Benjamin Çeviri Portekizce
2,276 parallel translation
Nişanlandı, parti yapıldı, daha neler neler ama sen hâlâ bir mucizenin olmasını bekliyorsun Benjamin.
Ela ficou noiva, com festa e tudo o mais. Mas tu ainda estás à espera de um milagre, Benjamín.
Görüyor musun Benjamin?
Entendeste, Benjamín?
Ne oldu Benjamin?
O que tens, Benjamín?
Acele etsene Benjamin!
Corre, Benjamín!
Dayanamayacağım Benjamin.
Não dou mais para isto, Benjamín.
Dinle Benjamin. "Yan kafa kemiğine alınan darbe saldırganın üst vücudunun çok kuvvetli olduğunu göstermektedir."
Escute Benjamín : a fractura do osso parietal direito, demonstra uma grande força nas extremidades superiores do agressor.
Bırak gitsin Benjamin.
- Largue-o! Benjamín, por favor!
Benjamin.
Benjamín.
Hayır Benjamin. Buradan uzak bir yer olsun.
Não, Benjamín, algo longe daqui.
Hayır Benjamin...
Benjamín, não!
Sana bin kere söyledim Benjamin.
Eu disse-te mil vezes, Benjamín...
- Tamamdır Benjamin.
- Vamos, Benja...
Benimki çalışmıyor Benjamin. Kendininkini kullan.
O meu não, Benjamín, mas usa o teu.
Hayır Benjamin adamın Jujuy'a gitmek üzere ayrıldığı kısım...
Ah, Benjamín! Essa parte, quando o tipo parte para Jujuy...
"Merak etme Benjamin. O aşağılık herifi yakalayacağız."
Não se preocupe, Benjamín, nós vamos apanhar aquele filho da puta.
Hiç kimse, Benjamin. Bırak yaşlansın. Koca bir hiçle dolu bir hayat yaşasın.
Ninguém, Benjamín que ele viva muitos anos para se dar conta de que todos estes anos serão cheios de "nada".
Dün gece Benjamin'i gördün mü? Kötüydü.
Viste o Benjamin quando voltou para casa, esta noite.
Benjamin'in seni adadan ayrılman için kandırabileceğinden korkuyordum. Beni kandırdığı gibi.
Estava com receio que o Benjamin te tivesse enganado para saíres da ilha, como fez comigo.
Benjamin'in yalanlarından sonra, hakkımda ne düşündüklerini tahmin edemiyorum.
Não consigo imaginar o que pensam de mim depois de ouvirem as mentiras do Benjamin.
Merhaba Benjamin.
Olá, Benjamin.
Bu Michelle Benjamin mi?
Aquela é a Michelle Benjamin?
Şu anda bazıları tarafından isyancı olarak nitelendirilen protestocularla gerçekten beklenmeyen ve tarihi bir harekette bulunan kraliyet ailesinden Michelle Benjamin'in... buluşması yerel görevlileri şaşkına uğrattı.
Uma verdadeira acção histórica e sem precedentes feita pela família real em Prosperidade, com Michelle Benjamin a surpreender os oficiais locais ao reunir-se com os protestantes, agora chamados rebeldes por alguns.
Bu Jack Benjamin.
É o Jack Benjamin.
Saray Sayın Michelle Benjamin'i çağırıyor, sağlık hizmetleri ile ilgili dilekçe.
A corte chama Michelle Benjamin, petição sobre serviços de saúde.
Peki ya Jack Benjamin'in127'inciye kurulan tuzakla alakası?
E sobre o envolvimento do Jack Benjamin na emboscada do 127º?
Bildiğim kadarıyla, Kaptan Benjamin'in olayla alakası bir kurban olmasıdır.
Tanto quanto sei, o envolvimento do Capitão Benjamin foi como vítima.
Binbaşı Benjamin.. Benim danışmanım Ve bu ülkenin bir kahramanı olan David Shepherd'ı suçluyorsunuz?
- Major Benjamin... acusa o capitão David Shepherd, meu conselheiro e herói desta nação?
Binbaşı Jack Benjamin'in sözleriyle,
Segundo as palavras do major Jack Benjamin,
Binbaşı Jack Benjamin'i kurtardığım gece, Benimle birlikte cephedeydin.
Estavas comigo na frente, na noite em que resgatei o major Jack Benjamin.
Ve birliğin geri kalanı ile birlikte, Binbaşı Benjamin'i getirdiğimde sen de seyrediyordun.
E estavas a assistir com o resto da nossa unidade, quando trouxe o major Benjamin de volta do cativeiro.
Mahkemeye ms Michelle Benjamin'i çağırıyorum.
O tribunal chama... a Mna. Michelle Benjamin.
Michelle Benjamin.
Michelle Benjamin.
Muhafızlar binbaşı Benjamin'i tutuklayın hemen!
Guardas, detenham o major Benjamin, já!
- Ben, ne yapıyorsun?
- Mas, Benjamin...
Benjamin. Her alimin söyleyebileceği gibi moğollar önce Çin'i sonra Kore'yi, sonra da aşağı inerek Vietnam'ı kuşattı.
Como qualquer estudioso vos dirá, os Mongóis primeiro invadiram a China depois a Coreia e depois desceram até ao Vietname.
Benjamin, diğer parçalar da yanında mı?
Por acaso tens o resto das peças?
Benjamin, o kokuşmuş canavar eve ayağını dahi basmayacak.
Essa coisa malcheirosa não vai por um pé dentro desta casa. Ok?
Benjamin Linus için mi çalışıyorsun?
- Trabalhas para o Benjamin Linus?
- Benjamin Linus da kim?
- Quem é o Benjamin Linus?
Benjamin Linus'ı zaten kurtardım ve bunu senin için yaptım Kate.
Já salvei o Benjamin Linus, e fi-lo por ti, Kate.
- Bu Benjamin Linus mı?
Esse é o Benjamin Linus?
Ölmüş olmalıydın Benjamin ama bu ada hayatını kurtardı.
Devias estar morto, Benjamin. Mas esta ilha... salvou-te a vida.
Bunu anlamakta zorlanabilirsin Benjamin.
Podes achar isto difícil de compreender, Benjamin.
Bunu yapmak istediğinden emin misin Benjamin?
Tens a certeza de que queres fazer isto, Benjamin?
Umarım haklısındır Benjamin. Çünkü değilsen ve ölmesini ada istiyorsa ölecektir.
Espero que tenhas razão, Benjamin, porque se não tiveres, e for a ilha que a quiser morta, ela morrerá.
Benim, Benjamin. Numaramı nereden buldun?
Como conseguiste este número?
Adım Benjamin Linus.
Chamo-me Benjamin Linus.
- Haydi, Benjamin.
- Vamos.
Bu Benjamin Linus mı?
- Esse é o Benjamin Linus? - Precisamos que lhe salves a vida.
Charles?
É o Benjamin.
Neymiş o Benjamin?
E o que é isso, Benjamin? Matar a tua filha.