Brasil Çeviri Portekizce
1,168 parallel translation
Dışişleri Bakanıyla dalgalı bir nehirde yüzmek, Donald Trump'la beraber bir çam ağacının dibine işemek.
Nadar no Russian River com um secretário de estado, mijar num pau-brasil ao lado do Donald Trump...
Brezilya'nın başkenti neresi?
Qual é a capital do Brasil?
Brezilya'nın başkenti...
- Bem. A capital do Brasil...
- Brezilya'nın başkentini bildik. - Rio, tatlım.
- Dizer qual era a capital do Brasil.
Brezilya'nın başkenti.
Essa é que a capital do Brasil.
Kusura bakmayın.
O Rio não é a capital do Brasil.
Arjantin ile Brezilya'nın birleştiği Güney Amerika'da Iguacu gibi bu yerde büyük şelalelerin arkasındaki kayalıklardan çok daha az ulaşılamayan yer vardır.
E lá pode haver uns lugares mais inacessíveis que as rochas por trás de uma grande cachoeira, como este em Iguaçu na América do Sul, onde Argentina e Brasil se encontram.
Brezilya'ya giderken, yeni bir otelin inşasını denetlemek için New York'tan geçiyordu.
Ele estava de passagem por Nova Iorque, em direcção ao Brasil, para supervisionar a construção de um novo hotel.
Önümüzdeki altı ayı, Brezilya'da geçireceğini sanıyordum.
Pensei que ias estar no Brasil nos próximos 5 meses.
Ya da Brezilya'daki şu süper bebeklerden değilse.
Ou um daqueles super bebés do Brasil.
Paris, Brezilya, Bangok!
Paris, Brasil... Bangkok!
BELO QUINTO, GÜNEYDOĞU BREZİLYA
BELO QUINTO, SUDESTE DO BRASIL
Andrew, sen Brezilya'ya bir binanın duvarında beliren Meryem figürünü incelemeye gittin.
Andrew, foi enviado para o Brasil para investigar a aparição da Virgem Maria ao lado do edifício.
Brezilya'ya geri gitmene izin vermiyorum.
Não o vou autorizar o seu regresso ao Brasil.
3 hafta önce, Brezilya'da.
Há três semanas atrás, no Brasil.
Brezilyalı Turbot kurbağası bugün soyu tehlikedeki türler listesine girdi.
O sapo-rodovalho do Brasil foi hoje adicionado á lista dos animais em vias de extinção.
— Ah, canım. Turbot kurbağası... Daha önce bunu duyduğumu- -
Não sabia do sapo-rodovalho do Brasil.
Annemle Brezilya'da yaşadık ve ben küçük bir çocukken,
Vivia no Brasil com a minha mãe.
Brezilya'da biz hep gün batımın şeker kamışı tarlalarında izlerdik.
No Brasil observava o pôr do sol nos campos de açúcar.
Peki seneye Brezilya'ya gitmen gerektiğine karar verdiğinde bize ne olacak? - Bu bizimle ilgili değil!
E que nos acontece para o ano, quando decidires que tens de ir para o Brasil?
Ve en önemli haberimiz, geçen yaz Brezilya'yı mahveden delik ozon tabakası, görünüşe göre kışın Springfield'da olacak.
A história de hoje : O buraco do ozono... que devastou o Brasil no Verão passado, está aparentemente a invernizar Springfield.
Brezilya kestanesine çok ciddi alerjin var.
Tens uma alergia potencialmente fatal a castanhas-do-brasil.
Dokto Ken Naciamento, Sao Paulo, Brezilya.
Dr. Ken Naciamento, São Paulo, Brasil.
Brezilya.
Brasil.
Oh, Brezilya. Hatırlıyorum.
Brasil, sim, lembro.
Ve, tabi ki, Brezilya'nın bize hediyesi olan, olağanüstü Isabella şerefine!
E, claro, à dádiva que o Brasil nos mandou, a extraordinária Isabella!
- Eğer Isabella hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsan, Brezilya'yı öğrenmelisin.
Se queres aprender sobre a Isabella, tens de aprender sobre o Brasil.
- Pekala, Brezilya bir ülkeden daha fazlasıdır.
- O Brasil é mais que um país.
Nasıl demeli, Brezilya...
O Brasil é uma sensação.
Isabella Brezilya'dır, ve Brezilya Isabella'dır.
A lsabella é o Brasil e o Brasil é... Isabella.
Bugün, Kuzey Brezilya'dan klasik bir yemek hazırlayacağız...
Hoje vamos criar um prato clássico do norte do Brasil.
Bana Brezilya'dan çok pahalı bir papağan almıştı.
Comprou-me um papagaio muito caro, veio do Brasil, ou isso.
Sorun Brezilya'daki tüm planlar, evler...
É a logística no Brasil, as casas.
Burası Brezilya değil.
Não estamos no Brasil.
Brezilya'ya kimi davet ettiğine çok dikkat etmelisin.
Cuidado com quem se leva ao Brasil.
Brezilya'ya taşınmasını önermelisin.
- Devias dizer-lhe para ir para o Brasil.
Durun. Adam Brezilya'yı görmedi.
- Ele não viu o Brasil.
Sanki penislerden oluşmuş kırmızı kereste ormanında gibiydi. "
Inclinados sobre ela, esbofeteavam-lhe a cara. Era como se estivesse numa floresta de pau-brasil de pénis. Apresentavam-se altos e poderosos à sua volta...
Bly doğuştan yetenekli.
Jimmy Bly nasceu para isto. BRASIL
Brezilya büyüklüğünde bir kıçım var... dağılmış bir ailenin kızıyım, herşeyi yüzüme gözüme bulaştırıyorum ve- -
Um traseiro do tamanho do Brasil... sou filha de um lar destroçado, sou um desastre em tudo e
Aynı dili konuşuyor olabiliriz. Ama dünya Brezilya'dan Alaska'ya kadar pek çok parçadan oluşuyor.
Vivem na mesma zona e falam a mesma língua, mas os vossos mundos estão tão longe como o Brasil do Alasca.
Piterasorların yuvası Brezilyanın ıssız ve bilinmeyen bir bölgesinde.
O ninho do pterossauro encontra-se numa região inexplorada do Brasil.
- Brezilyada fil yoktur.
- No Brasil, não há elefantes.
Bir kelebek Brezilya'da kanat çırpar, Florida'da kasırga olur.
Uma borboleta agita as asas no Brasil, temos um furacão na Flórida.
Bir bulut olsa olsa bu kadardır. Siz bana yarım kilo sekoya getirdiniz.
A bala tem este tamanho e vocês deram-me meio quilo de pau-brasil.
Yemeği uçakta yiyip Brezilya'da uyanmak. Hafta sonunu 5 yıldızlı küçük otelimde geçirmek.
Jantar no jacto, acordar no Brasil, passar o fim-de-semana no meu hotel de 5 estrelas.
BREZİLYA
BRASIL
- Brasil.
- Brasília.
Baba.
Onde estão todos? O jogo contra o Brasil está a dar na televisão.
İletişim Subayın Brezilya'da.
O seu oficial de comunicações está no Brasil.
- Evet ve Brezilya'daki mülkümü kesinlikle görmen gerek.
Preciso que vejas a minha propriedade no Brasil.