Beyin Çeviri Portekizce
8,688 parallel translation
Evet, tam bir beyin bulandırıcı.
É uma dor de cabeça.
Akut beyin kanaması geçirdi.
Teve uma hemorragia intracraniana.
Hastaneye götürdüm, beyin anevrizması geçiriyormuş.
Levei-a ao hospital, e disseram que foi aneurisma cerebral.
Beyin hasarına göre doktor henüz belli olmadığını söyledi.
Bem, o médico disse que ainda não sabem qual a extensão da lesão no cérebro.
Beyin anevrizması diyorlar.
Disseram que foi um aneurisma cerebral.
Hastanenin beyin cerrahisi şefiymiş.
É Neurocirurgiã-Chefe aqui.
- Bir beyin cerrahını kim infaz emri verir?
Quem é que mataria uma neurocirurgiã?
Tomografide hafif hafif kanayan beyin anevrizması saptanmış ama kanayan yerin hassaslığı nedeniyle Delano'yu ancak Dr. DuPont'un kurtarabileceğini anlamışlar.
A TAC mostrou um aneurisma a sangrar lentamente, mas, o facto da hemorragia ser numa região delicada, a Dra. DuPont era a melhor opção para salvar o Delano.
Oahu Cezaevi'nde yatarken tedavi edilemez beyin kanseri teşhisi konmuş.
Tinha-lhe sido recentemente diagnosticado um cancro cerebral terminal, quando ainda estava na Prisão de Oahu.
Kadın beyin cerrahı.
Ela é uma neurocirurgiã.
Ve size bunu söylediğim için üzgünüm ancak Brian'ın beyin tümörü var.
No entanto, lamento muito informá-los que o Brian tem um tumor cerebral.
Beyin tümörü mü?
Um tumor cerebral.
- Dr. Hartman, beyin tümörü, Brian'ın son zamanlardaki garip davranışlarının cevabı olabilir mi?
Dr. Hartman, acha que o tumor cerebral pode explicar o porquê do Brian ter tido um comportamento estranho ultimamente?
Daha önce davranışlarla bağlantılı olan bir beyin duymadım ancak her şey mümkündür.
Bem, nunca ouvi falar de cérebros estarem ligados ao comportamento, mas acho que tudo é possível.
- Hayır, Chris. Beyin tümörü olan Brian.
Não, Chris, o Brian é que tem o tumor cerebral.
Diş ve beyin sıvısı varlığına bakılırsa sanırım öyle.
Pela presença de dentes e o que parece ser fluído cerebral, acho que é.
Beyin sapında.
No tronco cerebral.
Bu organizma beyin ve omurilik dokularına yerleştiğinden dolayı herhangi bir cerrahi müdahele hastayı anında öldürecektir.
Infelizmente, o organismo entranha-se tanto no cérebro e na medula que operar quase de certeza mataria o doente.
Vücüt kan kaybediyor ve beyin fonksiyonları yavaşlıyor. Geriye ne kaldıysa artık.
O corpo estava a esgotar o sangue e a função cerebral, o que restava dela.
Beyin sarsıntısı olmalı.
Deve ter tido uma concussão.
- Neden bir zombi arkasında yenilebilir bir beyin bıraksın?
Porque é que um zombie iria deixar um cérebro perfeitamente comestível?
Soğukta çok uzun süre kaldın ve de beyin sarsıntısı geçirdin.
Esteve muito tempo ao frio e tem uma concussão.
Gidip beyin ameliyatının başarılı geçtiğini söyle Wilson.
Wilson, avisa-o que a operação ao cérebro foi um sucesso.
Resmi olarak bir deliydin ve beyin taramalarında anormallikler çıktı.
Tu estavas... agitada, o que é normal. E as tomografias mostravam anomalias.
Şu anda beyin gücünü iki ayda bir değiştiriyoruz yaşayan son deneğimizi bitirmeden önce mezarlıklarda çalışıyoruz.
Agora as equipas mudam quinzenalmente, a trabalhar no duro, antes que esgotemos a nossa última cobaia de testes viva.
Neden beyin resimlerine bakıyorsun?
Porque é que estás a ver fotografias de cérebros?
