English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Belâ

Belâ Çeviri Portekizce

155 parallel translation
Yani, tekne okyanusun dibini boyladığından beri, bu konuda güç belâ düşünebiliyorum.
Como ele estava no fundo do oceano penso que é pouco provável.
Dönüş turunda 1,5 km'lik hız-ölçme şeridine girdiğinde duman ve alevden dolayı onu güç belâ görebiliyorduk.
Quando passou a linha do controlo que media a milha pontuável... difícilmento o podiamos ver entre o fumo e as chamas.
Dediğim gibi, herif bildiğin belâ.
Como te disse, é um grande chato.
Getirdiğin kafa derileri belâ çıkaranlara aitti.
Os escalpes que traziam então, eram de índios que criavam distúrbios.
Umarım başımıza belâ olmazsın.
Só espero que não arranjes sarilhos.
Ödülünü al ve çek git buradan. Belâ arama.
Cobra a tua recompensa e vai-te embora.
O bir belâ. Sen de öylesin.
Esta metida em trabalhos, tal como você.
Belâ açabilirdi.
Podia ter sido complicado.
Büyük bir belâ açarsınız.
Sie halsen sich damit Ärger auf. Die Opposition...
Eminim toplumumuz size bir süre iş sağlayabilir. Büyük belâ çıkarsanız da.
Tenho a certeza de que a nossa comunidade teria imenso trabalho para si, mesmo sabendo que vai trazer alguns sarilhos.
Özellikle büyük belâ çıkarırsanız.
Ou melhor : sobretudo por saber, que vão existir problemas.
Belâ istiyorsanız, alabilirsiniz.
Se quiserdes sarilhos, tudo bem.
Önemli yerlerde belâ açmasından iyidir.
É melhor do que arranjar aqui sarilhos.
Belâ istemiyorum.
Não quero sarilhos.
Belâ için bir neden yok.
Porquê sarilhos?
Ne belâ açarsa açsın onu bir şehit yapmaya hiç niyetim yok.
Faça aquilo que fizer, porque não tenho ideias de fazer dele um mártir.
- Baºlarina belâ olacagimi düºündüler.
- Acharam que eu podia arranjar sarilhos.
Ölme vaktin geldi Sör Belâ.
Está na hora de morrer, Sir Escumalha.
Sör Belâ, son nefesinde sürünerek ilerledi ve iğrenç kılıcını fırlattı.
com o seu último fôlego, Sir Escumalha consegue rastejar e atira a sua vil lâmina.
Belâ, Snarf.
Problemas, Snarf.
Büyük belâ.
Grandes problemas.
Sadece başına daha fazla belâ açar. Bugün beni belâdan kurtardı.
Só vai-te trazer mais problemas!
Baban, Lille'de fabrikayla ilgileniyor. Fabrika güç belâ üretim yapıyor.
O teu pai está em Lille, a fábrica dele funciona em marcha lenta...
Bu Ted için pek belâ sayıImaz.
Isso não é bem um problema para o Ted.
Artık hayatımda belâ istemiyorum.
Não preciso de mais sarilhos na minha vida.
Başka belâ çıktı mı yani, dün geceki gibi? - Hayır, efendim.
Há mais algum problema, como ontem à noite?
İranlılar başımıza belâ olmaya başladı, birleşirseniz onları durdurabilirsiniz.
Um grupo iraniano está a invadir Seattle. Uma aliança detê-los-ia... Esse problema é do Luganni!
Böyle bir şey yapmak istemezsin, sadece başına belâ açarsın.
Não querem fazer isto, Só vão arranjar problemas. Sim.
Ve burada belâ arayan bütün kovboylar buraya toplanır.
até as galinhas terem dentes!
Belâ istemiyorum. Ama buldunuz!
- Não quero mais chatices.
Ve belâ seninle başlayacak.
E começa contigo.
Tamam, Clanton. Belâ arıyordun. İşte buldun.
Pronto, Clanton, quiseste trovoada, aqui a tens.
- O da neydi yahu? - Hiç ihtiyacımız olmadığı anda başa belâ geliyor!
É exatamente um imprevisto que não precisamos.
Belâ.
- Duas bonecas... - Problemas.
Daha sonra başımıza belâ olmazlar.
Vamos evitar futuros problemas.
Belâ istemeyiz.
Não queremos sarilhos.
- Belâ geldi.
- Problemas.
Bay Belâ hiç ortada durmaz...
Mr. Sarilho nunca pára por cá
Ne demek istediğimi anladınız mı? Bu herif bir belâ ;
Vêem o que eu quero dizer?
Belâ okuyor onlara, onlardan nefret ediyor biz!
Malditos! Nós odiamo-los!
Fazla belâ çıkaran diğer insanlar bunu canlı yaşamaktansa ölürler.
Outras pessoas, que dão mais problemas mortas do que vivas, ficam com isto.
Memelerine çift dozda kaya tuzu gömülü biri, artık başa belâ olamaz.
E ninguém é um badameco, com dose dupla de pedras de sal no meio das tetas.
- Ne çeşit bir belâ, Alex?
Que tipo de problemas, Alex?
Yeterince belâ yaşadın.
Já tens problemas que te cheguem.
O pisliğin belâ olacağını biliyordum.
Eu sabia que aquele otário iria trazer problemas.
Belâ arıyorsun, meleğim.
Estás à procura de problemas, anjo.
- Zor belâ dayanıyor.
- Está por um fio.
Oleg, bugün yeterince belâ yarattın.
Oleg, tu já causaste demasiados problemas hoje.
İşte başımı soktuğun bir başka belâ daha.
Meteste-me noutra bela trapalhada.
Belâ mı?
- Problemas?
Ben onların peşindeyim, sizin değil. Ben belâ değilim.
Estou atrás deles, não de vocês /

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]