ama New York bastırıyor.
O Texas tem 4, mas ainda Nova lorque tem mais. Pelo menos, até agora.
- Parmağını şuraya bastır.
- Poê o teu dedo ali.
Kısa bir süreliğine, bazı kesimler bu bastırılmış ulusların Nazilerin gönüllü ortakları olmak isteyeceklerini düşündü.
Durante breves momentos, parecia que estas nações ocupadas podiam estar dispostas a juntar-se aos nazis.
Bastır Matilde! Taşaklarını tekmele!
Força, Matilde, dá-lhe um pontapé nos tomates!
Sanırım tam üstüne bastın.
Acho que lhe acertaste bem na cabeça.
Çaldığın bölüm daha çok bastırılmış acılardan söz ediyordu. Hayallerden değil.
O prelúdio fala de emoção reprimida, não do devaneio.
Onu bastırmazsan, zihninde yayılır... ve birgün, sabah uyanırsın... hayatla yüzleşemiyorsundur artık.
Se não a esmagamos, propaga-se pelo cérebro até que um dia acordas e já não consegues enfrentar a vida.
- Suçunu bastırmanın en iyi yolu savunmadır.
- O ataque é a melhor defesa.
İnsanın kendi ölüm saatini seçtiği an, sadakati faka bastırmaya en çok yaklaşabildiği andır.
Escolher a hora da própria morte é o que há de mais parecido... com ludibriar o destino.
Başbakanın ofisinde bu onaylanırken dedikoduların bastırılmadan, diğer bakanlılara yayılması 24 saat sürdü.
Portanto haverá uma minuta emitida pelo gabinete do P.M. a confirmar isso e a pôr fim ao boato e que circulará por todos os departamentos dentro de 24 horas.
Birisi şöyle mesela, ev halkını perhize zorlayıp karlı çıkabilmek için özel takvimler bastırıyormuşsunuz, perhiz günlerini ikiye katlıyormuşsunuz.
Um diz que mandais imprimir almanaques particulares onde duplicais as têmporas e as vigílias para tirar proveito dos jejuns a que obrigais os vossos criados.
Bastırılmış duygularının asıl kaynağına. Anlayalım.
Temos de encontrar os impulsos desses sentimentos reprimidos.
Dinleyici kitleniz arasında beyazların ağır bastığı görülüyor.
Vocês tocam predominantemente para um público branco.
Buradaki düğmeye bastırırsan uzun mu uzun bir 1 saniye kazanacaksın.
Se carregares neste botão, ganharás um segundo longo.
Biraz daha bastırın.
Pressione mais desta vez.
Bir erkekle yalnız kalınca elini tutar ve göğsüne bastırırsın iç geçirir ve şöyle dersin :
Quando estiver sozinha com um homem, tome-lhe a mão e pressione-a contra o seu peito. E então suspire, e diga :
"Onu gören kız, acısını bastırır ve üzerine atlar."
Ao vê-lo, lança-se sobre eles, louca de dor.
Görünüşünü bir düşün, Watson, onun halini, bastırılmış heyecanını, huzursuzluğunu, soru sorarkenki ısrarcılığını, kararlılığını.
Pense no seu aspecto, Watson. Os seus gestos, a emoção contida, a inquietude, a tenacidade em fazer perguntas...
Sensör tablasını ört,... yavaşça bastır,... ve bakalım neyimiz var?
Cobrir a superfície do sensor pressionar ligeiramente e o que é que se obtém?
- Patates kızartmasını bastır.
- insiste nas batatas fritas.
Yakma aleti ile bastırıcı ateş açın ve savunarak geri çekilin dedim...
Eu disse para atearem fogo com os incineradores e para recuarem...