Bonita Çeviri Portekizce
18,826 parallel translation
Bu arada hala genç ve güzel bir kadın, unutma.
E uma mulher jovem e bonita, não te esqueças.
Ne kadar zarif bir kemik yapısı.
Que bonita estrutura óssea.
Çok güzelsin.
És muito bonita.
O güzel bir kız
- Ela é bonita. - Ah!
Çok güzel bir hanımefendi.
Ela é uma senhora bonita.
- Aynı kıyafeti giymiş.
Bonita indumentária.
- Vay be, çok güzelmiş.
- Ela muito bonita.
Çok iyi.
É muito bonita.
- Çok güzel görünüyorsun.
Tu... Estás muito bonita.
# Ayrıca güzel de #
E ela sabe que é bonita
Şimdi bu klipteki konsept, iskelede duran bir adam var ve güzel bir kadın, deniz fenerine gitmek için yanından geçiyor.
Este vídeo é sobre um tipo que está parado a meio de um cais, e uma mulher bonita passa por ele em direcção ao farol.
Annem benden çok daha güzeldi aslında. Niye bana bulaşırdı, hiç bilmem.
E a questão é que, a minha mãe é mais bonita que eu, pelo que não sei porque é que ele se preocupava comigo.
Model olmak için yeterince güzel olmadığımı ve ufak olduğumu söyledi.
Ele disse que eu não era suficientemente bonita para ser modelo, e que era muito baixa.
Teksas kadar bir ülkede idare eder güzellikte olduğunu hatırlatabilecek iki kadının yanındasın.
Estás com as duas únicas mulheres num país do tamanho do Texas que lembram aos homens que és só medianamente bonita.
Ben sadece her şeyi havaya uçurmak istedim.
E eu só queria dar cabo de tudo. Queria largar o meu emprego, escrever notícias para gente burra mas bonita ler.
Güzel görünüyorsun.
Estás bonita.
Güzel olacağını düşünüyorum.
Imagino que será bonita.
Sen nasıl olacağını düşünüyorsun?
Como é que acha que ela vai ser? Imagino que seja bonita.
Güzel ev.
Casa bonita.
Ne şeker bir şeysin sen.
És tão bonita.
Abilene adında bir kızım vardı, gerçekten çok güzel ve zekiydi,
Tinha uma filha chamada Abilene, ela era muito bonita e inteligente,
Çok güzelsin, tıpkı ablan gibi.
És mesmo bonita, como a tua irmã.
Eğer aranızdaki aşk gerçek olsaydı instagramdaki sürtüğün ne kadar fıstık olduğunun hiçbir önemi olmazdı.
E se o vosso negócio era sério, não importaria quão bonita era a cabra do Instagram.
Güzel olduğunu söyledi.
Disse que eras bonita.
Hoş bir ayindi.
Foi uma Missa bonita.
Kör olsaydım bile, karılarım bana al kellesini dediğinde kadının güzel olduğunu anlardım.
Mesmo que eu fosse cego, ouviria as minhas esposas dizer : "Corta-lhe a cabeça" e saberia que esta mulher era bonita.
Güzel bir kadını ilk kez çıplak görmek... - Ondan iyisi var mı?
Ver uma mulher bonita nua pela primeira vez, há algo melhor do que isso?
Güzel bir kadını ilk kez çıplak görmek hayattaki en iyi beş şeyden biri.
Ver uma mulher bonita nua pela primeira vez está entre as cinco melhores coisas da vida.
Güzel bir karın varmış evlat.
Você tinha mulher bonita, rapaz.
Gerçekten çok güzel.
Muito bonita.
Şansız bir insan olduğunu söylediğinde yanılıyordun. Çok güzel bir kızın var.
Vocês estão errados em pensar que são azarados... é uma menina muito bonita.
Sence o güzel mi?
Achas que é bonita?
- Kansas City. Çok hoş.
- A cidade de Kansas é muito bonita.
- Çok güzel bir bölge.
- É uma zona muito bonita.
O güzeller güzeli yüzünü bir daha burada görmek istemiyorum!
Nunca mais quero ver a tua cara bonita aqui. Rua!
Büyük gününde güzel görünüyorsun büyükanne.
Está bonita no seu grande dia, Yiayia.
Çok hoş görünüyorsun.
- Estás muito bonita.
Aman Tanrım, çok güzel bu.
Meu Deus, é tão bonita.
Hâlâ kıçımın güzel olduğunu mu düşünüyorsun?
Ainda acha que minha bunda é bonita?
Ailem büyük bir başarısızlık olduğumu düşünüyor. Sen de zeki, güzel ve cana yakın birisin.
Olha, a minha família pensa que sou do tipo, como, um grande fracassado, e, então, você é inteligente e bonita e gentil.
Sence ben güzel miyim?
Acha que sou bonita?
Sen güzelsin.
Você é bonita.
- Ama sen epey güzelsin.
Mas você é, como, tão maldita bonita.
- Epey güzelmişsin.
Você é, uh, Você é tão bonita.
Harika, değil mi?
Ela é muito bonita, uuh?
Adı Jonathan ve top tutucu olarak oynuyor. Ve takımdaki en tatlı kıça sahip.
Seu nome é Jonathan, e que ele joga de recebedor, e ele tem a bunda mais bonita na equipe.
Güzel olmalı.
Deve ser bonita.
Eğer soğuk yerde uyuyan bir adam görürsen yakınlarda da güzel bir kadın olduğundan emin ol.
Se virmos um homem a dormir num chão frio, deve haver uma mulher bonita por perto.
- Anlamıyorum. Yani, komik değilsin, zeki değilsin. Bakınca bir şeye benzemiyorsun.
Não és divertida, não és inteligente, nem sequer és bonita.
- Çok güzelmiş.
- Muito bonita.
Çok güzel değil miyim Thomas?
Não estou bonita, Thomas?