Biletiniz Çeviri Portekizce
196 parallel translation
- İşte biletiniz.
- Aqui está o seu bilhete.
- Biletiniz içinde değildi inşallah.
- Não me diga que o seu bilhete estava lá.
Biletiniz burada.
- Sim Sr. Gibbons, estão aqui.
İşte biletiniz, bir tane yataklı vagon için, bir tane de şekerleme için ve bir de dergi.
Aqui está o seu bilhete, e um para o vagão-cama, e alguns doces. E uma revista.
Ve tamamen başarısız oldun. Bence sana söyleyecek başka bir şey yok... Ancak burada bir sonraki aşamadaki biletiniz.
Não creio que tenha mais nada a dizer-lhe, excepto que está aqui o seu bilhete para a próxima diligência.
Beyler, biletiniz var ya da yok.
Meus senhores, ou tem os bilhetes ou nao tem.
- Biletiniz bayım?
- O seu bilhete?
- Biletiniz, hanımefendi?
- O seu ingresso.
- Biletiniz?
- Bilhete?
- Biletiniz mi var? - Hayır.
- Você tem bilhetes?
- Biletiniz, lütfen.
- Bilhetes, por favor.
Ne pasaportunuz, ne biletiniz, ne de vizeniz var.
Não tem nem passaporte, nem bilhete, nem visto...
İşte biletiniz.
Aqui está o seu bilhete.
Biletiniz lütfen.
O seu bilhete, por favor.
Biletiniz hazır mı?
Tem os bilhetes?
Bu şey için biletiniz var mı? Yok.
Têm bilhetes para o festival?
- Biletiniz lütfen. - Buyurun.
- Seu bilhete, por favor.
İşte biletiniz Bay Poirot.
Seu bilhete, Sr. Poirot.
- Tren biletiniz, madam. - Çok teşekkür ederim.
- Os seus bilhetes de comboio, madame.
Biletiniz, lütfen.
O seu bilhete, por favor.
Gidiş uçuşu için biletiniz var mı?
- Tem um bilhete de avião?
Mekik için biletiniz var mı?
Tem bilhetes para o Vaivém?
Ne yazık ki geri dönüş biletiniz olmayacak.
Infelizmente, a viagem é só de ida.
Biletiniz.
- O ingresso.
Bayan Moore, Rawalpindi'den 12 Mayıs'ta hareket ediyor, sizin dönüş biletiniz açık.
A Sra. Moore volta no Rawalpindi, em 12 de Maio. A sua volta está em aberto.
Pekâlâ, valiz etiketleriniz, biletiniz, Bayan Moore'nin bileti.
Eis as etiquetas, os adesivos, o seu bilhete e o da Sra. Moore.
Biletiniz var mı?
Tem o bilhete?
Biletiniz.
O seu bilhete.
- Buyurun, bagaj biletiniz.
- Aqui guarde talão da bagagem.
- Uçak biletiniz var mı? Gidiş dönüş mü?
Tem passagem de avião?
Biletiniz?
O seu cartão de embarque.
Biletiniz, beyefendi?
Certo, é o meu lenço.
Biletiniz?
E a jaqueta desse senhor é de quem?
Buyurun, biletiniz ve pasaportunuz.
O bilhete e passaporte vão juntos.
Yemek biletiniz geldi.
O vosso ganha-pão chegou.
Bakıyorum bir biletiniz var.
Desculpe. Tem para onde ir.
- Biletiniz burda.
Aqui tem o seu bilhete.
Biletiniz yok mu?
Não têm bilhete?
Biletiniz var mı?
Tem bilhete?
- Biletiniz?
- Tem de pagar!
- Bayım, biletiniz..
Senhor, o seu bilhete.
Biletiniz görebilir miyim, efendim?
Posso ver o seu bilhete?
- Pagliacci biletiniz burada. - Pagliacci'ye bilet.
- Um bilhete para Pagliacci!
İşte piyango biletiniz.
Sim, sim, aqui tem o seu bilhete da lotaria.
- Biletiniz, efendim.
- A sua senha, senhor.
Biletiniz var mı? - Yok.
Não.
Biletiniz yoksa giremezsiniz.
Sem bilhete não entram.
Burada El Paso'ya giden iki biletiniz var, onları değiştirdik ve bir sonraki treniniz bir saat sonra kalkıyor.
Dois bilhetes para El Paso, o seu troco, e o comboio partirá daqui a uma hora.
Biletiniz mösyö.
Senhor! A passagem!
Biletiniz.
Bilhetes.
Biletiniz var mı?
- Respeitem a fila! Têm bilhetes?