Zombi olmanın ilginç bir yanı da her ne kadar yediğin beyin yüzünden etkilensen de dürtülerini yaşamaktan alı koymuyor bu.
Facto engraçado de ser uma zombie, sabermos que somos afectados pelo cérebro que comemos nem sempre impede de agirmos sob impulso.
İçinde bir beyin vardı.
Tinha lá dentro um cérebro.
Beyin Mi Dedin?
DISSESTE CÉREBRO?
Yediğin şu beyin?
Esse cérebro que consumiste?
Size bir şey diyeyim, Koca Frankie var ya, onda beyin vardı.
O Big Frankie tinha miolos...
Tokmak darbesi beyin zarı altı kanamasına yol açmışsa ufak değil.
Não se o golpe do martelo tiver causado um hematoma subdural.
Biyolojik savaş senaryoları üreten beyin takımına mensup bilim adamlarına nezaret etmiş.
Supervisionava um "viveiro" de cientistas que criavam estes cenários de possíveis ataques com armas biológicas.
Beyin damarlarımı çatlatmayı mı deniyorsun? Üzgünüm.
A tentar estourar uma veia do meu cérebro?
İkisi de glioblastoma belirtisidir. Çok agresif bir tür beyin tümörüdür.
Os dois são sintomas de glioblastoma, um tumor cerebral muito agressivo.
Adamda beyin tümörü çıkıyor, belirtiler hızla baş gösteriyor. Gidip bir silah alıyor.
Então, um homem tem tumor no cérebro, os seus sintomas chegam rápido, e depois ele compra uma arma.
Beyin yıkama, Hayalet ele geçirme ve sahte anılar yerleştirilmesini sağlayan "FireStarter" isminde bir virüsü satmaya çalıştığından haberdar olduk.
Incendiário, o trifecta supostamente impossível de lavagem de cérebros, infiltração de Fantasmas, e falsas memórias... Ela é a vendedora.
İyi haber, beyin hasarı ya da iç yaralanma belirtisi yok.
As boas notícias são não haver sinais de danos cerebrais ou de lesões internas.
MR çektik ve görünüşe göre beyin hasarından kurtulmuşsun.
Fizemos-lhe uma ressonância magnética e parece que escapou a danos cerebrais.
Sanırım onlar kalp atışlarını yavaşlatabiliyor ve beyin işlem güçlerini hızlandırabiliyorlar büyük bir boyuta kadar böylece dünyayı ağır çekim görüyorlar.
Acho que eles conseguem diminuir os batimentos cardíacos e aumentar o poder de processamento do cérebro de tal forma, que conseguem ver o mundo em câmara lenta.
Beyin de öyle.
Assim como o cérebro.
- Daha fazla kan minik kemik parçacıklarına benzer şeyler ve muhtemel beyin parçaları.
Mais sangue, e o que parecem ser fragmentos minúsculos de ossos e, possivelmente, massa encefálica.
Nasıl olduğunu düşünebileceğimiz tek şey serum beyin fonksiyonlarını hızlandırıyor- - Bilirsin işte refleks.
Só consigo pensar que, de alguma maneira, o soro consegue acelerar o processamento do cérebro... sabes... os reflexos.
Bileği kırılmış ve beyin sarsıntısı geçirmiş.
Ela tem um pulso partido e uma concussão.
Beyin fonksiyonları normal.
O funcionamento cerebral está normal.
Bazı beyin yıkamak daire pislik benim kız kapalı çalıyor. I'm uzakta iş ise?
A roubar a minha miúda para uma lavagem cerebral enquanto estou em negócios.
- Toplumsal beyin yıkama temel amaç olmayabilir.
Apagar a memória pode não ter sido a intenção.
Bak, bende evham, hırs, ve beyin var.
Eu tenho visão, ambição e inteligência.
Dallar ve çalılar düşüşünü yavaşlatmış ama yarım düzine kemiği kırılmış ve beyin sarsıntısı geçiriyor.
Os arbustos ampararam-na. Tem meia dúzia de ossos partidos e um traumatismo.
Beyin dalgalarını görebiliyorlar.
Eles conseguem ver as tuas ondas cerebrais.
- Üç tanesi kalplerim, iki tanesi beyin sapım için.
Três para cada coração e um para o meu canal cerebral.